Kader döndü
Bir yaşam gerçeğidir: Kendi karakterine uygun davranır, işini layığıyla tevazu içinde yaparsan evren de sana yardım eder. Fenerbahçe yıllar evvel kaybettiği 'winner' kimliğini yeniden bulduğu senede; UEFA grubundaki son maçında yeniden kazandığı kimliğinin kıymetini bilmenin; işini yapıp rakibini yenmenin ödülünü evrenden aldı. Fark atması beklenen Rennes, Larnaca'ya puan verdi. Böylece Jorge Jesus'un Fenerbahçe'si grubu lider tamamlayıp mart ayına ve son 16'ya attı kendini.
Uzunca bir süredir yazıp söylüyorum. Fenerbahçe asla kendi üzerinde durmayan, o lanet olasıca küçük düşünceli vasatizm gömleğini nihayet yırtıyor diyorum. Kader döndü artık diyorum ve sonuçlar da bunu gösteriyor. Bunun kazanıp kaybetmekle ilgisi yoktur. Aslen zaten var olan son 10-12 yıldır kaybedilen o şaşaalı düşünce yapısına geri dönüş, mantalitenin yeniden büyük takım hüviyetine bürünmesiyle ilgisi vardır. Bu winner kimliği geri kazanılırsa uzun ve süregelen başarısızlık yılları bir daha yaşanmaz. Bir yıl kupa alınamazsa ertesi yıl muhakkak bir şeyler kazanılır. O nedenle JJ'nin şu ana kadarki en mühim katkısı bu büyük takım zihniyetini geri kazandırma devrimidir.
12 Avrupa maçında 24 gol; 11 lig maçında 34 gol dile kolaydır. Golleri takım geneline yaymak, genel olarak 20 kişilik bir ekip kullanmak dile bile kolay değildir. Hem Jesus'a hem de kompleks yapmadan, öne çıkma çabasına girmeden en baştan bu yapıyı kurmayı başaran Ali Koç'a tebrikleri göndermemiz gerek.
Dinamo Kiev maçı mı? Son 6-7 maçtır mükemmel oynayan Serdar Aziz'e; takımın taşıyıcı unsurlarından olan Attila'ya; İrfan Can'a; ağır işçi Arao'ya; inanılmaz bir futbolcuya dönüşen Crespo'ya; küsmeyen Zajc'a; nerde olsa standardı bozmadan oynayan Ferdi'ye kariyerine oranla fazla yedek kalsa da darılmayan Alioski'ye; hep garanti sigorta Osayi'ye; bazen kendi kendini ama çoğu zaman rakip savunmayı karıştıran Enner'e teşekkürler. Ama ille de Arda Güler. Maşaallah be çocuk..
