Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’de kaçak sigara ve tütün tüketiminin tahminlerden öte yaygınlaştığına ve bu vesileyle devletin milyarlarca vergi kaybı yaşadığına geçen hafta ziyaretime gelen 3 misafirim sebebiyle bizatihi şahit oldum.

        Bir konuğumun cebinde Irak üzerinden Türkiye’ye girmiş olan İsviçre üretimi sigara paketi, diğerinin çantasında İran’da üretilen ve piyasada en hesaplısı olduğunu iddia ettiği bir sigara kartonu vardı. En ilginç olanı ise elektronik sigaraların yerini almaya başlayan dumansız, ısıtmalı sigara ile yanıma gelen misafirimin durumuydu. Çünkü ısıtmalı, dumansız sigaraları yurtdışından getirmekte ciddi zorluk yaşıyormuş. KKTC’de bir kartonu 250 TL olan ısıtmalı sigarayı Türkiye’de tanıdık tekel bayilerinden ve internet üzerinden 550 TL satın alıyormuş. Ama temininde hiç sorun yaşamıyormuş.

        Biraz araştırınca nargile ve makaronlar için sigara tütünü ile her markanın kaçak sigaralarını temin etmek için yurtiçinde çeşitli kanallar oluştuğun gördüm. İster git yerinden al, istersen internetten sipariş et ve kapıda ödeme sistemiyle istediğin ürüne kavuş. Bir sıkıntı söz konusu değil. Nedense Türkiye’de üretimi ve satışı yasak olan ısıtmalı sigaralar ise kaçakçısına en fazla gelir getiren ürün olarak öne çıkıyor. Çünkü gelir seviyesi yüksek kesim kapalı mekanlarda da rahat tükettiği dumansız, ısıtmalı sigaralara yönelmiş durumda.

        REKLAM

        Tütün kaçakçılığının artması ve devletin vergi zararına uğramasının çeşitli sebepleri var, ama kamunun da bu işi neden kontrol edemediğine anlam verebilmiş değilim. Denetimlerdeki zayıflıkla birlikte sigara ve tütün mamulleri üzerindeki aşırı vergi yükü fiyatları yukarı çektikçe kaçakçılık veya bu ürünler üzerinden yasal olmayan kazançlar daha cazip hale geliyor. Yüksek meblağlarda yasal olmayan gelire kavuşanlar da büyük paralarla kamu otoritesine müdahale ederek kendilerine uygun zemini açabiliyorlar. Azcık araştırmamda böyle bir neticenin olduğunu gördüm. İnternet ve sosyal medyada test etmesi kolay. Isıtmalı sigara tüketen bir tanıdığınız kanalıyla da fiziki mekanlarda bu ürünleri temin etmesi zor değil.

        Mesela çeşitli özelliklerde paketler içinde satılık makaronlar (filtresi, kağıdı hazır, içi boş sigara) ve bunları doldurma makinelerinin ve değişik türden tütünlerin pazarlaması yapılıyor.

        Üstelik 1 Ocak 2022 tarihi itibarıyla, Tarım ve Orman Bakanlığından yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan yasa dışı bir şekilde tütün ticareti yapan kişilere uygulanacak hapis cezaları yürürlüğe girmesine rağmen durum yukarıda anlattığım gibi… Yasa dışı tütün ve tütün mamulleri ticaretinin ulusal vergi gelirleri, güvenlik ve sağlık politikaları üzerindeki ciddi olumsuz etkilerine ise dikkat çekmeye dahi gerek yok.

        KAYIP 30 MİLYAR TL

        Devletini ilgili kurumları kaçakçılıkla mücadele ediyor, ama yasa dışı tütün ticaretinden kaynaklanan vergi kaybının ÖTV ve KDV dahil olmak üzere yaklaşık olarak 30 milyar TL olduğu tahmin ediliyor.

        Türkiye’de sigara üzerindeki vergilerin, yüzde 63’ü nispi vergi ve yüzde 18’lik kısmı ise KDV’den oluşuyor. Devletin vergi kaybı da ürün fiyatları yukarı çıktıkça artış gösteriyor. Bu durum Merkez Bankası’nın tanımladığı ‘yüksek mali çarpan’ etkisine sebep oluyor. Tütün mamullerindeki vergilendirme şeklinin oluşan tabloya etkisinin mutlaka incelenmesi gerekiyor.

        Mesela maktu vergi ağırlıklı sistemleri kullanan Avrupa Birliği (AB) ülkelerine bakılabilir. AB’de ortalama nispi vergi yüzde 27 ve mali çarpan etkisi ise 2.0 seviyesinde. AB’de sigaradaki 10 kuruşluk maliyet artışının fiyata yansıması ortalamada 20 kuruş olurken, Türkiye’de ise vergilendirme sistemi sebebiyle 10 kuruşluk maliyet artışı 68 kuruşluk fiyat artışını beraberinde getiriyor. Devletin toplum sağlığını koruması için bu ürünlerin fiyatlarına müdahale etmesi doğru, ama vergilendirme yönteminin gözden geçirilmesi de şart.

        REKLAM

        Benzer sıkıntıları yaşayan AB’nin 22 ülkesi, 2008 global krizi sonrasında sigara vergilendirmesinde düzenleme yapıp nispi vergi oranını düşürmüş, maktu vergi miktarını arttırmış. Böylece vergi gelirlerinde artış, sigara vergilendirmesini de öngörülebilir yaparak, enflasyon etkisini düşürmüş. Kaçak yollardan teminine olan ilgiyi de doğal azaltmış. Ülkemizde de 2 yıl önce nispi vergi oranı küçük oranda düşürülmüştü, ama etkisi ortada. Bu sebeple Türkiye’nin de özellik kaçakçılıkla mücadeleye destek olmak için işin vergilendirme boyutuna bakarak, dünyadaki yüksek nispi vergi uygulayan konumumuzun gözden geçirmesi lazım.

        YASADIŞI TİCARET DÜRÜST ESNAFI BOZUYOR

        Son yıllarda ülkemizin adeta kaçak tütün mamulleri cennetine dönüşmesi en fazla sayıları 150 bini bulan küçük esnafa zarar veriyor. Geçimini bakkal ve büfelerden sağlayan dürüst esnafın gelirlerinin büyük kısmı sigara satışlarından geliyor. Kaçakçılıkta en fazla bu kesime zarar veriyor. Bazıları da mecburen böyle bir yola girebiliyor.

        Bu konuyu araştırırken şaşkına döndüğüm bir hadiseye de dikkat çekmek istiyorum. Ben sadece kişisel tüketime yönelik tütün sarma/doldurma aletlerinin satıldığın sanıyordum. Youtube’dan endüstriyel boyutlarda, saatte 30, 40, 50 hatta 80 bin tütün dolumu yapan, sigara üreten makinelere şahit oldum. Oldukça açık ve şeffaf bir şekilde satış yapılıyor. Birisi makineyi satıyor, diğeri tütünü, bir başkası makaronu, sigara kağıdını, filtresini… “Evde ek iş” ilanlarıyla da üretim halkası kuruluyor. Eko sistemi de oluşmuş. Kaçakçılık bu kadar palazlanıp büyüdüğüne göre bu işte bir tuhaflık olmalı!

        DÜNYA KAÇAKÇILIĞINA DESTEK Mİ OLUYORUZ?

        Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre dünyada toplam organize yasa dışı ticaret miktarı 870 milyar ABD Doları seviyesinde. Yasa dışı ticaretin içinde yasa dışı tütün mamullerinin oranı da yüzde 10. Dünya genelinde tüketilen her 10 sigaradan birinin yasa dışı olduğu tahmin ediliyor. Ama Türkiye’deki kaçakçılık oranı çok daha yüksek. İşin ilginç yanı ise Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yasa dışı ticaretin önlenmesiyle sigara tüketiminin yüzde 2 oranında azalacağına ve vergi gelirlerinin de yaklaşık yüzde 11 oranında artacağına vurgu yapmasıdır.

        İstanbul’da üç binin üzerinde noktada, şehir merkezlerinde, en yoğun ve işlek caddelerde açık tütün satışı yapıldığı belirtiliyor. Türkiye’de kaçak sigara pazarı 3-4 yıl önce yüzde 21 seviyesine ulaştığında, sınır kontrolleri sıkılaştırılıp, yakalamalar da artınca 2019-2020 yıllarında kaçakçılık yüzde 2’ye kadar düşürüldü. Ama şu günlerde maalesef kaçak oranının çok daha yüksek seviyelere eriştiği tahmin ediliyor. Çünkü 2021’de yasa dışı tütün mamulü ticaretinin yüzde 20’yi aştığı gündeme gelmişti. Peki, Mayıs 2022’de tütün mamulü kaçakçılığının nerelere ulaşmış olabilir?

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        CHP'li vekiller araştırma özürlüsü mü?  

        CHP'li vekiller araştırma özürlüsü mü?  
        0:00 / 0:00

        Rize-Artvin Havalimanı’nı eleştirmek için yola çıkan ana muhalefet partisinin milletvekilleri neden azcık okuma, araştırma zahmetine girmezler. Bu kadar sığ, ucuz siyaseti neden tercih ederler anlamak mümkün değil. CHP'li bir vekil, Rize-Artvin Havalimanı’nın nasıl bir yöntemle yapıldığını, işletmeciliğini kimin, hangi kurumun yapacağını araştırmadan gerçeklerle uzak yakın ilgisi olmayan bilgilerle eleştirme yolunu tercih etmiş.

        Güya son dönemde tartışılan Yap İşlet Devret (YİD) modeli ile hizmete sokulan projeleri eleştirme çerçevesinde sözü Rize-Artvin Havalimanı’na getirip “yolcu garantisi” verilip, verilmediğini sorgulamış. Hatta hızını alamayıp havalimanının yıllık yolcu kapasitesini de yanlış anlayarak verilen yolcu garantisi sanarak eleştirmiş. Bu meydanı özel sektör işletmeyecek. Dolayısıyla yolcu garantisini kim, kime verecek? Açılışı yapıldıktan sonra bu meydan Devlet Hava Meydanları İşletmesi'ne devredildi. İşletmesini Türkiye'nin çoğu meydanının otoritesi olan DHMİ yapacak. Daha önemlisi Türkiye'nin çoğu meydanı kâr amacıyla hizmete sokulmuş değil. Kamu hizmeti ön planda... Yani yolcu garantisiyle iş verilmiş olsaydı, bugün çoğunda Zafer Havalimanı gibi bir durum ortaya çıkardı. Bu durumda öncelikle CHP'li vekillerin bu tür projelerde nerelere bakacaklarını bilmeleri gerekir.

        Bir projenin hangi modelle yapıldığını ve nasıl işletileceğini anlamayan, yapılış gerekçelerini sorgulayamayan bir milletvekilinden ne beklenir? Ulaştırma Bakanlığı veya iktidar partisinden herhangi yetkili rahatlıkla böyle bir yalanı yüzüne vurabilir. Üstelik bu yaklaşımı sergileyen tek CHP’li vekil o değil! Bu kadar kolay ve ucuz muhalefet de iktidara ancak konfor sağlar.

        Kıbrıs Rum Kesimi Türkiye ile gaz boru hattını görüşüyormuş!

        Kıbrıs Rum Kesimi Türkiye ile gaz boru hattını görüşüyormuş!
        0:00 / 0:00

        Yunanistan ile Türkiye arasında sessiz veya gizli yürüyen doğalgaz görüşmeleri söz konusu. Ama bu görüşmeye Kıbrıs Rum Kesimi nasıl dahil oluyor, görüşmeler hangi şekilde yapılıyor, henüz netlik kazanmış değil. Fakat Kıbrıs Rum Kesimi’nden Türkiye’ye uzanacak doğalgaz boru hattının bakanlıklar düzeyinde tartışıldığı Yunanistan’ın medyasına yansımış durumda.

        Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Dışişleri Bakanı Ioannis Kasoulides’in Yunanistan’ın Ta Nea gazetesine verdiği demeçte, Türkiye ile doğal gaz boru hattını tartıştıklarını açıklamış. GKRY Hükümeti’nin de Kıbrıs’tan Türkiye'ye uzanacak doğal gaz boru hattı fikrine hiçbir olumsuz yaklaşım göstermeden tartışmaya hazır olduğuna vurgu yapılmış.

        Ancak Kıbrıs Rum tarafının dipnotları da okumak gerekiyor. Kıbrıs sorununun çözülmesi, Münhasır Ekonomik Bölge meselesinin açıklığa kavuşturulması ve GKRY’nin egemenlik haklarına saygı duyulması sonrası böyle bir gelişme olabilecekmiş. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) egemenliği ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarına veya tartışmalı konulara ve çözümüne ise vurgu yapılmamış. Umarım görüşmeler vardır ve olumlu ilerleyerek doğalgaz veya enerji kaynakları bölgeyi barışa götürür...

        Diğer Yazılar