Daha çok Akdeniz akşamları

İzmir’e 1800’lü yıllarda gelen Levantenler; beraberinde kültür, yaşam tarzı ve mimarilerini de getirirken İzmir yaşamına Akdeniz esintilerini de katmışlar.

Özellikle İzmir ve Akdeniz mutfağı bir elmanın iki yarısı gibi. Pizzalar, makarnalar, salatalar, bizim olmazsa olmazımız hamur işleri hep Türk - İtalyan ‘lezzet arkadaşı’ olmuştur.

Fetucine; al sana uzun uzun kesilmiş bizim erişte.

Hamur aynı, şekil aynı, lezzet de öyle.

Ravioli; hepimizin aklını başından alan mantının biraz farklı ve değişik soslu hali.

Bitmedi; alın size bizim her yerde keyif seçeneği Samsun kapalı pidemiz; calzone.

Annelerimizin ellerinden en keyifli, en hızlı, pratik ekmek arası mutluluğumuz; hem lezzetli , hem doyurucu; içine değil, üstüne koy malzemeyi; işte brucetta.

Bütün sebzeleri, Akdeniz lezzetlerini küçük küçük doğra; koy suyu; bu da minestone. Muhteşem sebze çorbası. Üstelik şifa kaynağı. Sağlıklı mı sağlıklı.

Belki İtalyanca konuşmuyoruz; ama İtalyan lezzetleri konusunda ‘tam dil uzmanıyız’.

Öyle güzel söylüyoruz ki.

Telaffuzumuz öyle mükemmel ki.

Calzoooone.

Fettuuuçiiiiiine.

Tam İtalyan!

Yeme - içme biyolojik bir ihtiyaç. Ancak bizlerin farklı istemlerine de karşılık verir; çok farkında olmasakta.

Yemek; eğlencedir; mutlu eder.

Yemek; sosyalleşmedir; ömrü uzatır.

Yemek; beş duyuya hitap etmektir; dinamik tutar.

Lezzeti, kokusu, görsel güzelliği, sosunun ve yağının cızırtısı.

Elimize aldığımızda hissettiğimiz mutluluk.

Boğazımızdan geçerken yaşadığımız muhteşem haz.

Bugün sizi İzmirli bir İtalyan ile tanıştıracağım; Montiano. Lezzeti; kültürel zenginlik ve sanatla buluşturuyor.

İzmirli işadamı Lucien Arkas’ın eşi Merve Arkas, Alaçatı‘ya renk katan İtalyan lezzetlerini Ege’nin incisi İzmir'e de taşıdı.

İtalyan mutfağının Türkiye’de sevilen lezzetleri artık İzmir’de de yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı. Küçük küçük tadımlar, insanı mutlu eden tatlar, uzun yaşam sırrı zeytinyağı, menüye göre beyaz - kırmızı şarap.

Montiano da; bizler gibi Ege kasabalarına yerleşme hayalinde.

Her yerde bir Montiano.

Şık, şirin, kaliteli, paylaşımcı ve sağlıklı.

Artık yaşamımızda şarkıdaki gibi ‘daha çok Akdeniz akşamları’.

Özel günlerde, tadımlarda, uzun Dolunay gecelerinde, ay ışığında, gün batımında.

Dedim ya; ‘Akdeniz akşamları / bambaşka oluyor‘.

Böyle bir akşam da, böyle bir ambiansta aşık olup olmamak da size kalmış.