HT Gastro
Seyahat

Çanakkale gezi rehberi

Eski çağlarda Dardanel olarak anılan, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir destana adını yazdıran Çanakkale'de, Babakale'den Asosa, Gökçeada'dan Bozcaada'ya, Troya ve Parion Antik kentlerinden Kilitbahir Kalesi'ne kadar görülmesi gereken pek çok yer var.

Giriş: 25.12.2019 - 15:22 Güncelleme: 08.03.2022 - 11:04
Haberler Gastro Seyahat Çanaakkale gezi rehberi

Çanakkale kendi adını taşıyan boğazın iki yakasında, Gelibolu ve Biga yarımadaları üzerinde kurulu. Birçok uygarlığın ayak izlerini taşıyan Çanakkale'nin, Babakale'denAssos'apek çok tarihi ve turistik yerlerini sizler için derledik... İşte Çanakkale gezi rehberi...

Harita
1
Troya Antik Kenti

Troya Antik Kenti

Çanakkale’ye 25 km. uzaklıktaki Tevfikiye köyü sınırlarındaki Troya, Dünya’nın en ünlü antik kentlerinden biridir. Troya’nın önemi Homeros’un İlyada ve Odyseia destanlarında geçen yer olmasında yatar. Bu destanlar batının ilk yazılı edebiyat ürünleridir. Troya’da yapılan kazılarda 9 kültür katının varlığı saptanmıştır. Erken dönemleri MÖ 3000 yıllarına iner. O dönemlerden günümüze bazı temeller ve seramik kalıntılarından öte bir şey kalmamıştır. MÖ 2500-2300 yıllarına tarihlenen Troya II ye ait en dikkat çekici buluntular ise Megaron denilen ev örneklerinin temelleri ile Schliemann’ın Priamos’un hazinesi diye adlandırdığı ve şimdilerde Rusya’da Puşkin müzesinde olan buluntu grubudur.

MÖ 1700-1000 yıllarına tarihlenen ve Troya VI-VII dönemleri genelde Homeros’un Troyası ile özdeşleştirilir. Günümüze kalabilen ve testere dişi olarak adlandırılan yapı tarzıyla taştan surları dikkat çeker. Hellenistik ve Roma Dönemlerini kapsayan Troya VIII. ve IX. katmanlardan günümüze kalanlar ise hamam, odeion, tiyatro, bouleterion gibi mekanlardır.

Troya arkeolojik buluntuları, antik çağın en bilindik destanına konu olan efsaneleri ile dünya kültür mirasının önemli değerlerindendir. Zengin bir medeniyetin yeşermesine olanak sağlayan ancak bunun yanında pek çok saldırıya maruz kalmasına yol açan stratejik konumu, Troya’nın hem şansı hem de şanssızlığı olarak değerlendirilebilir. Avrupa ve Asya kıtalarını birbirinden ayıran boğazda yer alan Troya’nın tarihi kalıntıları ve arkeoloji dünyasında çığır açan buluntuları MÖ 3000 yılında başlayan parlak tarihinin mirası. Antik kentin ismini tüm dünyaya duyuran, hakkında çok sayıda film ve dizi çekilmesine neden olan Troya Savaşı’nın burada gerçekleştiğine inanılıyor ve Homeros’un ünlü destanı İlyada’nın bu savaşı anlatması, Troya’nın çekiciliğini daha da arttırıyor. Bu yüzden hem tarih hem edebiyatseverlerin ziyaret etmekten büyük keyif alacakları yerleşimlerdendir.

Troya, Anadolu’nun en zengin arkeolojik buluntularının yer aldığı antik kentlerindendir. Bu zenginlikler 1998 yılından beri UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almasını beraberinde getirmiştir.

2
Aleksandria Troas Antik Kenti

Aleksandria Troas Antik Kenti

Aleksandria Troas Kenti MÖ 4. yüzyılın sonlarında Antigonos tarafından Antigoneia adıyla kurulmuş ve çok geniş bir alana yayılmıştır. Şehrin kuruluşunda, etrafında yer alan Gargara, Hamaksitos, Neandria, Kolonai, Larisa, Kebren ve Skepsis kentlerinin halkı buraya yerleştirilmiştir. Antik kentte önceleri Alman bir ekip tarafından gerçekleştirilen kazılar 2011 yılında Ankara Üniversitesi'nden bir Türk ekibe devredilmiştir. Gerçekleştirilen kazılar kentin tapınak bölgesinde yoğunlaşmıştır. Kentte Maldelik diye bilinen yapı ile Herodes Attikus Hamamı dikkat çekicidir. Anadolu’da bugüne kadar bilinen en büyük hamam yapısıdır. Yapının anıtsal ölçüleri bugün ayakta kalan kemerlerinden anlaşılmaktadır. Hamamın batısına bitişik büyük boyutlara sahip bir gymasium yer almaktadır.

3
Çanakkale Troya Müzesi

Çanakkale Troya Müzesi

Troya Müzesi’nde; Homeros’un İlyada Destanı ile tarihe geçmiş Troas Bölgesi’nde iz bırakan Troya ve kültürlerinin yaşamı ve arkeolojik tarihi, kazılardan çıkan eserler aracılığıyla anlatılmaktadır. Ziyaretçiler müzede Troas Bölgesi Arkeolojisi, Troya’nın Tunç Çağı, İlyada Destanı ve Troya Savaşı, Antik Dönemde Troas ve İlion, Doğu Roma ve Osmanlı Dönemi, Arkeoloji Tarihçesi, Troya’nın İzlerine ait eserleri görme şansına sahip olur.

Duvarlarda bulunan nişlerde Troya’nın farklı katmanları; mezar taşları, büyük boy heykeller, sahne canlandırmaları ve büyük boy fotoğraflarla anlatılmaktadır. Müzenin giriş alanı olan, Troas ve çevresini konu alan sirkülasyon bandında ise devam eden sergi katları öncesinde ziyaretçiye bir oryantasyon sağlamak amacıyla arkeoloji bilimi; arkeolojik ve arkeometrik tarihleme yöntemleri, “neolitik, kalkolitik, tunç çağı, demir çağı, höyük, restorasyon, konservasyon” gibi terimler şemalar, çizimler, metinler ve interaktif yöntemlerle aktarılmaktadır.

4
Kazdağları (İda)

Kazdağları (İda)

Dünyanın en fazla oksijen üreten ikinci dağıdır. Birincisi Alp Dağları. Çanakkale ve Balıkesir sınırları içinde yer alan ve Mitolojideki ismi İda olan Kazdağları'nın jeolojik konumu, iklim ve toprak yapısı sayesinde ilginç bitki örtüsü yüksek oranda oksijen üretiyor. Ayrıca Ege Denizi'nin kıyılarına kadar inen Kazdağları'nda hem kara hem de deniz iklimi birlikte görülüyor. Kazdağları ayrıca antik Yunan'da insanların tanrılara kurban adadıkları Zeus Sunağı'na da ev sahipliği yapıyor.

5
Assos (Behramkale)

Assos (Behramkale)

Assos, Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı antik kalıntılarla dolu tarihi ve turistik bir beldedir. Assos, Lesvos (Midilli) adasındaki Meyhymna şehrinden gelen Aioller tarafından kurulmuştur. Assos'un çevresi yaklaşık 20 metre yükseklikte 12 değişik kapının yer aldığı yaklaşık 3200 metrelik surlarla çevrilmiştir. Asosta M.Ö. 6. yüzyılda inşa edilmiş Athena Tapınağı'nın yanı sıra, agoralar, Gymnasium ve tiyatro binası bulunmaktadır. Assos Soktates'in yaşadığı ve tarihte ilk felsefe okulunun kurulduğu yerdir.

Assos Antik Kenti de bu köyün sınırları içindedir. Antik Assos kenti bir volkan konisi üzerinde konumlanmıştır. Akropol (yukarı şehir) ve güneye doğru inen teraslar üzerinde diğer yapılar vardır. Assos’un çevresi yaklaşık 4 km. uzunluğundaki surlarla çevrilidir. Şehrin iki ana kapısı olan doğu ve batı kapılarının önünde nekropoller vardır. En üst noktada yer alan ve tanrıça Athena’ya adanmış tapınak İÖ 525 yıllarına tarihlenir. Agora, güney yamaçlarında teras üzerindedir. Kuzey stoası iki katlı, güney stoası dört katlıdır. Kısmen restore edilmiş tiyatro 5000 kişiliktir. Yunan ve Roma dönemlerinde kullanılmıştır. Assos antik limanı bugün gözde bir tatil mekanıdır. Kente ait arkeolojik buluntular; Boston Güzel Sanatlar Müzesi, Louvre Müzesi, İstanbul ve Çanakkale Arkeoloji Müzelerinde sergilenmektedir.

6

BABAKALE

Asya kıtasının batıdaki en uç noktası olan Babakale, antik çağda Lekton veya Lektos ismiyle bilinmektedir. Homeros'un İlyada destanında, Bababurnu'ndan “Lektos burnundan fırladılar denizden vardılar canavarlar anası çok pınarlı İda'ya” diye bahseder. Babakale'nin en önemli özelliklerinden biri de Osmanlı Devletinin yaptırdığı son kale olmasıdır. 1723-26 yıllarında Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilen kalenin içinde, halen ayakta olan Ulucami, çifte hamam ve çeşmeler yaptırılmıştır. Babakale el yapımı bıçaklarıyla da ünlüdür.

7
Bozcaada

Bozcaada

Bozcaada, Ege Denizi’nin kuzeyinde, Çanakkale'ye bağlı Türkiye’nin üçüncü büyük adası. Çanakkale Boğazı’nın hemen girişinde yer alıyor. Yerleşim, adanın kuzeydoğusunda yer alan ilçe merkezinde toplanmış. Yüzölçümü etrafındaki adacıklarla beraber 40 kilometrekare. Bozcaada’nın tamamı doğal ve tarihi sit alanı. Mitolojik dönemlere kadar uzanan zengin geçmişini ortaya çıkarmak için henüz ciddi bir arkeolojik kazı yapılmamış. 500 yıldır Türkler ve Rumların bir arada yaşadıkları Bozcaada’nın nüfusu 2500 civarında.Bozcaada'da yüksek tepe ve orman yoktur. Bunun yanı sıra adanın en yüksek tepesi olan ve 192 m. uzunluğundaki çevreyi kontrol eden Göztepe'den dolayı da Bozcaada ismi yakıştırılmıştır. Ege Denizi'nde ülkemize ait iki adadan biridir. Antik Çağ'da adı Tenedos olan Bozcaada, Homeros'un İlia'da Destanı'nda bahsedilmektedir. M.Ö.6. yüzyıldan Roma Dönemi'ne kadar kullanılan mezarlıkta toprak heykelcikler, çanak çömlekler bulunmuştur. Venedikliler yapılan ikinci (Yeni Kale) ve 1657 yılı yapımı Köprülü Mehmet Paşa Camii ilçenin diğer eserleridir. Bozcaada'daki Osmanlı Dönemi'nden kalma önemli tarihi mekanlar arasında; Yalı Cami, Alaybey Cami, günümüzde park olarak kullanılan Namazgah ile tarihi çeşmesi, 1870 yılında inşa edilmiş üç nefli Meryem Ana Kilisesi ziyaretçileri mimari yapıları ile etkileyecektir. Aya Paraskevi Ayazması olarak tanımlanan mekanın Ortodoks inancında önemli bir yeri vardır. Eskiden burada düzenlenen Paraskevi Şenliklerinin yerini günümüzde Bağbozumu Şenlikleri almıştır. Şarap Fabrikaları, Rüzgar Santrali, Bozcaada Bağları, Alaybey Cami, Kimisis Teodoku Rum Ortodoks Kilisesi, Göztepe, Habbele, Çamlık piknik alanı,Namazgah Çeşmesi, Ada Evleri, Bozcaada Yerel Tarih Araştırma Merkezi, Tuz Burnu, Köprülü Mehmet Paşa Cami, Ayazma Yat Limanı, Mermer Burnu, Polente Deniz Feneri adada mutlaka görülmesi gereken yerlerdir. Günümüzde Ağustos ayında "Bağ Bozumu Şenlikleri" yapılan adada, 4 şarap fabrikasının yanısıra, evlerde de şarap yapılmaktadır. Adaya Geyikli Yükyeri İskelesi'nden kalkan arabalı vapurla ulaşılmaktadır.

8
Bozcaada Kalesi

Bozcaada Kalesi

Bozcaada Kalesi'nin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı tam olarak bilinmemektedir. Kale, Fatih Sultan Mehmet tarafından esaslı bir şekilde onarılmıştır. 1657 yılında ada Venediklilerden geri alındığında yine önemli bir onarım görmüştür. II. Mahmut döneminde 1815’te kalenin adeta yeniden yaptırıldığını kitabelerden anlamaktayız. Kale, en son Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1996 yılında restore edilmiştir. Kale, dış ve iç olmak üzere iki bölümdür. Şimdi boş bir alan olan dış kalede cephanelik, tabya yeri, eğitim alanları ve evlerin temel izleri vardır. İç kale iki bölümden oluşur. Birincisi giriş bölümü olup iç kalenin doğusundadır. İki kapısı vardır. Bu bölümde revir, cami, minare, zindanlar ve kışla bulunmaktadır. Ortada levazım deposu, cephanelik ve sarnıç yer alır. Günümüzde kalenin iç bölümünde Bozcaada ile ilgili tarihi ve etnografik eserlerin sergilendiği bir sergi mekânı bulunmaktadır.

9
Çimenlik Kalesi

Çimenlik Kalesi

Çimenlik Kalesi dış kale ve iç kaleden oluşmuştur. Dış suru 150x100 metre ölçülerinde, yüksekliği 11 metredir. Surlarda 9 adet burç bulunmaktaydı. Deniz tarafındaki sur III. Selim zamanında yıktırılarak yerine değişen silah teknolojisine uygun platformlar yaptırılmıştır. İç kale üç katlıdır. 42x48 metre ölçülerinde, 25 metre yüksekliğindedir. Duvarlarının kalınlığı 9,5 metredir. Bahçede baruthane binası ile Fatih ve Abdülaziz dönemlerinde yapılmış ve kendi adlarıyla anılan iki adet cami yer almaktadır. 18 Mart 1915 günü, İngiliz gemisi Queen Elizabeth’ten atılan ve kuzey sur duvarında açtığı 2 metrelik delik içinde patlamadan kalan top mermisi de hala düştüğü yerdedir. Müzenin bahçesinde ise çeşitli büyüklükte toplar, top taşıma arabaları, tanksavarlar, mayınlar ve denizden çıkarılan bir Alman denizaltı kalıntısı sergilenmektedir. Bu sergi mekânları dışında müze giriş kapısının solunda Muavenet-i Milliye Salonu adı verilen geçici sergi salonu da sık sık yeni bir sergiye ev sahipliği yapmaktadır.

10
Gelibolu Mevlevihanesi

Gelibolu Mevlevihanesi

XVII. yüzyılda kurulan mevlevihane çeşitli dönemlerde onarımlar görmüş, 1900 ‘de yeniden inşa edilmiştir. 1920’de Yunan işgalinde cephanelik olarak kullanılmış ve tahrip olmuştur. Son görünümüyle eklektik bir üslubu yansıtır. Kuzey ve güney taraftaki kapılar zemin kata girişi sağlar. Batı cephedeki oval çift merdiven mahfel katına çıkmaktadır. İç mekan kalem işi bitkisel motifler ve hat eserleriyle süslenmiştir. 1994 yılında onarımına başlanarak tamamlanmıştır. Günümüzde mevlevi törenlerine ev sahipliği yapan önemli bir mekan haline gelmiştir.

11
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Park Alanı

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Park Alanı

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Marmara Bölgesinde, Çanakkale ili sınırları içindedir. 1973 yılında Milli Park ilan edilmiştir. Yüz ölçümü 33.490 hektardır. Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Park sınırları dahilinde 1 İlçe (Eceabat) ile 8 köy bulunmaktadır. Çanakkale Savaşları Türk Milletinin dünyanın en güçlü devletlerine karşı, Kurmay Yarbay Mustafa Kemal'in önderliğinde insanüstü direnmesi ile kazanılan bir savunma destanıdır. 8,5 ay süren bu savaşta Boğaz’ın iki yakası adeta cehenneme dönüşmüş, yarım milyona yakın can kaybı olmuştur Birinci Dünya Savaşında İtilaf Devletleri ile Osmanlı Ordusu arasında cereyan eden dünyanın en büyük savaşlarından biri olan Çanakkale Savaşında yüz binlerce kayıp anısına yapılan anıtlar ve düzenlenen şehitlikler savaşın acılarını hatırlatmasının yanı sıra tarihin muhteşem zaferlerinden birini gözler önüne sermektedir. 250.000'i aşan Türk şehidinin aziz hatıraları üzerinde yükselen anıtlar ve yine 250.000'i aşkın İngiliz, Fransız, Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinin gömülü olduğu alanları içine alan Milli Park, bugün bütün dünyaya barışın değerini anlatmaktadır.

12

Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı içerisinde 56 yerli anıt ve şehitlik 35 Yabancı Mezar ve Anıtları bulunmaktadır. Her yıl 18 Mart ve 24 Nisan tarihlerinde Çanakkale Kara ve Deniz Savaşları törenlerle anılmaktadır. Çanakkale Şehitler Abidesi Gelibolu Yarımadasının uç kısmında, Morto Koyu gerisinde yükselen Hisarlık Tepe üzerindedir. Çanakkale Savaşlarında şehit olanların hatırasına inşa edilmiştir.Temeli 19 Nisan 1954 tarihinde atılmış ve 21 Ağustos 1960 tarihinde ziyarete açılmıştır. Ana kaidenin ayaklarındaki rölyefler 2002 yılında tamamlanmış, 2004 yılında tören alanı ve sembolik şehitlikte değişiklikler yapılmıştır. 2005 yılında restorasyondan geçen anıt, 2007 yılında bulunduğu alana yeni şehitlik inşa edilmesiyle son şeklini almıştır. Yüksekliği 41.70 cm olan abide, 625 metre karelik bir alanda dört ayak üzerinde yükselmektedir. Uzaktan bakıldığında Mehmetçiğin “M” harfi şeklinde gözükmektedir. Abidenin tavanına mozaikten bir Türk Bayrağı işlenmiştir. Abidenin girişinin sol tarafında ise 1992 yılında yaptırılan sembolik şehitlik, yurdumuzun her köşesinden Çanakkale’ye koşarak canlarını veren şehitlerimiz için yaptırılmıştır. Şehitliğin giriş kapısının hemen sağında Mustafa Kemal’in 1934 yılında yabancı askerlere hitaben yazdığı ve zamanın İçişleri Bakanı Şükrü Kaya tarafından Anzak Günü’nde okunan sözleri yer almaktadır: “Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”

13
Gökçeada

Gökçeada

Gökçeada, eski adıyla İMROZ, Türkiye'nin yüzölçümü bakımından en büyük adası. Ege Denizi'nin kuzeybatısında bulunan Gökçeada, tertemiz denizi ve mavi ile yeşilin buluştuğu şirin bir ada. Grek kültüründen eski Rum manastırlarından kiliselere kadar pek çok tarihi eseri gezebilir, tuz gölünde çamur banyosuna girebilir, Gizli koy, Laz koyu, Yıldız koy gibi sayısız koylardan denizin ve güneşin tadını çıkarabilirsiniz.

Eski Bademli köyü koruma altındadır. Köyde Tarihi çamaşırhane, önündeki asırlık çınar ve ilkokul binaları görülmeye değerdir. Yeni Bademli Köyünde arkeolojik kazıları süren Yeni Bademli Höyük ve Kokina yöresindeki iki gömütlü Roma Kaya Mezarı görülmeye değer kalıntılarıdır. Otellerin ve lokantaların çoğu Aşağı Kaleköy'dedir. Yukarı Kaleköy eski kale kalıntılarının eteğine kurulmuştur. Türkiye'nin tek sualtı milli parkı ilginç kaya oluşumlarına sahip Yıldızkoy'la Yelkenkaya arasında kalan bölüm olup TÜDAV'a (Türkiye Deniz Araştırmaları Vakfı) tahsis edilmiş ve Sualtı Milli Parkı ilan edilmiştir.

Gökçeada'da bulunan Zeytinli Köyü de koruma altındadır. Köyde Ada şarapları ile ısırgan otu, rezene, gibi yerel otlarla cullama denilen bir yemek yapılmaktadır. Sakızlı muhallebisi ve dibek kahvesi ise artık iyice ünlenmiş durumdadır. Ada'nın en yüksekteki yerleşimi olan Rum köyü Tepeköy de koruma altındadır. Dereköy ise Ada'nın koruma altındaki en eski köylerindendir. 1950'li, 60'lı yıllarda 600 hanelik çok büyük olan bu köy günümüzde büyük ölçüde terkedilmiştir. 38 metre yüksekliği olan Marmaros Şelalesi'de burada bulunmaktadır. Eşelek Köyü'nde Ada'nın en gözde plajı olan Aydınlı Plajı bulunur, burası rüzgar sörfü içinde çok uygundur. Ayrıca şifalı çamur banyosunun yapıldığı Tuz Gölü'de buradadır. Kuzulimanı'ndan sonra Kaşkaval Burnu ya da diğer adıyla Peynir Kayalıkları Uğurlu Köyü, Gizli Liman, İnceburun ve Şirinköy'de görülmeye değerdir.

14
Kilitbahir Kalesi

Kilitbahir Kalesi

Kilitbahir Kalesi 1462-63’de Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Kale-i Sultaniye’nin tam karşısında bir tepenin eteğinde kurulmuştur. Yapı dış kale, iç kale ve ana kule olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır. İç kale 7 katlı üçgen bir kuleden oluşmaktadır. 1541 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan restorasyon sırasında güney kısmını çevreleyen bir sur duvarıyla dış uçta bir kule (Sarıkule) inşa edilmiştir. Kale tümüyle kaba yontulmuş taşlarla inşa edilmiştir. Açıklık kısımları kiremit kemerli olup kapı ve pencereler beyaz mermerden yapılmıştır.

15
Parion

Parion

Kemer köyü’ndeki Parion Antik Kenti Büyük İskender’in Perslere karşı savaşı kazanmasıyla Hellen egemenliği, daha sonra Bergama Krallığı ve Roma hakimiyetine girer. Bizans döneminde Parion önemli bir piskoposluk merkezidir. Parion’da MÖ 5. yy'dan MS 3.yy sonlarına kadar tarihlenen gümüş, bronz ve bakır sikkelere (para) rastlanmıştır. Genelde üzerlerinde bir gorgo başı tasviri ile Parion anlamına gelen “?ARI”yazısı yer almaktadır. Sikkeler üzerindeki bu yazıdan dolayı burasının Parion olduğu anlaşılmıştır. 2005 yılından bu yana kazılara başlanan Kemer’de, kentin zenginliğini gösteren görkemli bir tiyatro, Roma villası ve odeion yapısı ortaya çıkarılmıştır.

16
Saat Kulesi

Saat Kulesi

Vitalis Gaptiorele'nin finansmanıyla Sancakbeyi Cemil Paşa tarafından 1896'da yaptırılan kule 20 metre yüksekliğinde olup beş katlıdır. Ayvalık taşları ile yapılan kule küp şeklinde yükselmekte ve üzerinde çokgen olarak kubbe katı bulunmaktadır.

17
Çanakkale'ye nasıl gidilir?

Çanakkale'ye nasıl gidilir?

Çanakkale İstanbul’a 320 Ankara’ya 653 İzmir’e 319 km Birçok kentten Çanakkale’ye diret otobüs var. İstanbul ve Ankara’dan Çanakkale’ye haftanın belli günleri direkt uçuşlar yapılıyor. İstanbul Ankara arası THY ile sadece 30 dakika.

Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER
İşte haftanın kültür sanat ajandası
Bu hafta vizyona giren dikkat çeken filmlerinin başında Dublör (The Fall Guy) yer alıyor. Eğlenceli bir aksiyon filmi izleme fırsatı veren Dublör'de, dublörlüğe geri dönen ve bir yandan kayıp yıldızı aramaya koyulan Colt Seavers'ın hikâyesini anlatıyor. Bu haftanın bir diğer dikkat çeken filmi Rekabet (Challengers). Luca Guadagnino yönetmenliğindedeki filmde, tenisi bırakmak zorunda kalınca koçluk kariyerine başlayan ve bu süreçte kendisini bir aşk üçgeninin içerisinde bulan Tashi’nin hikayesini konu ediniyor. Yerli korku filmleri arasında ise, yönetmenliğini ve senaristliğini Erman Bostan’ın üstlendiği Cadı filmi öne çıkıyor. Bir diğer yerli korku filmi de Zah-Har "Cin Ahalisi". Çocukların ve animasyon tutkunlarının ilgisini çekecek Küçük Don Kişot’un Maceraları (Giants of la Mancha), kasabasını korumaya çalışırken kendisini heyecan dolu bir maceranın içerisinde bulan bir çocuğun hikayesini konu ediniyor. Bu haftanın tiyatro oyunu ise yeni sahnelenmeye başlanan Kardeşlerimi Arıyorum oldu. 28 Nisan'a kadar devam edecek olan Artweeks İstanbul'da Türkiye'nin önde gelen sanat galerilerinin yanı sıra, kurumsal ve özel koleksiyonlarından, müze koleksiyonlarından eserler sanatseverlerle buluşuyor. Dünya Dans Günü kapsamında İBB Kültür tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Uluslararası İstanbul Dans Günleri, 2 Mayıs Perşembe günü sona erecek. Haftanın kültür sanat ajandasını Haberturk.com Yazı İşleri Koordinatörü Kadir Kaymakçı, HT Mikrofon'da Helin Genç'e değerlendirdi.