Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yahu tüyü bitmiş yetimler ne yapıyor, onlar ne haldeler, ne yiyorlar, ne içiyorlar bunu aranızda hiç düşünen var mı?

        Son günlerde kampanyaları izlerken bunu sıkça düşünmek zorunda kaldım.

        "Tüy" ile başlayan herhangi bir cümle kurmayı genelde kendime karşı bir tür hakaret kabul etmeme ve böyle bir şeyi kaleme almayı katiyen istememe rağmen bunu neden şimdi yaptığımı sorarsanız.

        Özellikle muhalefet partileri ve daha çok CHP lideri sıkça "tüyü bitmemiş yetimin hakkı" diye başlayan cümleler kuruyor.

        Böylelikle bence Türk siyasi seçim kampanyalarında bugüne kadar kullanılan en sevimsiz kavramlardan bir tanesi olması gereken "tüyü bitmemiş yetim" kavramı kampanyada sıkça duyulmaya başladı.

        ***

        Ben bu kavramı duyar duymaz aklıma daha sonra tüyü bitmiş bazı insanlar geliyor.

        Tüysüzken kendimiz zorlasak belki biraz sevebileceğimiz yetimlerin daha sonra tüyleri bitince neye dönüşeceklerinin bir garantisi de yok.

        Acaba burada tüyü bitmemişken bunların haklarına sahip çıkanlar, yetimlerin daha sonra tüyü bittiğinde bir tür Gremlins benzeri tüylü yaratıklardan oluşan bir kalabalık olarak kendilerine destek mi, vereceklerini düşünüyorlar. Bunu da bilemiyorum.

        REKLAM

        ***

        "Tüyü bitmemiş yetim" kavramına neden özelikle tepkiliyim ve bunu duyar duymaz neden kanım donuyor, bunu anlamaya da çalıştım.

        Acaba çocukluğumda ben de tüyü bitmemiş yetim halindeyken bir travma mı yaşadım, diye düşünmeye çalıştım.

        Bu aralar insanın her türlü tuhaflığını, anormalliğini, çocukken yaşanan travmalara bağlaması pek moda ya... O nedenle eminim ki bu aralar psikiyatristler birtakım insanların "tüyü bitmemiş yetim" cümlesini bu kadar sevmelerinin ve ayrıca Muharrem İnce ile Fatih Erbakan’a destek vermelerinin nedenini bu kişilerin çocuklukta geçirmiş olduğu bazı travmalarda arıyorlardır.

        Evet, bir açıklama burada bulunabilirdi. Çünkü ben babamı ilk kez "tüyü bitmemiş yetim" halindeyken uzun süreli görmüş olmalıyım.

        Annem kız arkadaşlarına babamla evleneceğini söylediğine tüm kız arkadaşlarının 15 gün matem tuttuğu da söylenir. Çünkü özellikle gençliğinde babamın çirkinliği efsaneviydi. Bunun üstüne üstlük deliydi de.

        Şimdi düşünsenize inanılmaz derecede çirkin olan tamamen çıldırmış olan bir adam tüyü bitmemiş yetim olarak beni kollarına alıp seviyor. Sadece bu olay bile bir yetimde tüysüzlük sendromunun kalıcı olmasına yol açacak kadar travmatik bir olaydı bence.

        Ama bu kavramdan hoşlanmamamın nedeninin sadece bu olduğuna inanmıyorum.

        Çünkü babam yaş aldıkça nedense yakışıklı olmaya başladı. Deliliği daha arttı ama en azından daha yüzüne bakılır hale gelmişti. Neyse ben tüyüm bittikten sonra babam hakkında iyi intibalara sahiptim. Dünyanın en yakışıklı insanı değildi ama fiziği zincirleme gayrimeşru ilişkiler yaşamasına hiç engel de olmamıştı.

        REKLAM

        Babamın kadınlarla ilgili bu başarıları bende kadınların tamamen delirmiş erkeklerden hoşlandığı fikrini yerleştirdi ve sonunda kendimi fazla zorlamama gerek kalmadan ben de delirdim ve sonunda görüldüğü gibi bu tür yazılar bile yazmaya başladım.

        ***

        "Tüyü bitmemiş yetim" kavramına tepkimin temelini geçmişimde aramam bu şekilde başarısız sonuç vermişti.

        Ama ben asıl tepki nedenimin "tüyü bitmemiş yetim" cümlesini duyar duymaz aklıma daha sonra tüyü etmiş yetim prototipi olarak otomatikman Recep İvedik'in gelmesinden kaynaklandığını tespit ettim.

        Tüyü bitmemiş haldeyken bir yetimi sevdiğinizi ve daha sonra tüyü bittikten sonra onun Recep İvedik’e dönüştüğünü düşünsenize...

        Bu travmayı yaşarsanız kendinizle yaşayabilmeniz ve eğer yaşamayı bir şekilde başarsanız bile kendinizi affedebilmenize imkan yok.

        Ben işte bu nedenle siyasiler her "tüyü bitmemiş yetimin hakkı" dediklerinde kendimi siyasinin yerine koyup bir "tüyü bitmemiş yetim"i sevmeyi hayal ettiğimde sanki Recep İvedik’in bebekliğini seviyormuş gibi hissediyorum ve yine kanım donuyor.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar