Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Bu ödül Türkiye'nin

        ASK DEDİĞİN YENİLGİ VE KORKU

        DÜN aldığı Nobel’le artık ulaşılmaz olduğu düşünülen Orhan Pamuk da aslında sizin, benim gibi bir günlük hayata sahip, aşkları, sıkıntıları, zevkleri olan biri. İşte ‘Öteki Orhan Pamuk’u tanımanız için onun ağzından ipuçları:

        # İstanbul’un benim için en önemli yeri Taksim. Taksim’e yaklaşıyor olmayı, meyva suyu ve gazete satanları severim.

        # İtalya ve İtalyanlar’ı severim. Oraya gitmek benim için her zaman zevk olmuştur. Belki de bana iyi davrandıkları için.

        # Türkiye’de Heybeliada... Bodrum’a ilk 1964’te gittim. Birkaç turistik dükkan vardı. Sonra Fethi Naci’de kaldım karımla 1984’te. 20 sene sonra. Ondan beri gitmedim.

        # Beşte kalkıp yeni romanımı yazıyorum (Masumiyet Müzesi). En güzel zaman. Şehir uyurken masamın etrafında yürüyüp roman düşünmek. Evliyken, her akşam yemek yediğimiz başarılı bir burjuva aile hayatım varken, akşam sekizde çocuğumu kucağıma oturtup bir gözüm televizyonda, bir gözüm gazetede, bir gözüm yemekte, aile mutluluğunu severdim. Şimdi bu imkanım yok. Ama çok özlediğimi söyleyemem. O zevkleri yaşadım ve şimdi, olmam gerektiği gibi yaşadığımı biliyorum.

        # Gençliğimde bayağı hırslı bir şekilde poker oynadım. Sonra solculuğuma yakıştıramayıp bıraktım.

        # Şunu hissettim. Kumarda konu para değil. Konu Nietzsche’ci bir üstün olma, ezme, alt etme duygusu.

        # Nişantaşı’ndaki Hünkar’a çok gidiyorum. Evime de yakın ,eski karım ve çocuğumun oturduğu yere de.

        # Mercimek çorbasını kriz halinde içerim. Çileği çok severim.

        # Barda ne yapıldığını tam bilmiyorum ama bar hatıralarım kötü. Bara gidiyorum, orada birisi benle konuşacak, yanıma bir kız oturacak, barmen bir şey diyecek, enteresan bir şey olacak... Böyle beklentilerle her hafta yedi kere bara oturmuşsam bunların hiçbiri olmadığı gibi, bardaki diğer kişiler orada oturmakla ilgili çok daha tecrübeli oluyorlar. Ben yabancı kaldım duygusu ile abartılı, gereksiz sosyallikler yapıyorum. Bu sefer utanıp biraz daha içiyorum. Bar maceralarım hep başarısızlık yani.

        # Aşk diye sonraları hatırladığımız şeyin büyük çoğunluğu ne yazık ki yenilgi, korku, hayalkırıklığı ve istediklerimizin olmaması. Tabii ki bu hayalkırıklıklarını taşıyabilmek için önce mutlu olmak gerekir. O mutluluk anlarında iyi yazarım belki.

        # Fellini’yi, Polanski’yi, Scorsese’yi çok severim. Taksi Şoförü’nü çeken Scorsese’nin mafyalı, kalabalık aile sahneli filmlerinde hayatın kendisine ilişkin, Tolstoy’cu diyebileceğim bir içgüdü, bir sezgi vardır. Hitchcock’u severim çünkü korkutmayı bilir. Godfather’ı da çok severim ama hep de suçluluk duyarım. Mafyaya sevgi duymaya başlamışım gibi hissederim.

        # Aktrist olarak tabii ki Nicole Kidman. Bir de Catherine Zeta Jones. İkisi de çok seksi, çekici. Başka dünyaların ışıltısında dolaştıkları için bende istek uyandıran güzel kadınlar. Bir de özellikle Nicole Kidman’ın -öbürüne de kıyamıyorum- zeki, derin ya da bende bu yanılsamaları uyandıran yüzleri ve vücutları var.

        # İstanbul’da en sevdiğim sinema salonu tabii ki Emek. Ama bunun için bir bahanem var; annemle babam Emek Sineması’nda tanışmışlar. Yani Emek olmasaydı ben olmayacaktım.

        STAR

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa