Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzun yıllar Van Gölü inci kefalinin korunmasıyla ilgili çalışmalar yaptı Prof. Dr. Mustafa Sarı. Geliştirdiği sorun temelli sosyal katılımcılık modeli doğa korumaya yeni bir perspektif getirdi. Su kaynaklarının yönetimi, sürdürülebilir balıkçılık ve sosyal girişimcilik alanlarında çalışırken son yıllarda Marmara Denizi balıkçılığının sürdürülebilirliğine odaklandı. 2016 yılından beri bilimsel çalışmalar ve medya aracılığıyla müsilaj konusunda kamuoyunda farkındalık oluşturmaya çalıştı. Halen Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nde akademik çalışmalarını sürdürüyor. Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında Marmara Belediyeler Birliği bünyesinde kurulan Bilim ve Teknik Kurulu’nun da üyesi.

        Müsilaj görünür olmaya başladığından beri çok sayıda belediye başkanı, sanayici, iş insanı, oda, borsa yöneticisi ve politikacıyla konuşmuş. İlginç bir şekilde herkesin en az kendisi kadar doğasever ve deniz kirliliğine karşı hassas olduğunu “hayretler içinde” görmüş. “Başkanlarımıza göre ya kendileri sorumlu değil atıkları arıtmaktan ya da arıtma tesisleri mükemmel çalışıyor. İş insanları kendi fabrikalarından bir gram bile atığı arıtmadan deşarj etmediklerinden emin. Sonra denize bakıyorum, her taraf müsilaj. Yani bir çelişki var Marmara Denizi’nin kirliliğiyle ilgili” diyor: “Demem o ki sanırım denizi uzaylılar kirletti! Başka bir izah bulamadım zira…”

        MÜSİLAJ (Mustafa Sarı / İş Kültür)
        MÜSİLAJ (Mustafa Sarı / İş Kültür)

        İLK KEZ 2021’DE OLMADI

        Aslında izahı basit: Çok parçalı bir hatalar zinciri.

        Sarı’ya göre müsilaj oluşumunda etkili onlarca neden sayabiliriz. Kıyı dolguları, her adım başına yapılan barınak, çekek yeri, sahil bandı düzenlemeleri, yürüyüş yolları, liman, marina gibi kıyı tesisleri, aşırı avcılık, denize yapılan döküler ve benzeri birçok neden müsilaj oluşum sürecinde etkili. Ancak iklim değişimine bağlı deniz yüzeyi sıcaklıklarındaki artış, Marmara Denizi’nin orijinal yapısı ve kirliliğe bağlı azot, fosfor gibi besin yükleri müsilaj oluşumunda tetikleyici role sahip.

        Peki neden müsilaj oluşumu 2021 yılında görüldü? İlk kez deniz yüzeyi sıcaklıkları bu yıl mı arttı? Marmara Denizi’nin orijinal yapısı ilk kez mi fark edildi? Ya da kirlilik bu yıl mı arttı?

        Müsilaj elbette ilk kez 2021’de görülmedi. İlk olan bu kadar yoğun ve uzun süre etkili olmasıydı. 2021 yılında bu kadar yoğun ve felaket boyutunda yaşanmasının nedeni de yukarıda anlattığımız gibi deniz yüzeyi sıcaklıkları, deniz şartlarındaki durağanlık ve kirliliğe bağlı besin elementlerindeki aşırı artışın aynı anda bir araya gelmeleriydi.

        Bunlar birtakım çevresel faktörler. Ama sorunun temelinde asıl insan yatıyor. Yani uzaylılar değil, biz.

        ÇIRÇIR BALIĞININ VERDİĞİ UMUT

        “Marmara Denizi’ni kapladığında varlığından haberdar olduğumuz müsilaj, denizle kurduğumuz yanlış ilişkinin sonucu” diyor Sarı. Denizi sihirbaz zannettik. Yıllardır 25 milyon insanın evsel atıklarını, Türkiye’nin yarısına hizmet sunan endüstrinin atıklarını, denizcilik faaliyetleri sonucu ortaya çıkan atıkları yeterince arıtmadan denize boca ettik. Denizin can damarı olan akarsuları birer atık kanalı haline getirdik. Yanlış avcılık teknikleriyle dibini kazıdık. Orijinal yapısının aslında kırılganlığının da bir göstergesi olduğunu dikkate almadık. Nedeni insan olan iklim değişiminin yıkıcı etkilerinin denizleri de ısıtacağını düşünmedik. Sonra müsilaj ortaya çıkınca suçlu aramaya başladık. Oysa müsilaj, kirlenen ruhlarımızın, denize karşı kaybettiğimiz saygının dışavurumuydu aslında. Eğer denizle olan ilişkimizi doğru bir temele oturtmazsak zamanı meçhul, tekrarı kesin yeni müsilaj kâbuslarıyla yüzleşeceğiz. Yani bir yol ayrımındayız. Ya denizin müsilajla verdiği mesajı alıp denizimizi kurtaracağız ya da vazgeçeceğiz.

        Elinizdeki kitap müsilajı tüm yönleriyle ele alıyor. Müsilajın oluşumunu, nedenlerini, kirlilik kaynaklarını açıklıyor. Müsilajla ilgili akla gelebilecek bütün soruları hepimiz adına sorarak cevaplıyor. “Ağıt yakmayı bırakıp, müsilajın yaptığı yuvasında neslini devam ettirmeye çalışan çırçır balığının yaktığı umut ışığının peşine düşmeyi” öneriyor. Suçu başkalarına atmak yerine bireysel olarak yapabileceklerimizi bize hatırlatıyor…

        REKLAM

        **

        İKİ TAVSİYE

        Yaşamın sonundan, dünyanın sonundan; yani sondan sonra nereye gidiyoruz? Gerçeklik ve kurgu, geçmiş ve gelecek, yaşam ve ölüm arasındaki sınırı sorgulayan; edebiyat, Afrika ve kimliği konuşturan bir roman. Diğeri bir klasik. 1920’lerin sonunda Berlin’deyiz. Gece kulüpleri yaşama sevinciyle dolup taşmakta; sokaklarda ise fakirlik ve siyasi huzursuzluk hüküm sürmektedir. Üç eski asker savaşın yaralarını sarmaya, yeni hayata tutunmaya çalışır…

         Yaşayanlar ve Diğerleri (José Eduardo Agualusa / Çev: Bengi De Sa Matos Paixao / Timaş)
        Yaşayanlar ve Diğerleri (José Eduardo Agualusa / Çev: Bengi De Sa Matos Paixao / Timaş)
         Üç Arkadaş (Erich Maria Remarque / Çev: Yasemin Dindaş-Saffet Günersel / Everest)
        Üç Arkadaş (Erich Maria Remarque / Çev: Yasemin Dindaş-Saffet Günersel / Everest)
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar