Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Liderlik Nedir?

        Ortak bir amaca ulaşmak için bir grup veya topluluktaki kişileri etkileme sürecidir. Bir başka deyişle liderlik, belirli koşullar altında kişisel ve grup amaçlarını gerçekleştirmek üzere bir kimsenin başkalarını yönlendirme sürecidir. Bu tanıma göre liderlik bir süreçtir, etkilemeyi içerir, bir grup içinde oluşur ve herhangi bir amaca ulaşmaya yönelik yönlendirmeyi kapsar. Dolayısıyla liderlik, bir süreç olarak önderin bir grup içinde izleyicilerini etkileyen davranışı ile kurumsal (ortak) misyon, amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesi ile ilgilidir.

        Liderliğin özünü, bir "grup veya örgüt"te yer alan üyelerin (izleyicilerin), lider tarafından "etkilenmesi" oluşturur. Liderlikten ve liderden söz edebilmek için, öncelikle bir grubun veya örgütün var olması gerekir. Örgüt denilince, bireylerin tek başlarına gerçekleştiremeyecekleri amaçları, başkaları ile bir araya gelerek bir grup halinde çaba, bilgi ve yeteneklerini birleştirerek gerçekleştirmelerini sağlayan bir iş bölümü ve koordinasyon sistemi kastedilmektedir. Örgütler (organizasyonlar), kar amaçlı (özel bir işletme) ve kar amacı gütmeyen (bir sivil toplum kuruluşu gibi) kuruluşlar, devlet kuruluşları, ordu, siyasi partiler, vakıflar; "biçimsel" veya "biçimsel" gruplar/örgütler şeklinde ortaya çıkabilir. Kısacası liderlik, toplumsal (sosyal) bir olgu ve süreçtir.

        Liderliğin diğer temel unsuru, "etkileme"dir. Etkileme, bir kişinin sahip olduğu "güç" kaynaklarını kullanarak diğer kişilerin davranışlarını değiştir(ebil)mesini ifade eder. Özellikle, gruplarda birbiriyle iletişim ve ilişki içinde olan lider dahil tüm üyeler, diğer üyeleri etkiler ve onlardan etkilenirler, başka bir deyişle "etkileşim" içindedirler. Liderin farkı, diğerlerinden etkilenme düzeylerine kıyasla, onları etkileme düzeylerinin belirgin şekilde yüksek olmasıdır. Liderin etkileme düzeyinin yüksekliği, sahip olduğu "etkileme yeteneği"nin yani gücün diğer üyelerden daha fazla olmasının sonucudur.  

        Liderlikle ilgili bilimsel çalışmalar sonucunda, farklı liderlik yaklaşımları veya teorileri geliştirilmiştir. Genelde bu yaklaşımlar çerçevesinde gerçekleştirilen çalışmalar, "kim lider olur?", "lideri/liderliği başarılı kılan faktörler nelerdir?" sorularının cevabıyla ilgilidir. Başlıca liderlik yaklaşımları; özellikler, davranışsal, durumsallık ve yeni liderlik yaklaşımları olarak dört grup altında toplanabilir. Liderlikte özellikler yaklaşımında, "Bir grupta bir kişinin lider olması için gruptaki diğer kişilerden farklı birtakım özelliklere sahip olması gerekir" görüşü hakimdir. Liderin etkinliğindeki asıl faktörlerin, onun kişisel özellik ve niteliklerinden kaynaklandığı ileri sürülmesine rağmen, bu konuda bir fikir birliğine varılamamıştır. Bunun üzerine liderin özelliklerine (karakteristiklerine) bakmak yerine, gerçekte liderin ne yaptığı (davranışları) ile ilgilenen davranışsal yaklaşımlar (liderin, izleyicileri ile iletişim ve etkileşim biçimi, yetki devredip etmemesi ve kontrol şekli gibi) ortaya çıkmıştır. X ve Y teorileri, sistem 4 modeli, yönetim tarzı matrisi, Ohio State ve Michigan State üniversiteleri araştırmaları gibi davranışsal yaklaşımların tümünde ortak nokta, liderlik davranışının iki temel boyutta (işe yönelik olma ve ilişkilere yönelik olma) ele alınmış olması ve ilişkilere (insana) ağırlık veren "demokratik, katılımcı" diye de adlandırılan liderlik davranışlarının (tarzının) daha başarılı sonuç vereceği görüşünün baskın olmasıdır. Durumsallık yaklaşımı ise en uygun (etkin) liderlik davranışının koşullara ve durumlara göre değişebileceğini ileri sürmektedir. Buna göre, bazı durumlarda işe yönelik, bazı durumlarda ise kişiye yönelik liderlik tarzı daha etkin olacağı ve liderlerin koşullara göre davranmasının uygun olacağı dile getirilmiştir. Bu yaklaşımlar arasında, F. Fiedler'in durumsallık yaklaşımı, Hersey-Blanchard modeli, Yol-amaç yaklaşımı ve Vroom-Yetton-Jago modeli sayılabilmektedir.

        Durumsallık yaklaşımlarını takiben birçok yaklaşım geliştirilmiştir. Yeni liderlik yaklaşımları diyebileceğimiz bu görüşler arasında, özellikle karizmatik liderlik ile dönüştürücü liderlik yaklaşımları daha fazla rağbet görmüştür. Karizma; olağanüstü, sıradışı fiziksel ve ruhsal özelliklere, yeteneklere sahip az sayıda kişiye güç ve otorite sağlayan yaradılıştan bahşedilen lütuf olarak tanımlanmaktadır. Karizmatik özelliklere sahip kişilerin özellikle kriz dönemlerinde, izleyicilerini (beraber çalıştığı kişileri) etkileme ve onları belli amaçlar doğrultusunda davranışlara yöneltme konusunda daha başarılı olduğu ileri sürülmektedir. Karizmatik lider, aynı zamanda diğerleri tarafından örnek alınan (idol) bir kişi olarak tanımlanmaktadır. Dönüştürücü liderlik ise izleyicilerini, değer yargıları, davranışları ve içselleştirilmiş çabaları ile başka bir duruma/hale dönüştürülebilmekle ilgilidir. Liderin etkilemesiyle izleyiciler (çalışanlar), sahip olduklarından çok farklı görüş, duyuş, beceri ve duruşları içeren farklı bir duruma/konuma dönüşmektedirler. Bu dönüşüm sayesinde, liderin belirlediği örgütsel amaçlar ve vizyon, çalışanların kişisel beklentilerinin önüne geçmekte, izleyiciler kendi beklentilerini ikinci plana atarak dönüşümle inandıkları, içselleştirdikleri amaç ve vizyon doğrultusunda tüm varlıkları ile görevlerine yoğunlaşarak, sorumluluklarını arzulu ve istekli bir şekilde yerine getirmektedirler. Dönüşümcü liderlik ile alışılmış düşünce şekilleri ve bakış açıları bir bakıma terk edilerek yeni görüşler, düşünceler oluşturulmaktadır. Bir başka deyimle, dönüştürücü liderler radikal, köklü değişimleri izleyicileri ile birlikte gerçekleştiren kişilerdir.

        Liderlik yaklaşımının çoğunlukla, liderler olumlu yönleriyle ele alınmıştır. Son zamanlarda gündeme gelen karanlık yönlü/yüzlü liderlik (veya liderliğin karanlık yüzü) kavramıyla ilgili yaklaşımlar ise liderliğin daha çok olumsuz yönlerine ve etkilerine odaklanmaktadır. Bu konudaki ilk çalışmalarda liderlerin daha çok "kasıtlı olmayan" olumsuz davranışları ve etkileri ele alınmıştır. Sonraki çalışmalarda ise liderlerin "kasıtlı/bilinçli olumsuz tutum ve davranışları"na daha fazla odaklanılmıştır. Bu çalışmalarda, bazı liderlerin takipçileri için işi ve organizasyonu çekilemez, katlanılamaz bir duruma getirebilecekleri üzerinde durulmuştur. Bir başka deyimle, bazı liderler koşullara uygun liderlik tarzları ile örgütsel amaçlara uygun olumlu görüntüler vermelerine rağmen, bu görünümün tersi yönde etik dışı davranışlarla gizli niyetlerini gerçekleştirme arzusuna sahip olabilmektedirler. Güç kaynaklarını örgüte ve kişilere yarar sağlayacak ortak amaçlardan çok, kişisel çıkarları doğrultusunda kullanan, olumsuz, kötü, zehirleyici (toksik), istismarcı, narsist, yıkıcı lider gibi sıfatlarla adlandırılan karanlık yüzlü liderlere de rastlanılmaktadır.

        Bu arada liderlik ile yöneticilik kavramlarının karıştırıldığı, bazen eş anlamlı olarak kullanıldığı görülmektedir. İki kavramın benzer bazı yönleri olmakla birlikte, birçok açıdan farklı oldukları kabul edilmektedir. Liderlik ve yöneticilik arasındaki ayrımı daha iyi anlamak için örgütsel etkilerini karşılaştırmak gerekir. Yöneticiliğin karmaşıklıkla başa çıkmak olduğu belirtilirken, liderliğin değişimle uğraşmak olduğuna dikkat çekilmiştir. Yöneticiliğin anlamı yerine getirmek, sorumluluk üstlenmek ve yürütmektir. Liderlik ise etkilemek, yönlendirme konusunda rehberlik, etkin faaliyet ve görüştür. Daha kısa bir ifade ile, yöneticiler işlerini doğru yaparlar; liderler ise doğru işleri yaparlar. Karmaşıklığın yönetiminde yöneticiler sistem yapısı, kontrol, tahmin edilebilirlik ve kurallara önem verirler. Liderler ise yaygın bir iletişim, fikirlerin ortaya çıkması ve harekete dönüştürülmesi ile uğraşırlar. Liderler değişimi teşvik ederler; izleyicilerin organizasyona bağlılıklarını sağlamak için onları desteklerler. 

        Yukarıda değinilen farklılıkların yanında liderlik ile yöneticiliğin benzer ve ortak yönleri de vardır. Diğer kişileri etkileme ve yönlendirme, onlara iş gördürme; lider ve yöneticilerin en önemli ortak özelliğidir. Ancak lider ve yöneticinin etkileme ve yönlendirmede kullandığı güç kaynakları farklıdır. Yönetici, daha çok bulunduğu pozisyondan (mevkiden) kaynaklanan gücünü kullanarak insanları etkilemektedir. Lider ise etkileme gücünü daha çok kişisel özelliklerinden almaktadır.

        Kısacası, toplumsal hayatın her alanında ve her türlü örgütte, hem yöneticilere hem de liderlere ihtiyaç vardır. Arzu edilen, her iki vasfın da bir kişide toplanması, yani örgütlerde lider-yönetici sayısının artmasıdır. Bu durum, organizasyonların daha etkili ve verimli çalışmasına sebep olacaktır. Bu yüzden, "liderlik", yönetici geliştirme eğitimlerinin ayrılmaz bir parçasıdır.

        YAZAR

        Mahmut Paksoy

        Yazı Boyutu
        Habertürk Anasayfa