Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SABAH'ta Nur Batur'un Süha Arafat'la gerçekleştirdiği bir söyleşi yayımlanıyor.

        İyi iş, o ayrı. Fakat ben Süha Hanım'ı tam anlamadım.

        Süha Hanım, Yaser Arafat'a "erkek olarak" âşık olmuşsunuz. Filistinlilerin lideri olması sizi etkilememiş. Ne güzel!

        Anlamadığım, ikisini birbirinden nasıl ayırabildiğiniz. Bu pek mümkün değildir çünkü. Biz ayıramıyoruz mesela. Rahmetli "Deprem Dede"yi "seksi" bulmuşluğumuz var.

        Sadece erkek olarak sizi çekmesine rağmen "kimle" evlendiğinizin farkındaymışsınız neticede. Peki Yaser Arafat'tan "tapu müdürünün evlilik hayatını beklemek" biraz saçma değil mi?

        "Sıradışı" bir erkekle evlenip "sıradan" bir hayat ummak?

        Tamam her kadının evlilikten çok insani bir beklentisi vardır. "Erkeğin hayatının odak noktasında olmak." Ama Yaser Arafat'tan da mı yahu!

        Ha bir tek şunu tam anladım; kadın kısmı kocasından şikâyet etmeyi seviyor. İstisnası yok bunun.

        Abartma!

        HESABIMA göre annemin 21.980 gündür gözünü kapattığı yok!

        Uyumadan yaşıyor yani!

        Hayır, bu bir "rekor" değil, bir "görgü kuralı"!

        Öyle uluorta "bi uyudum, bi uyudum" denmez, onun yerine "gözümü kırpmadım" denir!

        İşin komiği; annemden aldığım görgüyle benim de uyku yüzü gördüğüm yok!

        *

        Herkes 40 derece ateşle yatıyor!

        Olurunu söyleyin şunun; 38.5, 38, hatta 37'ye kadar inilebilir.

        Ama hayır!

        40 çok etkili!

        Aşağısı "ne kadar hasta" olduğumuzu anlatmakta yetersiz kalabilir.

        Acil kapısı

        "DÜNYA evi"nin bir de "acil kapısı" var benim gördüğüm...

        Erkeğin 4, kadının 3 çocuğu var...

        Ayrı şehirlerde yaşıyorlar...

        Fiziki, sosyal, ekonomik uyum yok...

        Fakat erkek "sorun olmaz" diyor, kadın "hallederiz", ikisi bir ağızdan "mesele değil"...

        Durum öyle acil ki o anda biri çıkıp "Durun siz kardeşsiniz" dese duracak gibi görünmüyorlar.

        Baleye gitmiş kadınlar

        ANA-babaların ilkokul çağına gelmemiş çocukları için öngördükleri "gelecek" gerçekleşseydi dünya bambaşka bir yer olurdu. Çocuklarında "gördükleri" zekâ ve yetenek "gerçek" olsaydı...

        Neden "ilkokul çağına gelmemiş" peki? Çünkü okul başlayınca ayakları yere basıyor ana-babaların... Öğretmen, çocuğun "üstün zekâ ve yetenekleri" konusunda konuşmak için okula çağırmayınca...

        Pekii... Düğün dernek göbek atan kadınların hepsinin küçüklüğünde "baleye gitmiş" olmasına ne diyorsunuz?

        Üç beyaza dördüncü

        İNSANLAR gibi itibar kaybedip kazanıyorlar. Pirinç mesela... Dünden bugüne itibar kaybetti. Oysa bizim kuşak ilk "dini eğitimini" pirinç üzerinden almıştı.

        Tabakta bırakılan her pirinç tanesinin öteki dünyada kirpiklerle toplatılacağı (Yetenek Sizsiniz) inancından tutun da cepte okunmuş pirinçle sınava girmelere kadar...

        Fakat garibim pirinç artık "üç beyaz"a "dördüncü"!

        MIŞ-MUŞ

        * Meksika'da 9 yaşındaki çocuk anne olmuş.

        Çocuğun başına gelen insanlık adına yüz karası fakat bebeğin de durumu hiç kolay değil. Barbie olmadığını nasıl anlatacak?

        * Bu yıl gerçekleşecek Güneş patlamalarının dünyayı etkileme gücü çok yüksek olacakmış.

        2013'ün mucizevi şekilde iyi geçeceğini söyleyenler daha cümlelerini tamamlamadı ayol!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar