Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Ayşe Özek Karasu Erkekler menopoza girseydi

        Halle Berry geçen gün Washington’da Kongre binası önünde bağırarak ilan etti: “Menopozdayım!” Güzellik ve seksapelden mürekkep bir kadın için aşırı cevval bir hareket ama dava uğruna gerekli. Cılız bütçeli bilimsel araştırma zafiyeti yüzünden, kadınların bir de damgalanma korkusuyla içine atarak yaşadığı menopoz için Kongre’ye 275 milyon dolarlık yasa tasarısı sunulmasına öncülük etti Berry. Partiler üstü işbirliğine giden Demokrat ve Cumhuriyetçi kadın senatörler, menopoz araştırmalarına federal fonun artırılması, doktorların eğitimi ve toplumsal farkındalık amacıyla hazırlanan metne imza koydular. Berry’nin star gücüyle medyada görünür kılınan yasa tasarısını oylayacak kadronun çoğunluğu ise malum erkekler. Bu nedenle erkeklerin oyuna talip olan Cumhuriyetçi Senatör Lisa Murkowski, “Eğer erkekler menopoza girseydi, onlarca yıl önce yeterince fonlanmış ve etraflıca araştırılmış olurdu” diye takıldı.

        Halle Berry kürsüde, erkek meslektaşlarına takılan Senatör Lisa Murkowski sağda
        Halle Berry kürsüde, erkek meslektaşlarına takılan Senatör Lisa Murkowski sağda

        Erkekler menopoza girseydi... Adamların hormonal problemini gidermek için 100 yıldır yüz milyonlar dökülerek araştırmalar yapılıyor olur, menopozun her zerresini didik didik inceleyecek enstitüleri kurulur, tıp daha ileri gidebilirdi ama maalesef biyoloji gereği dünyanın sadece yarısı menopoza giriyor; yüzde 100 ihtimalle girdi veya girecek. Menopozun nesnesi kadınlar olduğu için, ABD’de yayınlanan son araştırmada da görüleceği üzere tıp bir ileri bir geri gidiyor.

        Tıpta cinsiyet ayrımcılığı sır değil; kadın ve erkeklerin zihinsel, fiziksel ve biyolojik farkı nedeniyle cinsiyete özel ihtisas gerektiği halde bilimsel araştırmalar çoğunlukla erkek odaklı. Dünya nüfusunun yarısını ilgilendirdiği halde, kadın sağlığı niş alan.

        Hele mevzu, erkeklerin semtine uğramayan menopoz olunca, üstelik menopozun sanki kadını cinsiyetinden, cinselliğinden sıyıran ayıplı bir illetmiş gibi tabu niteliği tıp insanlarına bile sirayet edince, bu çok katmanlı sağlık durumunun ihmal edilmeme şansı yok. Şimdi Amerikan kaynaklı öyle bir araştırmanın sonuçları yayınlandı ki, kadınların yıllarca kobay yerine konulduğunu gösteren bir ibret vesikası! Bundan 22 yıl önce elde edilen menopoz verileri ve bu bağlamda kadınlara yol yordam değiştirten tavsiyeler meğerse abartılmış. Kadınlar ve hekimler aşırı reaksiyon göstermişler, şimdi hormonal yaklaşımı düzeltmeleri gerekiyormuş.

        MENOPOZ KOBAYLARI

        Yıl 2002 idi, östrojen tedavisiyle ilgili ne kadar bilgi varsa yıkıp geçen, dünya çapında kadınlara şok geçirten bir araştırma yayınlandı ABD’de. Uzun vadeli hormon terapisinin kalp krizi, meme kanseri, felç ve kanda pıhtılaşma riskini artırdığı tespit edilmişti. Menopozun yol açtığı kemik erimesi, sıcak basması, uykusuzluk, gece terlemeleri ve diğer sıkıntıları gidermek için uzun dönemli hormon kullanımı sakıncalıydı. Östrojen seviyesini koruyarak kadınların kalp sağlığının da korunduğu varsayılıyordu; ama araştırmacılar diyordu ki, hormonda kalp krizi riski var. Oysa 1960’lardan beri gözleme dayalı çalışmalarda hormon terapisi gören kadınların, ilaç almayanlara göre daha az kalp hastalığına yakalandığı, daha az kemik kırılmalarına ve her türlü nedenle daha az ölüm riskine maruz kaldığı iddia ediliyordu.

        Bilim neredeyse 40 yıldır kadınları kobay olarak kullanıyordu demek ki! Yetmedi, kadınlara yardımcı olacak hiçbir yöntem bulunmadığını da ileri sürüyorlardı.

        Bu yüzden milyonlarca kadın bir gecede hormon ilaçlarını bıraktı, kan ter içinde sıcak basmaları ve bilumum arazla başbaşa kaldı. O gün bugündür de çekince devam ediyor.

        Derken, Kadın Sağlığı İnisiyatifi (WHI) uzun bir aranın ardından devam niteliğindeki yeni analizini yayınladı. Amerikan Tıp Derneği’nin hakemli yayın organı JAMA’da yer alan yeni araştırma sonuçlarına göre, 2002’deki verilere gösterilen tepki fazla ileri gitmişti, “60 yaş altı kadınların menopoz semptomlarını gidermek üzere hormon kullanmasının yararları, ilaçların riskine oranla ağır basıyordu.” Bu yaş limitindeki kadınlar, önemli bir yan etkiye maruz kalmadan ilaçları yıllarca kullanabilirdi. Erken menopoz döneminde kadınlar hormon almaktan korkmamalı, hekimler de reçete yazmaktan çekinmemeliydi.

        Bu analiz farkı 22 yıl sonra ortaya çıktı, çünkü ilk araştırmada her yaş grubundan kadınları aynı sepete koymuşlardı. Menopoz dönemindeki 50-79 yaş arası 160 bin kadınla yapılan araştırmanın hormon deneyleri sırasında kalp-damar hastalıkları, felç, akciğer embolisi ve meme kanseri riski gözlenince araştırma durdurulmuştu. Sonradan durum netlik kazanmıştı, ileri yaştaki kadınlar da dahil edildiği için araştırma sonuçları daralmıştı. Esas risk, uzun menopoz dönemi geçirmiş ve artık hormona ihtiyaç duymayan daha yaşlı kadınlar için geçerliydi.

        Şimdi araştırmayı yürüten 19 bilim insanının söylediği şu:

        • İlaçlar 60 yaş altı kadınların kısa dönemli tedavisi için güvenli bir seçenek.
        • Hormonların kalp krizi, demans veya diğer kronik hastalıkların önlenmesi amacıyla kullanılması yine tavsiye edilmiyor.
        • Hormonlar hiçbir yaş grubunda, plasebo grubuna oranla ölüm riskini artırmıyor.
        • Hormon kullanan ve kullanmayanlar arasında kalp riskine dair bir fark yok.
        • Österojen ve projestin kombinasyonu içeren hormon ilaçlarının uzun vadeli kullanımı ise meme kanseri riskini artırıyor.
        • Kemik kırığı riski hormon kullananlarda yüzde 33 azalıyor.
        • Yetersiz beslenme olmadığı sürece kalsiyum ve D vitaminine de ihtiyaç yok.

        Velev ki, bu yeni analiz bilim insanlarının son kararı. Peki pratik aşamasında jinekologlar ne kadar uzman, analizin her detayına ne kadar hakim?

        “DOKTORLAR BİLE SÖYLEMEYE UTANIYOR”

        Halle Berry’nin menopoz aktivizmine soyunmasına yol açan yanlış teşhise ve ABD’deki doktorların itiraflarına bakılırsa tıbbın menopoz bilgisi zayıf. Hatta kelimeyi ağızlarına almaktan çekinecek kadar mesafeli kadın doğumcular var belli ki; Berry “Kendi doktorum bile yüzüme söylemekten korktu” diyor ve menopozda olduğunu bağırarak ilan ediyor, menopoz üzerindeki utanç örtüsünün artık kaldırılmasını istiyor.

        Halle Berry, Demokrat senatörler Patty Murray (solda) ve Kirsten Gillibrand ile birlikte
        Halle Berry, Demokrat senatörler Patty Murray (solda) ve Kirsten Gillibrand ile birlikte

        Kadın senatörlerin sunduğu yasa tasarısının öngördüğü 275 milyon dolarlık fonun 125 milyon dolarlık kısmı tıbbi araştırma ve klinik deneylere, geri kalan kısmı teşhis ve tedaviyle hekimlerin menopoz eğitimine ve toplumsal farkındalık çalışmalarına ayrılacak. Jinekologların çoğu çok az menopoz eğitimi aldıklarını söylüyor. Nitekim Halle Berry’nin perimenopoz döneminde yaşadığı ağrılı semptomlara “herpes” teşhis koyuyor doktoru. Cinsel yolla bulaşan hastalık için Berry ve partneri test yaptırıyor, negatif çıkıyor.

        Senatörler bu yasa sayesinde kadın ve erkeklerle hekimlerin menopoz hakkında toplum önünde daha açık konuşmasını teşvik edeceklerini de düşünüyor. Zaten menopozu nasıl yaşadığını anlatan ünlüler de var. Mesela eski first lady Michelle Obama, People dergisiyle röportajında sıcak basmalarından aldığı kilolara detaylı bir menopoz tablosu çizdi; “Hormon terapisi görüyorum, biliyorum ki arkadaşlarım da bu süreçten geçiyor ama çok az bilgi var. Egzersiz programımı değiştirdim, koşmak ve kollarımı (meşhur kollarını) geliştirmek yerine yürüyor, hareket ediyorum” diyor Obama.

        Michelle Obama kitap turunda menopozunu da anlatıyor
        Michelle Obama kitap turunda menopozunu da anlatıyor

        Oprah Winfrey TV programında ünlülerle doktorların katıldığı menopoz paneli düzenlemiş, Drew Barrymore ilk sıcak basmasını kendi talk show’u sırasında yaşadığını anlatmıştı. Winfrey’in kendi deneyimlerinden de bahsettiği panelde gazeteci ve aktivist Maria Shriver de vardı. Arnold Schwarzenegger’in karısı Shriver, “Çok derin bir değişiklik yaşıyorum. Annemin menopoz yolculuğundan hiç haberim olmamıştı. Kimse o konuda konuşmuyordu” demişti.

        Drew Barrymore
        Drew Barrymore

        ERKEK MENOPOZUNUN UCUNDA PARA VAR

        “Erkeklerin semtine uğramayan menopoz” dediğim için “Ya andropoz ne olacak?” diye çıkışanlar olabilir. Andropoz sadece bir parantez, hatta bazı bilim insanlarına göre gerçekliğine dair kanıtı bulunmayan bir mitos.

        Ancak belli ki üstlenmek isteyenler var. Google’da “male menopause” (erkek menopozu) diye arama yapın, andropozu parantez içine almak suretiyle 130 milyon sonuç veriyor, soru üstüne soru ve Mayo Kliniği’nden Harvard’a derin bir külliyat mevcut.

        Bir kere kadın menopozunun eşi benzeri yok. Zaten erkekler fiziksel olarak müsait değil. Çünkü menopoz, bir kadının yumurta rezervinin tükenmesi nedeniyle yumurtalık hormonal işlevinin durmasının neden olduğu akut semptomları temsil ediyor. Tabii erkeklerde de yaş aldıkça bazı hormonal değişiklikler meydana geliyor, ancak menopozu yüzde 100 yaşayan kadınlarınki gibi dramatik değil. Testosteron seviyeleri 30’lu 40’lı yaşlarda yılda yüzde 1 oranında düşebiliyor, cinsel ve ruhsal semptomlar beliriyor. Ancak bazı yaşlı erkeklerde testosteron normal seviyede bulunuyor, sadece yüzde 10-25’inde hormon seviyesi düşük tespit ediliyor.

        Dolayısıyla kadınların yüksek östrojen kaybı gibi bir durum erkeklerde söz konusu değil, andropoz da klinik bir komplikasyon değil. İngiliz uzmanlar bunu söylüyor. Sebebi de İngiltere’de yaşanan akıllara zarar tartışma: Ulusal Sağlık Hizmetleri (NHS) bünyesinde görevli erkeklerin andropoz semptomu göstermesi halinde bir yıla kadar hastalık ödeneği almasıyla ilgili talepten doğan tartışma. NHS bizzat erkek menopozunu klinik bir durum saymıyor, medya eliyle şişirildiğini söylüyor.

        Peki andropoz neden bu kadar çok konuşuluyor? Uzmanlara göre en önemli nedeni para! Bir İngiliz endokrinolog diyor ki; “Andropoz literatürünün çoğu ticari çıkar ürünü. Özellikle ABD’de, kadın menopozuyla andropoz arasında düzmece benzerlikler kurarak, yararına dair hiçbir kanıt bulunmayan testosteron ürünlerini satıp duruyorlar.”