Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AVRUPA’DA oldukça bereketli bir hafta ortasını geride bıraktık. Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi çeyrek final turunda oynanan 8 maçta toplam 37 gole şahitlik ettik. Real Madrid ve Barcelona’nın turu neredeyse garantilediği, Schalke’nin de Inter karşısında çok büyük bir sürprize imza attığı bir Devler Ligi haftasını geride bıraktık. Avrupa Ligi’nde ise Portekiz fırtınası aldı götürdü bizi... Porto ve Benfica kendi seyircileri önünde PSV ile Spartak Moskova’ya tam 9 gol atıp, yarı finale rezervasyonlarını yaptırdılar. Bir diğer Portekiz ekibi Braga da Beşiktaş’ın içeridedışarıda 4 yediği Dinamo Kiev’le Ukrayna’da 1-1 berabere kalarak, ülkesine avantajlı bir skorla döndü. Devler Ligi ve Avrupa Ligi’nde İber Yarımadası’ndan esen bu rüzgâr, bu yıl 2 kupaya da damgasını vuracak gibi görünüyor. Kâhinliği bir kenara bırakıp, gözleri biraz Portekiz’e çevirelim derim ben...

        Bu sezon başında ‘gelen futbolcu’ transferine 85 milyon Euro yatıran Portekiz takımları, satılan oyunculardan ise ülkeye 176.5 milyon Euro kazandırdı. Dolayısıyla artı 91.5 milyon Euro’luk bir gelir gider dengesi söz konusu. Portekiz, bu rakamlarla Avrupa’nın belli başlı ülkelerini (İngiltere, İtalya, İspanya, Almanya, Fransa, Rusya, Hollanda) geride bırakıyor. Mali tablodaki başarılı grafiğini sahaya da yansıtan Portekiz ekiplerinden en az birinin Kupa 2’de final oynamasına kesin gözüyle bakılıyor. Dönelim bu ligin hem yeşil sahadaki hem de transferdeki şampiyonuna... Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırdığı 2004’ten bu yana futbolcu satışından 350 milyon Euro’yu kasasına koyan ve bunun 160 milyon Euro’sunu kâr olarak bilanço defterine yazdıran Porto, bu sezon başında sadece Meireles ve Bruno Alves’in satışından 35 milyon Euro’yu kasasına koydu. O Porto, ligin bitimine 5 hafta kala en yakın takipçisi Benfica’yı hem de deplasmanda 2-1 mağlup ederek geçtiğimiz pazar akşamı şampiyonluğa ulaştı. Ülke futbolunun en önemli lokomotifi olarak son 9 yılda 7 şampiyonluk yaşayan ‘Ejderhalar’ geçtiğimiz yılların aksine bu kez genç bir çalıştırıcı önderliğinde mutlu sona ulaşmayı başardı. Daha önce kulüpte Jose Mourinho’nun rakip takım analisti olarak görev yapan 33 yaşındaki yardımcısı Andres Villas-Boas, 1,5 yıllık teknik direktörlük kariyerinin ilk şampiyonluğunu kazandı.

        Çeyrek finalde PSV’yi 4’leyen Benfica da Avrupa Ligi’nin favori takımlarından biri. Başta Bayern Münih olmak üzere birçok takımın transfer listesinde yer alan sol kanat oyuncusu Fabio Coentrao’nun yanı sıra Cardozo, Salvio, Aimar ve Saviola’yla birlikte Gaitan ve Kardec gibi genç Güney Amerikalılar’ı da kadrosunda barındıran ‘Kartallar’, ‘akortu bulduğu’ takdirde rakibi sahaya çıktığına pişman eden takımlardan...

        Geçtiğimiz yıl ligi şampiyon Benfica’nın ardında, Porto’nun önünde 2. sırada tamamlayan ve 89 yıllık kulüp tarihinin en parlak sezonunu yaşayan Braga’da ise başarının adı teknik direktörün soyadında gizli sanki!.. Porto’nun 1990lı yıllardaki forveti Domingos Paciencia -soyadı Portekizce sabır manasına geliyorönderliğinde Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı ilk 2 maçta 9 gol yemesine rağmen ‘sabreden derviş, muradına ermiş’ misali Avrupa Ligi’nde son 8 takım arasına kalan Braga, kısıtlı kadrosuyla Kupa 2’de harikalar yarattı. Zaten Portekiz basınında bu sezon başında yapılan yorumların çoğu 41 yaşındaki Paciencia’nın takımın başında tutmanın bir beceri olduğu yönündeydi... Ve yukarıdaki satırlar ‘yudum yudum’ okunacak kısa bir Portekiz futbolu portresiydi...

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar