Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Nusayrilik Nedir?

        İslam inanç ve ibadetlerini batıni olarak yorumlayan bir Şii ekoldür.

        Bazı batılı araştırmacılarca pagan ya da Hristiyan geleneğin bir kolu olarak sunulsa da genel kanaat miladi 9. yüzyılda Irak'ta aşırı Şii eğilimleri olan Muhammed b. Nusayr en-Nemiri/Nümeyri'nin (ö. 883?) görüşleri çerçevesinde oluşmuş bir mezhep olduğudur. İlk dönem İslam alimlerinin eserlerinde bu mezhep, kurucusuna nispetle Nemiriyye/Nümeyriyye adıyla geçmektedir. 10. Yüz yıldan itibaren ise kaynaklarda Nusayriyye olarak yer alır. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Fransa, Suriye'de özerk bir Nusayri devleti kurmuş ve bu devleti Alevi Devleti olarak adlandırmıştır. Günümüzde de Nusayrilik için çoğunlukla Alevi ya da Anadolu Aleviliği ile karışmaması için Arap Aleviliği ismi kullanılmaktadır. 

        Nusayriliğin kurucusu İbn Nusayr muhtemelen Basra'da doğmuştur. Kendi dönemindeki Hz. Ali'ye ilahlık atfeden aşırı Şii gruplar ile yakın ilişki içinde olduğu bilinmektedir. İbn Nusayr, On iki İmam Şiiliğinin 11. İmamı Hasan el-Askeri'nin babı olduğunu iddia etmiştir. Geleneksel Şiilikte İmam'ın en yakın müridi olarak tanımlanabilecek olan bab, Nusayrilikte onun batıni sözlerini bilen ve seçkinler topluluğuna açıklayan kişidir. İbn Nusayr'dan sonra mezhebin asıl gelişimi, mezhebin aynı zamanda doktriner kurucusu sayılan Hüseyin b. Hamdan el-Hasibi (ö. 969) döneminde gerçekleşmiştir. Hasibi, önce Bağdat'ta faaliyetlerini yürütmüş daha sonra Halep'e gitmiştir. Burada Halep emiri Seyfüddevle'nin desteğini almış ancak halktan beklediği ilgiyi görememiştir. Bunun üzerine yeniden Bağdat'a dönen Hasibi, çok sayıda öğrencisini Nusayriliği yaymak için çevre bölgelere göndermiştir. Hasibi'den sonra mezhep biri Bağdat, biri de Halep'te iki ana kola ayrılmıştır. Nusayriliğin Bağdat kolunun 1258'de Moğolların saldırıları sonucu yok olduğu kabul edilmektedir. Halep kolu ise Hasibi'nin önde gelen öğrencilerinden Muhammed b. Ali el-Cilli'nin (ö. 994) liderliğinde gelişimine devam etmiştir. Cilli sonrası Ebu Said Meymun b. Kasım et-Taberani (ö. 1034-1035) mezhebin lideri konumuna gelmiştir. Taberani mezhebin merkezini Halep'ten Lazkiye'ye taşımıştır. Nusayri liderliği Taberani sonrası karizmatik şahsiyetlerin yoksunluğu nedeniyle her yörenin bağımsız şeyhi tarafından üstlenilmiştir.

        Bir kimsenin Nusayriliğe girebilmesi için giriş törenini tamamlaması gerekir. Üç aşamalı olan bu eğitim önceleri Nusayri cemaatin şeyhinin seçtiği belli bir kesim ile sınırlı iken, günümüzde Nusayri aileye mensup olan ergenlik yaşına gelmiş tüm erkek çocukların katılabileceği geleneksel bir uygulama haline dönüşmüştür. Dine giriş ritüelinde Nusayriliğin sır olarak nitelendirdiği inançları öğrenen erkek birey cemaatin bir üyesi kabul edilir.

        Nusayrilikte en büyük sır üçlü tanrı tasavvurudur. Nusayriliğe göre yüce tanrı her türlü isim ve sıfattan münezzeh, tasvir edilemez, aşkın bir varlıktır. Tanrıdan ilk olarak "akıl" olarak nitelendirilen isim sudûr etmiştir. Kur'an'da yüce Allah için kullanılan bütün isim ve sıfatlar gerçekte isim'e aittir. İsim'in nurundan da bab sudûr eder. Bab, Nusayri kozmolojisinde önemli bir yeri olan beş yetimi (hamsetü'l-eytam) ve diğer varlıkları yaratır. Ayrıca alemin düzenini de bab sağlamaktadır. Nusayri teolojisinde isim ve bab ilahi niteliklere sahip olmakla birlikte varlıkları yüce ilaha bağlı olduğu için ayrı tanrısal varlıklar olarak kabul edilmezler. Nusayrilere göre bu tevhid inancının özüdür ve kendileri de tevhid inancının yegane temsilcileridir. Oldukça kompleks olan bu tevhid düşüncesinin yanı sıra tanrının görünmesinin varlığının delili olarak zorunlu olduğu görüşü de Nusayri teolojisinin temelinde bulunur. Buna göre birbirini takip eden yedi devirden oluşan beşeri alemde tanrının görünen yönü olarak nitelendirilen mana her bir devirde çeşitli kişiliklerde ortaya çıkar. Mana ile birlikte isim ve bab da her devirde tezahür eder. Son devir kabul edilen Muhammedi devirde mana Ali, isim Hz. Muhammed ve bab Selman-ı Farisi'dir. Bu görünümler aynı zamanda mana, isim ve babın en yüce görünümleridir.

        Nusayriliğe göre Nusayriler dünyanın yaratılışından önce yüce ışık aleminde yaratılmış tanrıyı övgüyle tesbih eden ışık varlıklarıdır. Gurur ve kibrin yol açtığı bir dizi günah sonucu maddi dünyaya düşüş gerçekleşmiştir. Yeniden ışık alemine dönmek ise yalnızca hakikat bilgisinin elde edilmesiyle mümkündür. Nusayriliğe göre hakikat bilgisi bab aracılığıyla bilinebilir. Bu bilgiye ulaşamayanlar çeşitli biçimlerde maddi alemde yeniden bedenlenir.

        Günümüzde Nusayrilerin bir kısmı geleneksel inançlarını sürdürürken bir kısmı da On iki İmam Şiiliği içinde asimile olmuştur. Nusayri cemaatin büyük bir çoğunluğu Suriye'de yaşamaktadır. Ayrıca Türkiye'de Hatay, Adana ve Mersin illerinde; Lübnan'da ve İsrail'de Nusayriler varlığını sürdürmektedir. 

        YAZAR

        Hatice Arslan

        Yazı Boyutu
        Habertürk Anasayfa