Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bill Gates ve Melinda French Gates’in boşanması hakkında yapılmayan geyik kalmadı. Aşıya zorladığı, eşine çip taktığı komplo teorileri bir yana, Melinda’nın kendisine yeni bir “pencere” açmak için “escape” etmek istediği, “control”dan kaçtığı ve evliliği “delete” ettiği gibi birbirinden kötü espriler bile yapıldı. Bugüne kadar bilmediğimiz dünyanın gözü önünde örnek bir çift gibi duran Gates’lerin neden apar topar boşandıklarıydı. Ünlü ve zenginlerin boşanmalarında sırlar gizli kalmaz, nitekim boşanma savaşının ilk sızıntısı da dün New York Times’da patladı.

        Herhangi bir objektif okumayla Melinda French Gates (veya yakınları ve çevresi) tarafından beslendiği belli olan haberde Bill Gates yanında çalışan kadınlara sarkıntılık yapan, şirketindeki cinsel taciz olaylarını kapatan ve eşinin tepkisine rağmen pedofil-sapık Jeffrey Epstein’le görüşmeye devam eden korkunç biri gibi gösteriliyor. Dünyanın en zengin insanı boşandığı için her türlü ayrıntı ayrı bir önem taşıyor, önümüzdeki günlerde medyada çıkacak benzer haberler mahkemede boşanma tazminatının belirlenmesi için de kullanılacaktır. Ama şimdilik ilk golü Melinda attı.

        REKLAM

        KADINLARA AKŞAM YEMEĞİ TEKLİFLERİ

        İDDİA 1: 2019 yılında Microsoft yönetim kurulu ta 2000 yılında Bill Gates’in bir çalışana romantik ilişki kurmak için uğraştığına dair bir inceleme başlattı. İddiaları araştırmak için bir hukuk firması tutuldu. Bir sene sonra Gates yönetim kurulundan ayrıldı.

        İDDİA 2: 2011 yılında Bill Gates ve Jeffrey Epstein dostluğu başladı. Epstein’in ergen olmayan bir genç kızla para karşılığında ilişkiye girdiğini itiraf etmesinden, hakkında insan ticareti yaptığına dair iddiaların uçuşmaya başlamasından üç sene sonra. O aralar Melinda French Gates eşinin bu dostluğuyla ilgili itirazlarını dile getirdi, ama sözünü dinletemedi. 2019’da Gates-Epstein dostluğu medyada yer alınca da boşanma avukatları tuttu, ancak kararı kamuoyuna bu ay açıkladılar.

        İDDİA 3: Aslında Melinda da evlenmeden önce bir Microsoft çalışanıydı. Ama 1994’te evlendikten sonra da Bill Gates şirkette çalışan kadınlarla flörte devam etti. 2006 yılında kadın bir Microsoft çalışanının sunumuna katıldı, toplantıdan çıkar çıkmaz da akşam yemeğine davet etmek için e-mail yolladı. “Eğer rahatsız olduysan hiç olmamış varsay,” diye not düştü mail’ine.

        İDDİA 4: Bill Gates eşiyle kendi adını taşıyan vakıfta çalışan bir kadınla New York’a iş gezisine çıktı, bir kokteyl parti sırasında kadını akşam yemeğine davet etti. “Seni görmek istiyorum, benimle akşam yemeğine çıkar mısın­?” dedi, kadın da gülerek soruyu geçiştirdi.

        REKLAM

        İDDİA 5: Gates çiftinin parasını yöneten kişi hakkında 2018’de gündeme gelen cinsel taciz iddialarını Bill Gates’in iyi yönetemediğini düşünüyor eşi. Melinda dışarıdan bir ekibin soruşturma yapmasını isterken Bill konuyu gizlice kapatmış. Parayı yöneten kişi hala işinin başında.

        MICROSOFT ÇALIŞANLARI NE DİYOR

        Bill Gates’in kadınlarla beceriksiz ilişki kurduğu Microsoft ofisinde de biliniyormuş, ama hiç kimse bu davranışı saldırgan olarak nitelemiyor. Hatta Gates’in hiçbir zaman kadınlara konumunu kullanarak ya da koltuk vaat ederek yaklaşmadığını, kadınlara kendisini reddetme hakkı tanıdığını söylüyorlar.

        BILL GATES KENDİSİNİ NASIL SAVUNUYOR

        New York Times’a Bill Gates adına açılama yapan sözcüsü iddiaları yalanlıyor. Microsoft çalışanıyla 2000 yılında yaşanan ilişkinin karşılıklı anlaşmayla bittiğini söylüyor; Epstein’le arkadaşlığının hayırseverlik işleriyle ilgili olduğunu vurguluyor.

        “Gates’lerin boşanmasıyla ilgili dedikodu ve spekülasyonlar artık absürt bir noktaya ulaştı, durum hakkında hiçbir bilgisi olmayan insanların ‘haber kaynakları’ olarak tanımlanmaları da çok talihsiz,” diye gazeteye de eleştirilerini yöneltiyor Bill Gates tarafı.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Bir efsaneydi

        Bir efsaneydi
        0:00 / 0:00

        Halston adını bilmediğiniz en önemli Amerikalı moda tasarımcısı. Gerçi 70’lerde adını bilmeyen yoktu, ama çok çabuk tarihe karıştı, unutuldu. Hatırlayanlar da onu moda dünyasında bir ibret öyküsü olarak anıyor. Oysa Jackie Kennedy’nin meşhur mavi şapkasını tasarlayarak şöhrete ulaşan Halston efsane kelimesinin altını dolduracak kadar önemliydi. Hem yaşantısı, hem de tasarımlarıyla. Hakkında son 10-12 yılda biri kötü biri fena olmayan iki tane belgesel yapılmasa onu yakın arkadaşı Liza Minelli dışında hatırlayan kalmayacaktı herhalde. Neyse ki Ryan Murphy var.

        Dizilerin kralı Murphy’nin Netflix için son yapıtı “Halston” bir oturuşta biten beş bölümde efsane tasarımcının yükselişini ve düşüşünü anlatıyor. Tabii Murphy’nin gelenek olduğu üzere bu diziyi yapma amacı da gay kültürüne vefa borcunu ödemek, “Boys in the Band”den Versace’ye trans yeraltı balolarından AIDS krizinin anlatıldığı “The Normal Heart”a yakın tarihi bugünkü kuşaklar öğrensin diye uyarlıyor.

        “Halston” dizi külliyatı içinde en iyilerinden. Dünya üzerinde ne kadar ödül varsa Halston’ı canlandıran Ewan McGregor hak ediyor; sesinden yürüyüşüne, sigarasını tutuşundan bakışlarına kadar aynısı olmuş. Antipatikliğiyle de. Tabii ki içinde haddinden fazla Liza da var: “Liza with a Z.”

        İçinde 80’lerin abartılı yaşam tarzı, Studio 54’teki partiler, bol bol kokain, zenginlik, lüks, ihtişam ve bol bol seks var tabii ki. Çünkü Halston öyle yaşayan biriydi. Ama dizi bütün bunlarla ilgilenirken, bir yandan da dev şirketlerin yaratıcılığı nasıl yuttuğunu, pek çok tasarımcının yıllar içinde adını bile kaybettiğini hatırlatıyor.

        Halston adı bir ara bavuldan parfüme halıdan hostes kıyafetine her yere iliştirilmişti. Yatırımcısının emrinde sabahtan akşama kadar üretmek zorunluluğundan bir süre sonra tıkandı. Bir anda Oscar kıyafetleri tasarlarken orta sınıf mağazalara düşmesi markasının kalitesinden çaldı, büyüsü kayboldu. Pierre Cardin nasıl Salı pazarına düştüyse aynısı Halston’ın da başına geldi.

        Her şeyi bırakıp sıfırdan başlamak istediğindeyse kendi adını bile kullanamayacağını fark etti. Bu düzen moda dünyasında bugün de aynen devam ediyor. New York Times’ın moda yazarı Vanessa Friedman’ın yazdığı gibi Margiela’nın başındaki John Galliano’nun kendi adını taşıyan markasını başkası tasarlıyor. Martin Margiela ise Belçika’da emeklilik hayatını yaşıyor.

        Halston’ın öyküsünü çok yakından bilmeme rağmen “Halston”ı üzülerek, hayranlık duyarak, kızarak, ama bir oturuşta gözümü ayırmadan izledim. Dünyanın en iyi insanı değil belli ki, ama insanın yine de içi parçalanıyor. Netflix bugünlerde dizi bahanesiyle bir de Halston koleksiyonu çıkarıyor, ucuza kıyafetler satılacak ve büyük ihtimalle Halston’ı mezarında birkaç kere takla attıracak. Demek ki Halston’ın adı sömürülmeye diziye rağmen devam ediliyor.

        Not 1: “Halston” dizisi Akif Beki gibilerine göre değil, özenebilirler.

        Not 2: Barbaros Şansal hakkında “Yamak” adlı bir dizi yapmak için daha ne bekliyorsunuz?

        Not 3: Halston’ın meşhur evini Tom Ford satın aldı, orijinaline uygun restore ettirip kocası ve çocuklarıyla orada yaşayacak.

        Diğer Yazılar