HT Gastro
Lezzetli Hatlar

Sarımsak kokusundan kurtulmak için ne yemek gerek?

Hepimizin bildiği üzere, sarımsağın kokusu uzun süre gitmez. Sarımsağı yedikten 24 saat sonra bile insanın nefesinde ve hatta terinde bile hafif bir koku kalır.

Giriş: 21.10.2023 - 17:19 Güncelleme: 21.10.2023 - 17:19
Habertürk
Haberler Gastro Lezzetli Hatlar Sarımsak kokusundan kurtulmak için ne yemek gerek?

1936 yılında, Journal of the American Medical Association dergisinde sunulan bir rapora göre, bir hastaya beslenme tüpünden sarımsaklı çorba veren doktorlar, birkaç saat sonra hastanın nefesinin sarımsak koktuğunu fark etmişler. Aynı raporda başka bir doktor annesi aşırı şekilde sarımsak kokan yeni doğmuş bir bebeğin de nefesinden de sert bir sarımsak kokusu aldığında şaşkınlığa uğradığını yazmış.

Sarımsak kokulu nefesin, bebekler ve beslenme tüpü hastaları gibi bizzat besini çiğnemeyen kişilerde bile görülmesinin sebebi, sarımsağın sindirildikten sonra kan dolaşımına karışan sülfür bileşenleri ile dolu olması.

Bunlar damarlar boyunca dolanıyor, akciğerlere varıyor ve oradan da boğazınıza ve ağzınıza çıkıyor. Dişlerinizi ne kadar fırçalarsanız fırçalayın, gitmeyen bir koku. Çünkü ağzınızda kalan sarımsaklardan değil, içinizde gerçekleşen kimyasal reaksiyonlardan geliyor.

Görünen o ki kimyayla savaşmada kullanılabilecek en iyi silah, kimyanın ta kendisi. Birkaç yıl önce, Ohio Üniversitesinden, volatil moleküllerin aroma üzerindeki etkilerini araştıran bilim insanı Sheryl Barringer'in bir öğrencisi "sarımsak kokulu nefes" üzerine bir proje yapmak istemiş. Sarımsakla birlikte tüketilen bazı gıdaların kokuyu yok ettiğine dair birtakım çalışmalar zaten vardı: marul, hindiba, kereviz, patates, maydanoz, nane yaprağı, fesleğen ve mantar gibi. Ama bunun sebeplerine dair pek bir şey bilinmiyordu. Barringer, o günden bu yana öğrencileri ile birlikte belirli gıdaların sarımsak kokusunu ne kadar yok edebildiğini ve bunu nasıl yaptıklarını araştırıyor.

Bazı gıdalar sarımsakla birlikte tüketildiklerinde kokuyu yok ediyor

Şimdiye dek daha çok marul, nane ve ilginç bir şekilde elma üzerinde duruldu. “Elma, şans eseri keşfettiklerimizden,” diyor Barringer. Kontrol deneyi olarak sarımsak yiyip üzerine biraz su içen bir öğrenci, koku molekül düzeyinin epey bir düşük olduğunu görmüş. Bunun üzerine gün içerisinde yediği her şeyi gözden geçirerek birkaç saat önce yediği elmada karar kılmış. Ve sarımsak yedikten sonra birkaç ısırık elma aldıklarında, kokunun gittiğine tanık olmuşlar.

Son çalışma, koku öldüren mekanizmanın sarımsağın 4 sülfür bileşeni ve fenolik adındaki moleküller arasındaki kimyasal bir reaksiyonla ilişkili olabileceğini öne sürüyor. Çalışma kapsamındaki gönüllülerden pek çok farklı şeyle birlikte sarımsak çiğnemeleri ve nefeslerindeki moleküleri tespit eden bir kütle spektrometreye üflemeleri istendi. Sonrasında araştırmacılar, sarımsak ve suyu ya saf enzimlerle ya da nanede bulunan rosmarinik asit gibi spesifik fenoliklerle karıştırdılar ve katılımcılardan tekrar üflemelerini istediler. Çiğ elma, marul ve nanenin, ısıtılmış versiyonlardan daha etkili oldukları görüldü. Bu durum, kimyasal reaksiyonları katalize eden ancak yüksek ısılarda yok olan enzimlerin işin içinde olabileceğini gösteriyor.

Tüm seçenekler düşünüldüğünde en mantıklısı nane diyor uzmanlar. Nanenin yapısında bolca fenolik bulunuyor. Bir kimyagerin gözünden, rosmarinik asit ve sarımsak sülfür bileşenlerine bakıp bunların bir şekilde birleşerek kokusuz moleküller üreteceğini anlamak hiç de zor değil. Elmadaki fenolik miktarı biraz daha düşük; ama yine de etkili. Test edilen besinler içinde en az fenolik içeren besin ise marul. Öyle ki içeriği, herhangi bir koku giderici özelliği olmayan yeşil çaydan bile daha düşük. Saf enzimler, kendi kendilerine bırakıldıklarında sülfür bileşenlerini azaltmada pek iyi değiller. Ancak fenoliklerle birlikte hareket ettiklerinde, marulun bu gizem dolu etkilerinin muhtemel sorumluları haline geliyorlar.

Bu kimyasal dans henüz net bir şekilde anlaşılmamış olsa da sarımsak kokan nefesi kontrol altına almak mümkün. Ama unutmamak gerek; kötü kokuları gidermek için ne kadar uğraşırsak uğraşalım, nihayetinde yaşayan, nefes alan kimyasal fabrikalarız. Verdiğimiz nefesteki ya da terimizdeki şeyler, yalnızca gün içinde yediklerimizi değil, aynı zamanda da ağzımıza kurulmuş bakterilerin varlığını ve hatta herhangi bir şekilde hasta olup olmadığımızı gösteriyor.

Bilim insanları, nefesteki moleküllerin akciğer kanserini teşhis etmede kullanılıp kullanılamayacağı, elektronik koku algılayıcıları aracılığıyla kan, idrar ya da doku örneklerinden yumurtalık kanseri, beyin hasarı ve pek çok başka sorunun işaretlerinin açığa çıkarılıp çıkarılamayacağı üzerine çalışıyor. Kötü kokuları minimumda tutmak toplum hayatı açısından kritik tabi; ama yine de o çirkinliğin içinde bile kıymetli bir şeylerin olma ihtimali çok ilginç.

Vücuda girdiği ilk 24 saat içinde fırında kavrulmuş 6 diş sarımsak neler yapıyor?

1 saat içinde mideniz sarımsakları sindirmeye başlıyor. Sindirilmeleri sarımsakların, vücut için besleyici bir hale gelmesi demektir.

2 ila 4 saat arasında vücudunuz, sarımsağın salgıladığı antioksidanları algılamaya ve birçok hastalığın oluşmasına neden olan serbest radikallerle mücadeleye başlıyor.

4 ila 6 saat arasında sarımsağın faydalarını algılayan vücut, tansiyon ve kolesterol gibi dengelenmesi gereken seviyeleri düzenlemeye ve yağ yakımına başlıyor.

6 ila 7 saat arasında sarımsağın antibakteriyel özelliği gün yüzüne çıkıyor ve vücuttaki bakterilerle savaşmaya başlıyor.

7 ila 10 saat arasında sarımsağın vücuda sağladığı yararlı maddeler oksidasyon oluşmasına engel olmaya başlıyor.

10 ila 24 saat arasında kolesterolün dengelenmesinden tutun da kemiklerin güçlenmesine kadar birçok büyük gelişme meydana geliyor.

Sarımsağın diğer faydalı etkileri,

  • Damarlar temizleniyor ve vücut, kalp ve damar rahatsızlıklarına karşı daha korunaklı hale geliyor.
  • Kan basıncı ve buna bağlı olarak da tansiyon dengeleniyor.
  • Vücudun kolesterol dengesi düzenleniyor.
  • Vücuda giren ağır metaller vücuttan uzaklaştırılıyor.
  • Yorgunluk hissinin yok olmasını sağlıyor.
  • Vücudun savunma mekanizmasını güçlendirerek bağışıklık sistemini daha dayanıklı hale getiriyor.
  • Kemiklerin güçlenmesine destek oluyor.
  • Sağlıklı hücrelerin ömrünü uzatıyor.
Bu içeriği paylaş
İLGİLİ İÇERİKLER