Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BÜYÜKELÇİLER AİHM kararına ilişkin mesajı neden yazdı?

        Biz gazeteci milleti olanla değil, perde gerisindeki nedeniyle ilgilendiğimiz için daha çok oraya odaklanırız…

        Bunun için de birçok sorunun yanıtının bulunması gerekiyor.

        Bütün büyükelçiler bir masa etrafında oturup, “Bugün de haydi böyle bir açıklama yapalım” diyemeyeceğine göre böyle bir açıklama yapılması için ilk adımı kim attı?

        Bu açıklamanın yarattığı krizi çözen yeni metin nasıl üretildi ve buna kim öncülük etti?

        Sorulara yanıt ararken anladım ki konu tek başına AİHM kararı veya serbest bırakılmasına ilişkin aldığı karar değil…

        Devam edegelen ve gelecek ay sonundan itibaren daha da artması beklenen gelişmelerin ön adımı…

        Krize yol açan ilk açıklamaya imza koyanların bir kesiminin tamamen iyi niyetli tutum içinde yaklaşım gösterdiklerinin de bu aşamada altını çizeyim.

        New York Times gazetesinde de yer aldığı gibi bildiriye Washington yönetimi öncülük etmiş.

        İKİ SENARYO…

        Buna ilişkin de iki senaryo var…

        İlki iyi niyetli olarak görülüyor; Türkiye’nin zor durumda kalmasını da beraberinde getireceği ileri sürülerek, Avrupa’dan kopuşunun ilk adımını oluşturacak Avrupa Konseyi’nde 30 Kasım’da yapılacak oylama öncesi bir iyi niyet açıklaması olarak değerlendiriliyor.

        İkincisi ise Washington yönetiminin bir süredir Ankara ile devam eden geriliminin yansıması olarak değerlendiriliyor.

        Bunun sahadaki yansımalarına gelmeden önce, öncesinde krizin yaşanması ve sonrasında çözüm formülünün hayata geçirilmesindeki en önemli aktörün Washington yönetimi olduğunu belirteyim.

        ÇÖZÜMÜNDE DE ÖNCÜ OLDU

        Nasıl ki bildirinin yayınlanması için öncü olduysa, sonrasında çözümü konusunda da Hollanda ile önemli bir görev üstlendi.

        Krizden çıkışın yolunu bulan ise Dışişleri Bakanlığı diplomasisinin genetik yapısında varlığını sürdüren üstün meziyetinin sonucu…

        Çıkış yolunu yapılan müzakereler sonucu Dışişleri Bakanlığı üretiyor ve Viyana Sözleşmesi’nin 41’inci maddesine atıf yaparak krizin çözümünün sağlanması isteniyor.

        Hafta sonu da süren karşılıklı müzakereler sonucu metinde uzlaşı sağlanıyor; ABD ve Hollanda büyükelçilikleri aracılığıyla 10 büyükelçiliğe metin iletiliyor.

        Fransa Paris’ten, merkezinden onay alıyor ancak Almanya’yı açıklama için bekliyor; sonunda onların da açıklamayı yayınlamalarıyla dün akşam saatinden itibaren krizin çözümü sağlanmış bulunuyor.

        Bir daha karşılaşılır mı, bunu öngörmek şu aşamada mümkün değil.

        GERİLİMİN GERİSİNDEKİ NEDENLER

        Ancak AİHM kararı nedeniyle Türkiye’nin kurucuları arasında bulunduğu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da iki dönem başkanlığını yürüttüğü Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde Türkiye hakkında yapılacak oylama…

        Nasıl bir sonuç çıkar bunu bugünden öngörmek olası değil…

        Ancak görünen bir başka gerçek var ki bir süredir Washington ile devam eden gerilimin çevremizde vekaleten yürütüleceği anlaşılıyor.

        Bunun en önemli alanı olarak da Ankara ve Washington’un zıt kutupta yer aldıkları Suriye sahası görülüyor.

        Bir süredir perde gerisinde süren gerilim, son dönem sahada yaşanan gelişmelerle belirgin hale gelmeye başladı.

        Sonuncusu da birkaç gün önce yaşandı.

        AHRAR ŞAKİ’NİN ELEMANI

        Suriye’deki görev gücü Merkez Kuvvetleri Komutanlığı Sözcüsü John Rigsbee, MQ9 tipi silahlı insansız hava aracıyla Tal Abyad yakınlarında “El Kaide’nin üst düzey lideri Abdülhamit el- Mattar’ın öldürüldüğünü” açıkladı.

        Bölgeyi ve örgütleri çok iyi bilen ve yakından takip eden Doç. Dr. Serhat Erkmen’e sordum, bu kişinin Türkiye’nin de desteklediği ÖSO adıyla da bilinen Suriye Milli Ordusu içinde yer alan Ahrar Şaki grubunun bir mensubu olduğunu belirtti…

        Bugüne kadar El Kaide’nin önemli komutanlarından biri olduğuna ilişkin verinin de elinde bulunmadığını vurguladı.

        Ahrar Şam gibi geçmişte farklı gruptaki yapılarla bölgede karşılaşıldı, ancak rejim ve YPG/PKK karşıtı tüm örgütlerin İslamcı yapısı var…

        Abdülhamit El –Mattar’ın kimliği konusunda ise çok fazla bir veri yok.

        Ancak bir süre önce bölgede YPG/PKK’nın önemli isimlerinden birinin SİHA ile aracında giderken vurulduğu anımsanırsa karşılıklı bir gerilimin CENCOM ile devam ettiği de rahatlıkla anlaşılır…

        Suriye sahasında yakında ortaya çıkacak gelişmeler de her şeyi net ortaya koyar…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar