Avlu

Deniz, kavga sırasında eşi Hakan’ı vurduğu iddiasıyla tutuklanır. içeride, kendi kurallarını ve taraflarını oluşturmuş, birbirine düşman iki kadının arasında bulur kendini: Azra ve Kudret. Deniz’in ise tek isteği hiçbir belaya ve suça bulaşmadan en kısa zamanda kızına kavuşmaktır.

Cezaevinde çıkan kargaşa hala devam etmektedir. Kamuoyunun artık bütün ilgisi cezaevinin üzerindedir. Nihal’i bıçakladığı düşünülen Deniz’in ise yalnızca bir şahidi vardır; kanlar içinde hastaneye kaldırılan müdür Nihal. Yaşanan bu olay içerdeki güç dengelerini değiştirecektir. Deniz daha ne olduğunu, nereye geldiğini anlayamadan diğer mahkumlar onun üzerine oyunlar oynamaya başlamıştır bile.

İsyan sırasında öldürülen Nihal’in bilekliği zaten baş şüpheli olan Deniz’in hücresinde bulunmuştur. Cinayet delili olarak görülen bileklik Deniz’i büyük bir çıkmaza sokar. Azra ve elemanları dışında hiç kimse, özellikle de Murat, Deniz’in masumiyetine inanmıyordur. Cinayet soruşturması sürerken kamera kayıtlarından çıkan görüntüler akıllara yeni sorular getirir. Bu sırada Azra’nın geçmişi peşini bırakmıyordur. Kudret ise ailesi üzerindeki kontrolü kaybetmeye başladığı için oldukça öfkelidir.

Çıkan müebbet kararından sonra Deniz’in dünyası bir kez daha başına yıkılır. Diğer mahkumlar ona umut aşılamaya çalışsa da aklında tek bir soru vardır; ‘’Ya kızımı bir daha göremezsem?’’. Azra için de yıllardır ertelediği bir görüşmeyi yapma zamanı artık gelmiştir. Bu, onu içten içe öldüren zehri akıtmak için belki de son fırsatıdır. Azra bunun gerginliğini yaşarken dışardan gelen haberler de Kudret’i pimi çekilmiş bir bombaya çevirmiştir. Deniz ise kendini bu ateş hattının tam orta yerinde bulacaktır.

Odasında bulduğu telefon, Deniz için bardağı taşıran son damla olmuştur. Hem kızı için endişelenir hem de Kudret’e olan öfkesinden deliye döner. Bu sırada beklenmeyen ihanetler istenmeyen sonuçlar doğurmakta, içerdeki dengeler hızla değişmektedir. Melis, Nihal’in cinayetini kendi yöntemleriyle çözmeye çalışırken Murat, Deniz’in masumiyetine inanmaya hazır gibidir ama bazı şartları vardır.

Deniz uğradığı saldırıdan sonra yavaş yavaş kendine gelmeye başlar. Azra bu saldırının sebebini öğrendiğinde çok öfkelenir. Öte yandan, yanında güvenebileceği birinin olduğu hissi hoşuna gitmiştir. Bu sırada Kudret hem içeriden hem dışarıdan kan kaybetmeye başlamıştır. Bu köşeye sıkışmışlık hissinden kurtulmak için her şeyi yapmaya hazırdır. Ecem, Alp’in hiç bilmediği bir yönüne tanıklık edecek ve belki de ilk defa annesinin yokluğuyla bu kadar sert bir şekilde yüzleşecektir…

Ecem’in tanık olduğu olay başını büyük belaya sokmuş, Alp’i bambaşka birine dönüştürmüştür. Ecem onunla nasıl başa çıkacağını bilememektedir. Üstelik başa çıkması gereken tek kişi Alp de değildir… Kudret, gözünü karartmış bir halde etrafına dehşet saçmaya başlayıp tüm gözleri tekrar üstüne toplamıştır. Cezaevinde ise tatlı bir anneler günü telaşı devam eder…

Savcının babasıyla ilgili dosyayı ele almasının ardından Ecem de cezaevine girmiştir. Deniz artık ne yapacağını şaşırmış haldedir. Kızını koruma iç güdüsü, Deniz’i olduğundan tamamen farklı birine dönüştürür. Bir yandan şimdiye kadar gördüğümüzden çok daha sert davranmaya başlar diğer yandan da herkese şüpheyle yaklaşır. Özellikle de Ecem’le birlikte içeri giren mahkum Merve’ye…

Deniz şüphelerinin yersiz olmadığını çok acı bir şekilde görmüş, korktuğu başına gelmiştir. Sahip olduğu en değerli kişiye, Ecem’e verilen bu zararı kimsenin yanına bırakmaya niyeti yoktur. Üstelik yaşanan bu olay Deniz için olduğu kadar cezaevi yönetimi için de bardağı taşıran son damladır.

Ecem’in ölüm haberi Deniz’i adeta bir enkaza çevirir. Cezaevindeki tüm kadınlar gelen haberle yasa boğulmuştur. Biri hariç… Kudret olan biteni sadece izlemektedir. İçerdeki ölüm sessizliğini bozacak kişi ise Hakan olacaktır. Farkında olmadan sarfedeceği bir kelime Deniz’in bir sonraki hamlesi için kilit bir rol oynamaktadır…