Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Son dakika: 78.3 yıl olan yaşam süremizin 58.3 yılını sağlıklı geçiriyoruz
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ortalama yaşam süremizin uzaması iyi bir haber olsa da tek başına yeterli değil. Uzmanlar bunun kadar önemli olanın tüm yaşam sürecinin sağlıklı geçirilmesi olduğunu söylüyor. Buna karşın veriler, ortalama ömürle sağlıklı geçirilen sürenin örtüşmediği yönünde. Peki bunun nedeni ne? Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Ofisi Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar ile Mücadele ve Yaşam Boyu Sağlık Program Koordinatörü Prof. Dr. Toker Ergüder,” Türkiye 2002 yılından sonra çok başarıyla yürüttüğü sağlık reformlarıyla anne ve bebek ölümlerini önemli ölçüde düşürdü. Bunun sonucunda ülkemizde beklenen yaşam süresi çok uzadı ve 78.3 yıla çıktı. Ne yazık ki ortalama yaşam süresinin sadece 58.3 yılını sağlıklı geçiriyoruz. Bunun nedeni toplum sağlığına çok büyük etkisi olan kronik hastalıklarla mücadele konusunda hedeflediğimiz noktanın biraz uzağında oluşumuz. Uluslararası uzmanlar bu durumla ilgili olarak, ‘Türkiye birinci basamak sağlık hizmetleri arasında sayılan anne - çocuk aşılama hizmetlerini çok üst düzeyde gerçekleştirirken, aynı şeyi kronik hastalıklar özelinde çok iyi yapamıyor. Bu nedenle çok başarıyla yürüttüğü sağlık reformlarının kurbanı olabilir’ yorumunu yapıyor” diyor.

        Ergüder “Bu yorum ne anlama geliyor” sorumuzu, “Anne bebek sağlığı ve aşılama hizmetlerini çok başarılı şekilde gerçekleştirip beklenen yaşam süresini uzatmak önemli olsa da bu başarıya kronik hastalıkları entegre edemediğimiz için yaşam süresi uzuyor ama doğuşta beklenen sağlıklı yaşam süresi çok uzamıyor” diye yanıtlıyor.

        AİLE HEKİMLERİNİN CEVABINI VERDİKLERİ VE VEREMEDİKLERİ SORULAR

        Bu eksikliği gidermek için ne yapılmalı? Prof. Dr. Toker Ergüder konuyla ilgili yorumunda, “DSÖ olarak Sağlık Bakanlığı ile bir proje gerçekleştirdik ve bu proje kapsamında aile hekimlerimize bazı sorular sorduk. ‘Size bağlı nüfusta önümüzdeki 10 yılda kalp krizi geçirme riski yüzde 30’dan fazla olan kişi sayısı nedir veya hipertansiyonu kontrol altında tutulan kişi sayısı kaçtır gibi kronik hastalıklarla bağlantılı sorularımıza yanıt alamadık. Buna karşın aynı aile hekimlerimiz, “Size bağlı nüfusta kaç gebe var veya aşılamanız gereken çocuk sayısı nedir” gibi sorularımıza anında çok güzel cevap verdiler.

        KRONİK HASTALIKLARIN YÖNETİM VE TAKİBİ ÇOK İYİ YAPILMALI

        Bundan çıkarmamız gereken şey, Türkiye’nin kronik hastalıkların birinci basamakta yönetim ve takibini daha iyi yapabileceği noktaya gelmesidir. Kronik hastalıklara yol açan ve sağlıklı yaşam üzerinde çok büyük etkisi olan sigara ve obezitenin önlenmesi gibi gerekliliklerin birinci basamak sağlık hizmetlerine entegre edilmesi temel hedef olmalı. Bunu gerçekleştirmek için Sağlık Bakanlığı ile ortak bir proje başlattık. Bu proje kapsamında pilot iller olan Konya, Ankara ve Samsun’da kronik hastalıkların yönetimini birinci basamağa entegre etmeye çalışıyoruz.

        AİLE HEKİMLERİNE EĞİTİM

        Aile hekimlerine, ‘Kronik hastalıklar nasıl yönetilmeli, ilaçlar nasıl yazılmalı, sağlıklı yaşamın gereklilikleri konusuna nasıl yaklaşılmalı, öneriler neler olmalı’ gibi konularda eğitimler veriyoruz. Bunun dışında Sağlık Bakanlığı “Hasta Yönetim Platformu” adı altında dünyaya örnek olabilecek yeni bir yazılım geliştirdi. Bu yazılımın içine kronik hastalıklar da entegre edildi. Bu, aile hekimleri artık sadece anne çocuk sağlığı konularında değil, kronik hastalıkları takip anlamında da önemli yol almaya başlayacak demek.

        DSÖ Türkiye Ofisi Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar ile Mücadele ve Yaşam Boyu Sağlık Program Koordinatörü Prof. Dr. Toker Ergüder
        DSÖ Türkiye Ofisi Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar ile Mücadele ve Yaşam Boyu Sağlık Program Koordinatörü Prof. Dr. Toker Ergüder

        YENİ OBEZİTE RAPORUNUN ÇARPICI SONUÇLARI

        Obezitenin kronik hastalıklara olan etkisi konusu hala iyi bilinmiyor ve bu konudaki farkındalık hayli düşük. DSÖ Avrupa Örgütü, 4 hafta önce Avrupa Obezite raporunu yayınladı. Buna göre Türkiye Avrupa bölgesinde yer alan 53 ülke arasında birinci sırada. Bu zaten böyleydi ama fark daha da açıldı. Araştırma sonuçları Türkiye’de yetişkinlerin üçte ikisinin aşırı kilolu (% 64.4) her 10 yetişkinden 3’ünün de (% 28.8) obez olduğunu gösteriyor. Bu durum, diyabet ve kanser gibi kronik hastalıkların neden arttığı sorusunun da yanıtı aslında. Farkındalığı artırmak adına DSÖ olarak Sağlık Bakanlığı ile ‘uzaktan hizmet sunumu’ ve ‘kronik hastalıkların birinci basamakta yönetimi’ gibi iki önemli proje ile aile hekimlerinin kronik hastalıklar konusundaki kapasitelerini artırmayı hedefliyoruz.

        DİJİTAL SAĞLIK EN HIZLI GELİŞEN ALAN OLACAK

        Türkiye’nin E-nabız örneğinden de anlaşılacağı gibi çok iyi bir dijital altyapısı var. Bu altyapının içine kronik hastalıkları da eklemeye çalışıyoruz. Bu konuda yeni bir mevzuat yayınlandı. Kişisel verilerin korunması, uzaktan reçete yazılması gibi konular önümüzdeki yıllarda daha fazla gündeme gelecek. Covid-19’ dan sonra uzaktan sağlık hizmetleri konusu tüm dünyada daha da yayınlaştı. Dijital sağlık, önümüzdeki yıllarda en hızlı gelişen alan olacak. İnsanlara, hastanelere veya aile hekimlerine gitmelerine gerek bırakmadan bulundukları yerde online sistemlerle danışmanlık verilebilecek. Bunun için biraz daha zamana ihtiyacımız var.

        FİNLANDİYA ÖRNEĞİ

        Uzaktan sağlık hizmetlerinin yıllardır en iyi uygulandığı ülkeler arasında yer alan Finlandiya önemli bir örnek. Finlandiya’da ki aile hekimleri, hastalarına telefonla sağlık hizmeti vererek yaşlı insanların ihtiyaç olmadığı durumda evden çıkıp doktora gitmelerine gerek bırakmayan bir sistem uyguluyor. Gidişat, gelecekte dijital teknoloji ve dijital altyapının sağlık hizmeti sunumunda daha çok kullanılacağını gösteriyor. Burada kastettiğimiz şey yeni hasta olmuş birinin doktora gitmemesi değil. Tam tersine doktora gitmiş, teşhis almış, ilaçlarına başlanmış kişilerin sağlık durumlarının sorgulanması ve bu kişilerin hastalık takiplerinin yapılması. Bu noktada dikkat çekmek istediğim bir şey daha var. Sistem ne kadar mükemmel olursa olsun başarıya ulaşabilmek için sağlık hizmeti alan hastanın da eğitilip bilinçlendirilmesi gerekiyor. Biz proje kapsamında onu da yapıyor, sadece doktor ve sağlık çalışanlarını değil hastaları da eğitiyoruz.

        AİLE HEKİMLERİNİN YÜKÜ AZALACAK HASTALAR RAHATLAYACAK

        Projenin geçmişi 1.5 yıla dayansa da uygulamaya başlayalı 3 ay oldu. 3 ilde 900’e yakın aile hekimiyle çalışıyoruz. Bu çalışma ile birinci basamak sağlık hizmetlerinin yükünü azaltmanın yanında hastaları aile hekimlerine gitmelerine gerek olmadığı halde zorunluluk kaynaklı bu ziyaretlerden kurtarma hedefindeyiz” diyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa