Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birçok dil ve kültürde sayısız isim ve nitelikle anılıyor yumuşaklık. Latincede ‘dulcis’ mümkün olan tüm yumuşaklıkları belirtirken, ‘sauvitas’ Tanrı’yı niteliyor. Yunancada ‘proates’ ve ‘praüs’ kelimeleri var. Vulgata bu kelimeleri ‘mites’ yani fakirler ve uysallar olarak çeviriyor. “Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar,” diyor Kitab-ı Mukaddes’in Mutluluklar bölümü. İbrani dilinde yumuşaklık ‘enavah’ kelimesiyle ifade ediliyor ve alçak gönüllü, mütevazı kişiyi işaret ediyor. Tüm bu tabloların paylaştığı ışık, kutsalınki. Kutsal derken dinsel olan kastedilmiyor. Yumuşaklık insani bir değer olmadan önce, “Tanrının bir sıfatıdır.”

        Yumuşaklık bir muamma… Karşılamak ile vermekten müteşekkil bir ikili harekete eklenmiş, ölümle doğumun imzaladığı geçişlerin eşiğinde beliriyor. Kendi yoğunluk derecelerini taşıdığı, sembolik bir kuvvet olduğu ve şeyler ile varlıklar üzerinde dönüştürücü bir kabiliyeti bulunduğu için de bir güç.

        60 yaşındaki Fransız filozof ve psikanalist Anne Dufourmantelle, önsözünü benim ilgiyle takip ettiğim nörofelsefeci Catherine Malabou’nun yazdığı kitabında “Yumuşaklığın Gücü”nü anlatıyor.

        YUMUŞAKLIĞIN GÜCÜ (Anne Dufourmantelle / Çev: Sinan Oruç – Samet Yalçın / Kolektif Kitap)

        ŞİDDETİ DE KIŞKIRTIR

        Bir kişi, bir taş, bir düşünce, bir jest yumuşaklık gösterebilir. Peki böylesi bir eşsizliğe nasıl yaklaşabiliriz? Şöyle diyor Dufourmantell: “Yumuşaklık onu kavramak üzere yaklaşanlar için bir risk teşkil eder. Birçok yönden vahşi bir hayvanın baş eğmeyen asaletini taşımaktadır. Başka birkaç nadir tür için daha aynısı söylenebilir: Masumiyet, cesaret hayret ve kırılganlık; bunlar da büyük düşünce tarihimin kontrol ettiği kavramların kıyısındadırlar ve felsefe tarafından kaygılı gözlerle izlenirler. Bu ender türler örneğine rastlanmamış bir esneklik gerektirirler; çünkü ne yalnızca değer açısından tanımlanmaya ne de ortaya çıkışlarının tasvirine sığdırılmaya müsaade ederler.”

        Dufourmantell’e göre, yumuşaklığın titreşim aralığını ölçüp, onu bir hassasiyet frekansına yerleştirmekle yetinmeye çalışabilirdik. Fakat o zaman onu harekete geçiren yönelim yitip gider, salt bir duygu durumuna indirgenmiş olur. Bir eylemin, bir düşüncenin, bir nesnenin “yumuşaklığını” kim hisseder? Alıcısı? Onu bahşeden kişi? Tanıksız veya müellifsiz mi çıkmaktadır ortaya? Sükunet, keyif, incelik ruhsal olduğu kadar fiziksel güzelliklerdir. İdealin semalarında yüzer gibi görünen kavramın birçok paradoksundan biri de budur zaten; gücünü açığa çıkarabilmesinin yegâne nedeni aynı zamanda duyusal olmasıdır.

        Öte yandan yumuşaklık şiddetleri kışkırtır; çünkü otoriteye, üzerine basabileceği bir zemin sunmaz. Dostoyevski, Melville, Hugo, Flaubert veya Efendi ve Uşak’ın Tolstoy’u onu adaletsizliğe karşı koyan ele geçmez güç olarak kullanırlar: “Hatta o kadar ki, yumuşaklığın bedene girmiş hali insanlar tarafından kınanır. Prens Mişkin’den Hamsun’un serserilerine, o masum olarak adlandırılanlar kendilerini avareliğe ve yalnızlığa mahkum eden bir yumuşaklık taşıdıklarını bilmezler. Yumuşaklığın iyilik ve güzellikle bitişikliği onu toplum için tehlikeli kılar; toplum asla birey ile mutlak arasında bir ilişki olduğu zamanki kadar tehdit altında değildir.”

        GÜÇLENEREK ÇIKIN

        Bazı dövüş sanatlarında olduğu gibi sembolik düzende de yumuşaklık, kötülüğü diğer herhangi bir karşılıktan daha iyi geri püskürtüp yenebilir. Ne hiçbir şey yumuşaklığı zorlayabilir ne de başkaları yumuşaklığa zorlanabilir. Dufourmantelle’e göre günümüzde yumuşaklık bize sulandırılmış bir aşırı duygusallık biçimi altında satılmaktadır. Çağımız onu çocuksulaştırarak inkâr etmektedir. İnceliğinin yüksek talepleri de işte böylece, artık onunla savaşarak değil, onu zayıflatarak aşılmak isteniyor. Bu şekilde bizzat dil saptırılmıştır. Toplumumuz “yumuşakça” ezdiği insanlar için uygun bulduğu şeyi en yüksek değerler adına yapacaktır. Mutluluk, hakikat, güvenlik.

        Aşk ve neşenin yumuşaklıkla temel bir yakınlığı varsa, bunun nedeni çocukluğun muammayı içinde barındırması mıdır? Yumuşaklık, çocuklukla doğal bir ortaklığı, ama aynı zamanda bir gücü de paylaşır. Yumuşaklık asla tam olarak geri dönemeyeceğimiz biçimde şaşırtan gizli bir astar, kendi sırrını içeren bir mekânda hayalin gerçekle birleştiği yerdir.

        “Bana içini dökenleri dinlerken, her kişisel deneyimde yumuşaklığı duydum. Onun direniş kuvvetini ve ele gelmez sihrini ‘aktarım’ dediğimiz gizemde hissettim. Dünyayla ilişkisine bakınca gördüm ki yumuşaklık ilk olarak yaşamı taşıyan, kurtaran ve geliştiren bir zekâ” diyor Dufourmantelle. Kitabnı da bunları açıklamak için yazmış.

        Girişte bahsettiğim, kitaba önsöz yazan nörofelsefeci Catherine Malabou da onu şöyle övüyor: “Bir felsefe kitabının konu ettiği meselenin tavrını takındığı çok nadiren görülür: Maddeyi ele alırken töze, yüzeyi ele alırken geometriye dönüşmesi, hatta zamana seslenirken sabırsızlanması gibi. ‘Yumuşaklığın Gücü’ yumuşak bir kitap olmak gibi inanılmaz bir hünere sahip. Yumuşaklık ‘hakkında’ yumuşaklığın kendisi ‘tarafından’ yazılmış bir kitap... ‘Yumuşaklığın Gücü’ bizi eğiten, yatıştıran, rahatsız eden, ama hepsinden önce bize bir şekilde daima, her an dokunan önemli bir metindir. Bu sayede okur, kırılganlığa adanmış bu kitaptan -şüpheye yer bırakmayacak şekilde- güçlenerek çıkar.”

        Ve hiç de yumuşak olmayan bir son bilgi notu: Yazar Anne Dufourmantelle, 2017 yılında iki çocuğun boğulmasına engel olmaya çalışırken hayatını kaybetti…

        *

        REKLAM

        İKİ TAVSİYE

        Luc Ferry, iç içe geçip birbirini tamamlayan ve yakın geleceğe damgasını vuracak dört temel teknolojinin insanlığın önüne çıkaracağı olanakları ve yeni risk unsurlarını değerlendiriyor: Nanoteknolojiler, biyoteknolojiler, enformatik, yapay zekâ… Diğeri ise ırklar, kültürler, sınıflar, önyargılar, kadınlık-erkeklik ve aşk üzerine bir roman. Nijerya doğumlu, ‘Mor Amber’ adlı romanıyla ünlü olan feminist yazarın kaleminden…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar