Daha az ekran, daha çok park!

Avustralyalı araştırmacıların ortaya koyduğu yeni bir çalışmaya göre doğa ile geçirilen zaman, çocukların ve ergenlerin ruhsal sağlığını korumaya yardımcı oluyor.

Aslında hepimiz, gelişen teknoloji ile birlikte artan ekran süresinin ve teknolojik aygıtlarla geçen zamanının gençlerde ruhsal duygu durumlarını kötü etkilediğini biliyoruz. Bu araştırmanın farkı ise teknolojik aygıtların yerine yeşil alanda geçirilen zamanın genç zihinlerde ruhsal olarak etkisini ortaya koyması.

Adelaide Üniversitesi'nden Tassia Oswald ve arkadaşlarının yaptığı araştırma, 186 kişi üzerinde yapıldı ve çocuklarla ergenlerin ruhsal durumları, bilişsel işlevleri ve okul başarıları karşılaştırıldı.

Doğa yeterince ön planda değil

Teknolojik aygıtlarla geçirilen zamanın psikolojik olarak düşüşe neden olması şaşırtıcı değildi, ancak yeşil alanlarda geçen sürenin mental işlevlerde yarattığı fark dikkat çekici oldu. Araştırmanın çıkış noktası ise ekonomik olarak daha düşük seviyedeki çocukların teknolojik aygıtlardan daha fazla etkilenmesinin incelenmesi gerekliliğiydi.

Araştırmacılar, doğada daha fazla vakit geçiren çocuklarda ekrandan etkilenme seviyesinin düştüğünü buldular. Bu aynı zamanda, teknoloji çağında yaşayan çocukların gelişiminde doğanın yeterince ön plana alınmadığını da ortaya koyuyordu.

8 ile 18 yaşları arasındaki çocuk ve gençlerin ekran başında geçirdiği süre günlük neredeyse 7,5 saat, bu süre 9 saate kadar çıkabiliyor.

Ekonomik refah seviyesi yüksek ülkelerde çocukların doğa ile bağlantıları kopuk ve bu durum nesiller geçtikçe daha da artıyor. Bundan 25 yıl önce çocukların sokakta ve dışarıda geçirdikleri toplam süre, bugün ekran süresi olarak karşımıza çıkıyor.

Şehirlerin gelişmesi, yapılaşma ve çok sayıda etmenin de devreye girmesiyle modern kentlerde yeşil alanlar azalıyor. Öte yandan biliyoruz ki doğada geçirilen zaman, aktivite süresi ve gürültü seviyesi düşük yerler dikkat farkındalığını artırırken stres seviyesini düşürüyor.

Doğada geçirilen zaman arttıkça ergenlik sorunlarıyla başa çıkmak kolaylaşıyor

Doğa ve yeşil alanlarda geçirilen zamanın artmasıyla birlikte depresyon riskinin azaldığı, ergenlik sorunlarıyla başa çıkmanın kolaylaştığı ve insan ilişkilerinde yeteneklerin geliştiği biliniyor, bunlara ek olarak dil kullanımının daha önemli ölçüde geliştirmeye yardımcı olduğu ortaya koyuluyor.

Son araştırmanın dikkat çeken bir diğer noktası ise teknolojik aygıtların etkilerindeki farklar. Özellikle televizyon izlemenin çocuk ve gençlerde büyük bir zarar oluşturmadığı belirtiliyor. Oysa etkileşimli bilgisayar programlarının 12-18 yaş grubunda etkisi büyük. Tıpkı eğitsel bilgisayar oyunlarının görsel uzamsal yetenekleri geliştirmesi gibi. Bu konuda daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulduğu da aşikar.

Oyun başında geçirilen süre arttıkça duygusal fonksiyonlarda düşüş yaşanıyor

Teknolojiyi doğru şekilde ayırmak ve elbette zaman limitlerini de doğru belirlemek gerekiyor. Söz gelimi oyun başında geçirilen süre arttıkça duygusal fonksiyonlarda, hayat kalitesinde, psikolojik testlerde düşüş görülmeye başlıyor.

İncelenmeye değer olabilecek, aynı konu başlığında bir başka araştırmada da Almanya’da yapıldı. Ergenlik çağındaki bir grup genç, teknolojiden tamamen uzakta ve dışarıda yapılan aktivitelerle 10 gün geçirdiler. Sonuçta, programa katılanlarda net bir şekilde ruhsal iyileşme gözlendi. Yaşıtları ile karşılaştırıldığında önemli derece farklar ortaya çıkması oldu.

Uzmanlar, yaşın da oldukça etkili olduğunun altını çiziyorlar. Daha küçük yaşlarda ekranların negatif etkisi artıyor ve özellikle küçük çocuklarda genel sağlıktan mental gelişime ve hatta anne baba ile kurulan iletişime kadar pek çok yönde yıkıcı sonuçlar doğurabiliyor.

Doğa belki modern insanın odak noktası değil ama toplumların sağlığı için doğaya her zamandan daha fazla ihtiyacımız olduğu kesin.