Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema 'Göç' temalı filmler anlatıldı
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bu yıl 'Göç' temalı filmlerin sunulacağı Esenler Film Günleri'nde, Ömer Lütfi Akad'ın, 'Gelin'in özel gösterimi Dr. Kadir Topbaş Kültür ve Sanat Merkezi'nde yapıldı. Sinema yazarı Suat Köçer'in yönettiği panelde, Yeşilçam'ın usta oyuncusu Hülya Koçyiğit ile gazeteci, sinema tarihçisi ve yazarı Burçak Evren konuşma yaptı.

        Ömer Lütfi Akad'ın Türk sinemasının kurucularından biri olduğunu dile getiren Hülya Koçyiğit, "Çok özel bir sinema anlayışıyla hayatımıza girdi. Çünkü o insanı anlatmayı seçti. İnsanı varlık nedenlerini sorguladı ve ülkesini tanıdı, sevdi. Türk kültürüne çok ilgi gösterdi. Benim için büyük bir şans, böylesine bir ustanın seçtiği bir oyuncu olmak" dedi.

        REKLAM
        Ömür Lütfi Akad (1916 - 2011)
        Ömür Lütfi Akad (1916 - 2011)

        Hülya Koçyiğit, Yeşilçam'da uzun yıllar melodram filmlerde rol aldığını belirterek, "Biraz daha sosyal içerikli filmler, daha çok toplumun içinden gerçek hikayeler, gerçek yaşayan insan tipleri canlandırmak istiyordum ve 'Lütfi Akad ile çalışmak istiyorum' diye yapımcıma müracaat etmiştim. 'O da bakalım, kendi karar verecek mi?' dedi ve ilk filmimiz 'Gökçe Çiçek' oldu. O film de bir göç hikâyesiydi aslında" diye konuştu.

        Hülya Koçyiğit'e Onur Ödülü verildi.
        Hülya Koçyiğit'e Onur Ödülü verildi.

        Ömer Lütfi Akad'ın 'Gelin', 'Diyet' ve 'Düğün' serisinin Türk sinemasının unutulmaz ilk üçlemesi olduğunun altını çizen Hülya Koçyiğit, şöyle devam etti; "Üçleme bir göç hikâyesi. Anadolu'dan büyük şehre gelen ailelerin İstanbul gibi bir şehirde var olmalarını anlatıyor. 'Gelin' filmini çekmeden önce Lütfi Akad'la elbette sohbetlerimiz oluyordu. Ben arayışlar içerisindeyim. Ona sorular soruyorum ve mesleğimi mükemmel yapmak istiyorum. Sinema yoluyla beni seven, beni bağrına basan, benden beklentileri olan seyircilerime 'Nasıl filmler yapmalıyım?', 'Nasıl bir hikayenin içinde olmalıyım?' deyince Akad da bana 'Sen bu milletin bacısısın, seni bacı olarak bağrına basmış bu insanlar. Sen rollerini seçerken hayali kahramanlardan çok, gerçek halkın içindeki kadınları ele al. Bunları tanımaya, tanıtmaya, bunların sesi olmaya çalış.' dedi. Gerçekten ondan sonra adımlarımı atarken çok daha hassas, çok daha duyarlı oldum. Gerçek hikayeler, halkın gerçek sancıları ve tabii ki öncelikle kadın benim konum oldu. Türk kadının içinde bulunduğu çıkmazları, sorunları ele alan hikayelerde olmaya çalıştım. Bir şansım vardı, 'Gülşah Film' adında bir şirket kurmuştum. Daha özgür, özgün işler yapabilme imkanım vardı ve bunları değerlendirdiğimi düşünüyorum."

        REKLAM

        Sinema tarihçisi ve yazarı Burçak Evren ise Türk sinemasında 1950 ile 1960 arasında 'Sinemacılar Dönemi'ni başlatan kişinin Ömer Lütfi Akad olduğunu aktararak, usta yönetmenin kendi sinema dilini oluşturduğunu, buna örnek en önemli filmin de 'Kanun Namına' adlı yapım olduğunu kaydetti.

        Ömer Lütfi Akad'ın kendisinden sonra gelen yönetmenlere ağabeylik yaptığını belirten Burçak Evren, "Türk sinemasında Akad'dan sonra gelecek yönetmenleri saydığımızda Atıf Yılmaz, Metin Erksan, daha sonra Yılmaz Güney, Halit Refiğ, hepsi gerçekten Lütfi Akad'ın kürsüsünden feyz almış ya da onun yanında çalışmış, çalışmasa bile onun sinemaya getirdiklerini yenileyerek, tekrarlayarak kendi sinema dillerini bulana karar yararlanmışlardır" diye konuştu.

        Burçak Evren'e Onur Ödülü verildi.
        Burçak Evren'e Onur Ödülü verildi.
        REKLAM

        Burçak Evren, Akad'ın aynı zamanda Türk sinemasında birçok ilkin sahibi olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti; "Mesela 'Görünmeyen Adam İstanbul'da' diye ilk bilim kurguyu yapan kişidir. Örneğin 'Vesikalı Yarim'de bizim melodramlarımıza ayrı bir bakış açısı getiren bir filmdir. Tabii ki 'Gelin', 'Diyet' ve 'Düğün ile de Türk sinemasında hem üçleme anlamında hem de göç olgusunu bir sinemacıdan daha çok bir edebiyatçı, romancı, tarihçi, araştırmacı titizliğiyle ortaya koyan kişidir. Bu üçleme yalnızca kırsal kesimde yaşayan insanların daha iyi yaşama koşullarını elde etmek için bir kente gidişleri değil, onun ötesinde kent kültürüyle karşılaştıkları vakit bir mücadeleyi, sınıfsal bir atlamayı da ortaya koyabilir. Yani bizim aslında 'Yeşilçam' dediğimiz, sinema dili dediğimiz şey Lütfi Akad'la başlar. Onun için Akad, sadece bir yönetmen değil, bir Türk sineması kuramcısı, birçok oyuncu yetiştiren ve Türk sinemasının temel direklerinden birisidir."

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa