Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Almanya Başbakanı Scholz, yoğun baskı gördüğü Batılı müttefikleriyle aylarca güreş tutup uzun tereddütler geçirdikten sonra, nihayetinde Leopard 2 muharebe tanklarını Ukrayna’ya gönderme kararı aldı. Başta Polonya, NATO üyesi veya NATO üyesi olmayan ülkelerin elindeki Leopard’ların sevkiyatı için de yolu açtı.

        Scholz gerçi kendi tabusunu yıktı ama Ukrayna’nın destekçileri arasında sivrilerek Putin’le direkt cenkleşmeye girmemek için ABD’yi kalkan edindi. Washington’la aylar süren uzun diplomasi trafiğinde Biden, Ukrayna’ya Abrams tankları vermek üzere ikna edildikten sonra ABD ile eşgüdüm siperine girilerek Leopard kararı çıkarıldı. Ancak Almanya’nın ABD ortaklığı olmadan Avrupa’nın güvenliği için harekete geçmeyeceği de not edilmiş oldu.

        Leopard 2A6 muharebe tankları, savaşın gidişini değiştirebilecek nitelikte stratejik bir ateş gücü olarak görülüyor. Almanya’nın yanı sıra Polonya, ABD ve İngiltere’nin vereceği tanklarla Batı cephesinin savaştaki pozisyonu askeri ve siyasi olarak yeni bir seviyeye gelmiş bulunuyor. Ukrayna’dan askerlerini çekmesi için Putin üzerinde baskı kurulması şansı doğabilir; ancak diğer yandan Batı’yı daha derinlemesine cepheye çekerek savaşın tamamen kontrolden çıkması riskine de yol açabilir.

        REKLAM

        Alman ordusunun envanterinden ilk etapta 14 adet Leopard 2A6 tankı ve mühimmatın mart sonuna Ukrayna’ya ulaşması bekleniyor. Finlandiya, İspanya, Hollanda, Polonya, Portekiz ve Norveç’in vereceği Leopard’larla toplam 80 tanktan ibaret iki tabur oluşmuş olacak. Atlantik üzerinden nakledilecek 31 Abrams sevkiyatının ise lojistik ve teknik sorunlar nedeniyle yıl sonunu bulacağı, hatta yıllar alabileceği söyleniyor.

        Rus işgaline karşı varoluş savaşı veren ve büyük bahar taarruzu tehlikesiyle yüz yüze olan Ukrayna’dan sevinç nidaları yükseldi. Leopard ve Abrams talepleri nihayet karşılanmıştı; kendi deyişleriyle otokrasiye karşı yumruk olacaklardı. Fakat o dakika, kesin zafer için artık savaş uçağı ikmaline sıra geldiği de dillendirildi. Silah sevkiyatında devamlılık vurgusu yapan Zelenski direkt söylemedi ama Başkanlık ofisi ve Dışişleri’nden gelen mesajlar çok açık ve detaylıydı; F-16’lardan Rafale ve Tornado’lara varıncaya değin geniş yelpazede bir hava gücü talep ediliyor.

        Yakın zamana kadar Kiev’in Berlin büyükelçisi olan ve hatta o görevi sırasında askeri destek için Scholz hükümetine tehditler de savuran Ukrayna Dışişleri Bakan Yardımcısı Andriy Melnik, tank kararı üzerine “Şerefe sevgili dostlar, sevinçten sarhoş olabilirim” diye tweet atıp yeni sipariş listesini iletti: “Ve şimdi sevgili müttefikler gelin, F-16’lar ve F-35’lerle, Eurofighter ve Tornado’larla, Rafale ve Gripen jetleriyle, artık elinizde Ukrayna’ya gönderilebilecek ne varsa, hepsiyle güçlü bir savaş uçağı koalisyonu oluşturalım…”

        Devlet Başkanlık Ofisi Başkanı Andriy Yermak da benzer mesaj verdi: “Topraklarımızı geri kazanmak ve karşı taarruz için herşeye sahip olacağız. Tankçı ve topçular sevinecek, daha sonra pilotlar da…”

        JETLERE HAYIR – (TANK İÇİN DE HAYIR’DI)

        Böylece Almanya cephesinde tank sorunu sönümlendi, savaş uçağı tartışması başladı. Rusya’ya karşı askeri destek meselesinde zorlu yeni bir fasıl daha açıldı.

        REKLAM

        Scholz’un sözlerine bakarsanız, Almanya’nın Ukrayna’ya savaş uçağı vermesi kesinlikle söz konusu değil; “Ukrayna üzerinde uçuşa yasaklı bölgeleri konuşurken ABD Başkanı ile uçak göndermemek konusunda anlaştık. Pozisyonumuzda değişiklik olmadı, olmayacak da” diyor.

        Ancak problem şu ki, aynı Scholz tank sevkiyatı konusunda da uzun süre direnmişti.

        Üstelik Abrams tanklarına dair paralel direnç gösteren Biden Yönetimi, bu sefer savaş uçaklarıyla destek seçeneğini göz ardı etmiyor. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışman Yardımcısı Jon Finer bir TV kanalında savaş uçağı sorusu üzerine “Hiçbir silah sistemini dışlamıyoruz. Ukrayna’nın ihtiyaçlarına göre destek tanzim edilir. Bu konuyu dikkatlice ve özenle ele alacağız” dedi. Eski NATO komutanı ABD’li emekli Amiral James Stavridis de tanklarla birlikte savaş uçağı verilmesi gerektiğini söylüyor.

        Tank konusu Alman koalisyon hükümetinde çatlağa neden olmuş, Scholz perde gerisinde tartışmalara girmiş ve hatta koalisyon ortaklarından bazı partilileri savaş meraklısı olmakla suçladığı yansımıştı. Ancak savaş uçağı konusunda koalisyonda görüş birliği hakim. Yeşiller ve FDP kanadına göre an itibariyle Leopard tankları ve Marder (Sansar) zırhlı muharebe araçlarının lojistik ve konuşlandırılmasıyla, Ukrayna askerinin eğitimine odaklanmak gerekiyor.

        Başbakanın partisi SPD, Almanya’nın hava savunma sistemleri, mühimmat, zırhlı araç, tank ve top desteğiyle yeterli yardımseverlik gösterdiği fikrinde. Muhalefetteki CDU’da ise hava savunma ve hava desteği olmadan Leopard tanklarının sadece moral üstünlük kazandırabileceği görüşünü savunanlar var.

        Siyasetteki genel hava, savaş uçaklarının kırmızı çizgi olduğu şeklinde. Peki nereye kadar? Çünkü ABD’nin yanı sıra Fransa da Ukrayna’ya savaş uçağı verilmesini göz ardı etmiyor; Ulusal Meclis Savunma Komiyonu Başkanı Thomas Gassilloud, “Her duruma göre pozisyon almalı ve bütün kapıları açık bırakmalıyız. Fransa ve Avrupa’nın güvenliğini tehlikeye sokmadığı ve Rusya’nın saldırılarını tırmandırmadığı sürece savaş uçakları da verilebilir” dedi.

        REKLAM

        Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndaki rolü ve ülkenin bölünmesine kadar giden sonuçları nedeniyle tank meselesi de bölünmeye yol açtı. Scholz, tank desteği için lehte ve aleyhte olanlara eşit mesafede durmaya çalıştı ama işlemedi. Son anketlere göre halkın yarısından fazlası Şansölyeyi güvenilmez buluyor; güçlü bir lider olduğunu düşünenler ise dörtte bir oranında. Bir başka ankete göre halkın yüzde 54’ü Ukrayna’ya tank verilmesini destekliyor; yüzde 38 ise karşı.

        Bu şartlarda Scholz savaş uçağı talebine ne kadar direnebilecek? Tank senaryosunun tekrarlanma ihtimali var mı?

        ABD KORUMASI OLMADAN ASLA

        Tank gerilimi geçen yıl yaz sonunda başlamıştı. ABD ve diğer Batı başkentlerinde, Rus hatlarını yarabilecek kapasiteye sahip Leopard tanklarının savaşı bir dönüm noktasına getirebileceği görüşü ağırlık kazanıyordu. Ancak Scholz “hayır” diyordu, çünkü tank temini savaşı tırmandırabilir ve Almanya yalnız kalabilirdi. Başbakanlıkta dolaşan senaryolara göre Putin intikam için nükleer saldırı ve altyapıyı felç edecek siber saldırılardan tutun, Norveç’ten Almanya’ya uzanan doğalgaz boru hattına yönelik sabotaj eylemine kadar bir dizi misillemeye girişebilirdi. İstihbarat senaryolarını ciddiye alan Scholz böylece tank desteğinde ABD’yi de yanına çekmek için harekete girişti.

        Alman medyasına göre Amerikalılar durumu tuhaf karşıladı, çünkü zaten elden geleni yapmışlardı ve Avrupa’daki NATO üyesi ülkelerin envanterinde toplam 2 bin Leopard tankı bulunuyordu; Türkiye’nin elindeki 316 adet dahil. Pentagon, uçak benziniyle çalışan Abrams tanklarının Ukrayna’da konuşlandırılmasında lojistik sorununa dikkat çekiyordu. Doğu cephesine gönderilmeleri hemen hemen imkansızdı. Scholz’un dış politika danışmanı Jens Plötner ile Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jack Sullivan her gün telefonda konuşuyor, Ukrayna’nın acil tank ihtiyacı konusunda fikir birliğine varıyorlardı. Tek problem, Almanya’nın ABD’nin de eşlik etmesi şartını koşmasıydı. Biden Yönetimi ise savaşa verilen desteği kaynak israfı olarak gören Cumhuriyetçilere karşı ince ayarlı davranmak zorundaydı. Böylece görüşmeler kriz kıvamına geldi.

        REKLAM

        Bu ayın başında taraflardan önemli bir hamle geldi; Almanya’nın Marder zırhlı muharebe araçlarına karşılık ABD de kendi stoklarından Bradley zıhlı araçlarını verecekti. Leopard tanklarından hala haber yoktu. Önceki hafta tank konusu artık en üst düzeyde görüşülüyordu. Scholz telefon görüşmesinde Biden’a, savaşın başında art arda yaptırım kararları alınırken Almanya’ya yönelik “safları sıkı tutalım” sözünü hatırlattı. Hikayenin Alman versiyonuna göre Biden muhatabına hak verdi, ancak askerlerin Abrams tanklarının sevkiyatıyla ilgiyi teknik çekinceleri olduğunu söyledi.

        ABD’ye baskı için Davos zirvesindeki temaslar dahil her türlü kanalı kullanan Berlin, Alman medyasındaki haberlere göre karşı tarafın sinirlerini bozmaya başlamış, Washington’da şantaj algısı oluşmuştu. Pentagon’da Almanya’nın tank meselesini torpillemeye çalıştığı izlenimi hakimdi. ABD Savunma Bakanı Llyod Austin’in Berlin ziyaretinde sadece ortak paketin mümkün olduğu bir kez daha belirtildi. Almanya’nın sadece tank sevkiyatını frenlemekle kalmayıp Atlantik ötesi ittifak ilişkilerine de zarar verdiği konuşulurken Biden teslim oldu; Ukrayna’ya bir tabur Abrams tankı verilecekti.

        Scholz taviz kopardığı için başarılı olmuştu, ancak Biden açısından siyasi bedeli vardı. Geçen çarşamba Beyaz Saray’da tank kararını açıklarken bir gazeteci, “Fikrinizi değiştirmeniz için Almanya mı zorladı?” sorusunu yöneltti. Biden güldü ve zorlanmadığını, ABD ve Avrupa’nın tamamen birlik ve beraberlik içinde olduğunu söyledi, “dostu Scholz’a” teşekkür etti.

        Alman medyasındaki yorumlara bakılırsa Scholz’un kopardığı taviz dahiyane bir planın ürünü değildi, Biden siyasi risk üstlenerek gerçekten dostluk göstermişti. Scholz ise Avrupa’nın bağımsız ve özerk hareket edebileceğine yeterince güvenmediği için ABD’nin koruması altına girmek istemişti.

        Neticede Scholz, Biden’ı Ukrayna savaşına daha fazla angaje olmaya zorlamıştı. Nitekim Moskova tank tepkisini direkt ABD’ye yöneltti. Putin’in sözcüsü Dimitri Peskov şunu söyledi: “Biden, Kiev’e direktif vererek savaşı bitirebilirdi ama silah pompalamayı tercih etti…”

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar