Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Şehir Sosyolojisi Nedir?

        İnsan topluluklarının şehir mekanında örgütlenme mantığını ve yerleşme tarzılarını dikkate alarak fiziksel ve mamur çevreyle etkileşimlerini çok boyutlu olarak soruşturan, yine insan topluluklarının ve gruplarının kentlerdeki ekonomik, sosyal ve kültürel eylem ve etkileşimlerini çoklu teorik ve yöntemsel araçlarla inceleyen bir araştırma alanıdır. Şehirleşme sorunları, sosyolojik bilgi gövdesinde erken yıllardan itibarenmerkezi konulardan biri olarak öne çıkan araştırma konuları arasındadır. Şehir sosyolojisinin erken dönemdeki gelişimi, modern sosyal teorilerin gelişiminde etkili olan teorisyenlerin çalışma konularının ve endüstrileşmenin doğal bir uzantısı olarak belirir. Kapitalizmin genel bir teorisini kurmaya yönelen Marx (ö. 1883) ve Engels'in (ö. 1895) çalışmaları içinde sömürü, yabancılaşma ve emekçilerin yoksulluğu konuları kentsel bir sorun olarak da öne çıkar. Engels'in 1845 tarihli, İngiltere'de Emekçi Sınıfların Durumu çalışması emekçilerin iş ve yaşam koşulları hakkında sanayi kentlerindeki durumun en erken tarihli, saha gözlemine dayalı anlatılarındandır. Toplum-topluluk, organik dayanışma-mekanik dayanışma, birincil ilişkiler ikincil ilişkiler gibi erken dönem sosyolojik teorideki kavramsal karşıtlıklar da sanayi toplumları ile tarımsal-askeri toplumlardaki egemen ilişki kalıplarını ayırt etmek için geliştirilen ve modern kent yaşamının yeniliklerini referans alan kategorilerdi. 20. yüzyılın başlarında Alman sosyal teorisyenleri kentleri ve kentlerdeki ekonomik, sosyal ve kültürel özgünlükleri belirlemek üzere kent sosyolojisinin klasikleri arasına giren birçok eser ürettiler. Max Weber'in (ö. 1920) Şehir kitabına, Avrupa-merkezci istisnacılığı merkeze alan soruları ve Avrupa'daki kentlerin tarihsel şekillenişindeki ticari, idari ve hukuki olumsallıklarını kanıtlamayı amaçlayan bir çalışma olması dolayısıyla sonraki teorisyenlerce sıkça başvuruldu. Walter Benjamin'in (ö. 1940) bitirilememiş "Pasajlar Projesi" araştırması 19. yüzyıl burjuva yaşamını, toplumsal tiplerini ve kültürel modernliğini Paris'in dönüşümünü merkeze alarak inceleyen ve kapitalist bir toplumun kentsel yaşam peyzajlarını yorumlayan bir çalışma olarak 1990 sonrasında birçok sosyal bilimci tarafından yeniden yorumlandı. Georg Simmel'in (ö. 1918) metropol yaşamının ana enerjisi olarak temellendirdiği para ekonomisi hakkında yazdığı eserinin yanında küçük ama sonraki araştırmacılara büyük ilham veren "Metropol ve Zihinsel Yaşam" makalesi modern metropol yaşamını ve bireyini sosyolojik kavrayışla inceleyen kurucu metinlerdendir.

        Modern kentler sayı, nüfus ve büyüklük bakımından çoğaldıkça, müstakil bir araştırma konusu olarak sosyologların gündemine daha fazla girdi. Bu bakımdan şehir sosyolojisinin özerk bir çalışma alanı olarak tanımlanıp araştırılmaya başlandığı yer Chicago Sosyoloji Okulu olmuştur. Disiplinler arası bir yaklaşıma dayanan okulun çalışmalarında kent sosyolojisi tarihsel ve kültürel bir teori konusu olmanın ötesinde, içinde yaşayan sakinlerinin yaşamı, bakış açıları ve beklentileri bağlamında incelenip araştırıldı. Chicago Okulu birbirine yabancı göçmenlerin, farklı etnik toplulukların bir araya gelip doğal alanlar şeklinde sosyal mekanda ekonomik ve toplumsal vasıfları ile ayrışmış düzenlilikler halinde yerleştikleri bir oluşum olarak sosyal ekolojik kent sorunsalını kavramsallaştırdı. Bu bakış açısında kent, sosyal ve doğal çevresiyle birlikte insan ve topluluklarının rekabet, çatışma, uyum, özümseme, kontrol gibi çeşitli etkileşim biçimleri içinde bir arada bulundukları bir moral ve ekolojik düzendir. Chicago perspektifinin etkileşimci olduğu kadar natüralist kabullere dayandığı söylenebilir. Kent sabit bir araştırma birimi değil, içinde yaşayan birey ve toplulukların zaman ve mekan etkileşimlerine sürekli açık, kentsel arazilerin kullanımının insan ekolojisinin doğal yasalarıyla (doğal alanlar) uyumlu değiştiği ve süreçsel olarak inşa edilen sosyal-ekolojik bir oluşumdur. Bir sanayi şehirdeki tüm toplumsal tipler (gangster, evsiz, emlakçı, meslek erbabları, işsiz, bohem, patron, suçlu vb.), grup ve topluluklar (gecekondu sakinleri, etnik topluluklar, çıkar grupları, statü grupları, meslek birlikleri, suç şebekeleri, boks salonu katılımcıları, sokakta kitap satanlar vb.) ve süreçler (getto oluşumu, gecekondu mahallesi oluşumu, ayaklanmalar, kolektif davranış örüntüleri vb.) katılımlı gözlemle, örgütsel bir oluşum olarak, çok çeşitli bilgi toplama teknikleriyle (yaşam öyküsü oluşturma, mektuplar, gazete haberleri, mülakatlar, resmi belgeler, anketler vb.) pozitivist bir yansızlıkla araştırılmalıdır.

        2. Dünya Savaşı sonrası şehir sosyolojisi alanı farklı epistemolojik gelişmeler altında yeniden şekillendi. Bunların bir kısmı kentsel büyüme ve genişlemenin dünya çapında muazzam ölçüde hızlanmasıyla birlikte önceki dönem araştırmalarının teorik ve metodolojik bakımdan yenilenmesi etrafında belirdi. Diğer kısmı ise Avrupa merkezci teorilerin eleştirisi, 3. Dünya araştırmaları ve gecekondu şehirlerin yükselişi ve eşitsiz gelişim teorilerinin öne çıktığı bilgi arayışlarına dayanmaktaydı. Yapısalcı Marksizmin yükseldiği 1960 ve 70'li yıllara; kitle kültürü ve eleştirisi, sanayi-sonrası toplum, tüketim toplumu, kapitalizmin refah demokrasileri şeklinde yeniden yapılanması, sömürgesizleşme tartışmaları hakimdi. Soylulaştırma, iç kent dönüşümü, kent yoksulluğu, etnik ve ırksal dışlama, kentsel ayrışma, konut tahsisi, sınıfsal hareketlilik gibi araştırma başlıkları kent sosyolojisi araştırmalarında hızla artmaktaydı. 

        Postmodern toplum ve özne tartışmaları modernist kent sosyolojisine yönelik bir diğer eleştiri kaynağı oldu. Neo-liberal ekonomi, küreselleşme ve postmodern kültür teorilerinin etkisi altında kent sosyolojisinin araştırma gündemleri yeniden şekillendi. Asya, Afrika ve Latin Amerika'daki yeni kentlerin ortaya çıkışı, sömürge dönemi mirasının kentsel gelişme üzerindeki etkileri, küresel olarak artan kentsel nüfus konuları şehir sosyolojisinin Avro-amerika merkezci mirasının kültürel ve teorik sınırlarına ilişkin çok sayıda tartışma ortaya çıkarmıştır. Artan kimlik, milliyetçilik ve etnisite sorunları da şehir sosyologlarının çözümlemek zorunda oldukları bazı yeni kültürel analiz katmanlarını gündeme getirmiştir. Devletin ve piyasanın merkezi rolü bir araştırmacı tarafından tekrar tekrar gündeme getirildi. Bir yanda yeni kentsel yoksulluk, etnik çatışma ve suç konularında araştırmalar patlarken diğer tarafta küresel kent, dünya kenti teorileri ve ulus aşırı kent ağları çalışmaları ortaya çıktı. Aktör-ağ teorisyenleri kentsel sorunların kavramsallaştırılmasında daha fazla kullanılmaya başladı. Saskia Sassen yeni binyıl başında yazdığı makalesinde, kent sosyolojisinin yeni yönelimlerini belirleyen temel konu alanları olarak küreselleşme ve telekomünikasyon sistemlerinin gelişimini, artan sosyal ve etnik çeşitliliği, yeni bir ulusaşırı politik ekonominin ve kentsel sistemlerin oluşumunu ve bu bağlamda yeniden şekillenen yerellikleri, yükselen küresel şehirleri ve buralarda gelişen kozmopolit kent yaşamlarını, tüm bu gelişmelerin kentlerin sosyal ve ekonomik peyzajı üzerinde ürettiği değişiklikleri vurgulamaktadır. Böylesi yeni bir asırda şehirlerin gittikçe daha fazla sosyal teorinin odağına doğru yerleştiğini iddia etmektedir. 

        Şehir sosyolojisinin gelişiminde yöntemsel yenilikler önemlidir. Erken yıllarda Chicago Okulu üyelerinin kullandıkları niteliksel araştırma teknikleri, yaptıkları etnografiler yoluyla, hem monografilerde hem de sonraki yıllarda yapılan karşılaştırmalı araştırmalarda geliştirilmiştir. İstatistiksel teknikler alanın erken yıllarında özellikle nüfus çalışmalarında kullanılmış, 2. Dünya Savaşı sonrasında Birleşmiş Milletler birimleri tarafından standartlaştırılan resmi istatistik veri tabanları ve bilgisayarların da gelişmesiyle zengin bir analiz yelpazesi sunan survey teknikleri, şehir sosyolojisi alanını muazzam bir hızla güçlendirmiştir. Niceliksel ve niteliksel yöntem ve tekniklerin birlikte kullanıldığı ve alanda çığır açan tartışmalar yaratan örneklerin sayısı artmıştır. Kültürel teorideki yenilenmeler de kent yaşamında sembollerin zengin hermenötik yorumlamalarını, düşünümsel etnografilerin gelişimini, istatistiksel verilerin yorumunda yenilikçi bakış açılarının gelişmesini teşvik etmiştir. Yine şehir tarihçiliği ve arkeolojisi alanlarındaki gelişmeler kentlerin tarihsel ve güncel değişimlerini anlamak için yeni düşünce araçlarını ve kavram setlerini şehir sosyologlarının gündemine sokmuştur. Kentsel koruma, hafıza, kültürel miras gibi alanlardaki çalışmalar; şehir sosyologlarının güncel normatif teorik kabullerini yeni bakış açıları ışığında yeniden değerlendirmeye itmektedir. Bu gelişmeler şehir sosyolojisinin sosyolojide, başlangıcında olduğu gibi, hala en dinamik sahalardan biri olduğunu göstermektedir. 

        YAZAR

        Alim Arlı

        Yazı Boyutu
        Habertürk Anasayfa