Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık Covid’den nasıl etkileneceğinizi önceden bilmek ister misiniz! - Haberler
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Covid-19 pandemisinde hastalığın şiddetini öngörmek mümkün mü? Bu sorunun yanıtı “evet” Şimdiye kadar hastalık şiddeti ile ilişkili olabilecek birçok risk bildirilmişti. Bu riskler arasında yaşlılık, immün sistemin yetersiz ve uygun olmayan yanıtı, hipertansiyon, kalp, şeker ve böbrek gibi kronik hastalıkların en iyi bilinenler olduğu belirtilse de henüz hastalığın şiddetini öngörmede kullanılabilecek ölçülebilir bir parametreye ulaşılmamıştı.

        Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sultan 2. Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Uzmanı Doç. Dr. Fatih Özçelik, Bu aşamada doğal bağışıklık sistemi tarafından üretilen ‘izohemaglutininler’ ölçülerek Covid-19 hastalığının şiddetini veya ölümcül seyrini tahmin etmenin mümkün olabileceği düşüncesinden yola çıkarak bir araştırma gerçekleştirdi.

        Doç. Dr. Özçelik, araştırmaya aynı hastaneden Gastroenteroloji uzmanı Doç. Dr. Alpaslan Tanoğlu ve Anestezi uzmanı Dr. Bülent Barış Güven'in de katkı sağladığını söyledi.

        REKLAM

        ARAŞTIRMA NEREDE YAYINLANDI?

        Araştırmanın 1997 yılına kadar “British Journal of Clinical Practice” olarak bilinen “International Journal of Clinical Practice” adlı İngiliz dergisinde yayınlandığını söyleyen Özçelik, derginin SCI Expanded (akademik dergileri periyodik olarak kontrol edip tarayan sistem) kapsamında değerlendirildiğine dikkat çekiyor.

        Doç. Dr. Fatih Özçelik

        HASTALIĞIN ŞİDDETİ VE ÖLÜMCÜL SEYRİ TAHMİN EDİLEBİLİR

        “Günümüzün en önemli gündem konusu olan Covid-19 hastalığı tek zincirli bir RNA virüsünün neden olduğu; Damlacık, aerosol, temas veya fekal-oral yolla bulaşabilen bir hastalıktır. Yarattığı pandemi ile ilgili tartışmalar özellikle; ACE2 reseptör, yaşlılık, uygun olmayan veya zayıflamış immün sistem tepkisi ve kronik hastalık paradigması etrafında yoğunlaşmaktadır. Tüm bu parametreler arasında diğerleriyle direkt veya dolaylı yoldan ilişkili olması nedeniyle Covid-19 hastalığıyla mücadelede immün sistem yanıtı primer odak noktasını oluşturmaktadır.”

        REKLAM

        PANDEMİDEN KORUNMADA TEK SEÇENEK

        Özçelik, “Aslında Koronavirüs bir hayvan virüsüdür. Yeni konağı insana uyum sağlamak için mutasyonlar geliştirerek farklı özelliklere sahip olan ve bağışıklık sistemimiz tarafından tanınmayan varyantlara dönüşmüştür. Normalde virüsü çeşitli yapılarından tanıyan bağışıklık sistemimiz, enfeksiyonlara karşı konakçı tepkisinin büyüklüğünü ve süresini düzenleyen bazı moleküllerin salınımını uyarmaktadır. Daha sonra edinsel bağışıklık sistemi aktive olur ve virüse özgü antikor yanıtı başlar. Vücudumuzun virüslere karşı mücadelesini kazanabilmesi için tüm bu kompleks sistemin düzgün ve ölçülü çalışması gerekir. Covid-19 gibi pandemilerden korunmada tek seçenek, bağışıklık sistemimizin baştan sona aksaksız çalışmasıdır.

        BİR HAFTALIK KRİTİK SÜRE

        Mikroorganizmalara karşı önemli miktarda IgM üreten hümoral bağışıklık yanıtının oluşması için gerekli olan yaklaşık bir haftalık süre, enfeksiyonla savaşmak için kritiktir. T hücreleri ile antikor salgılayan plazma hücreleri bu süre sonunda olaya dahil olur. Böylece mikroorganizma, daha güçlü ve spesifik şekilde durdurulur. Doğal bağışıklık sisteminin ürünü olan doğal antikorlar, organizma savunmasının ilk bariyerini oluşturmaktadır. Eğer bu bariyer doğru şekilde ölçülebilirse Koronavirüslerine karşı vücudun direncini önceden tahmin etmek mümkün olacaktır.

        ARAŞTIRMANIN HEDEFİ

        Doç. Dr. Fatih Özçelik, “Araştırmamızın başlangıcında, çeşitli biyolojik aktivite gösterip, enfeksiyonlu veya kanserli hücreleri yok edebilen doğal öldürücü (NK) hücrelerin aktivitesini ölçerek Covid-19 hastalığının şiddetini tahmin edebileceğimizi düşündük. Ancak bazı hastalarda immün sistemin aşırı tepkisi sonucu gözlenen sitokin fırtınası esnasında NK-hücrelerin plazmaya yüksek miktarda interferon-gamma (IFN-γ) salgıladığının saptanması, bizi başka arayışlara sevk etti. Daha sonra doğal bağışıklık sisteminin ürünleri olan IgM yapılı anti A1 ve anti B izohemaglutininlerini kullanmaya karar verdik. Klinikte veya yoğun bakımda yatan toplam 286 vaka üzerinde yürüttüğümüz çalışmada, IgM yapılı anti A1 ve anti B izohemaglutininleri kullanarak kan hücreleri ile bağlantılı bağışıklık olaylarını ve hastalık şiddetini tahmin etmeye çalıştık”diyerek devam ediyor;

        DÜNYADA BU KONUDA YAPILAN İLK ÇALIŞMA

        “Sonuç olarak Covid-19 virüsüne karşı yeterli immün yanıt oluşturamayacak kişilerin erken dönemde tespiti ile hastalığın sağaltımı arasında ilişki olduğunu gördük. Çalışmamız dünyada bu konuda yapılan ilk çalışma olma özelliği taşımaktadır. Bu çalışmada doğal bağışıklık sisteminin bir ifadesi olan anti-A1 ve/veya Anti-B izohemaglutininlerin tespitiyle Covid-19 hastalık şiddet tahmininin pratik olarak sağlanabileceği ve diğer hematolojik parametreler ile bu tahminin güçlendirilebileceği saptanmıştır”diyor.

        HANGİ ANTİKOR DÜZEYİ HASTALIĞIN HAFİF GEÇİRİLMESİNİ SAĞLIYOR?

        “Hangi tip antikor ve antikor düzeyinin hastalığın daha kolay atlatılmasına neden olduğu konusunda net olmamakla birlikte bazı veriler bulunuyor. Nükleokapsid proteine (NP) ve Spike (S) proteinine karşı oluşan antikorların hangisinin daha koruyucu olduğu ile ilgili yapılan ilk hayvan çalışmalarında, virüsün hücreye bağlanması ve girişindeki rolü nedeniyle S proteinlerine karşı gelişen nötralize antikorların oldukça güçlü korucu özellik gösterdiği bildiriliyor. Bu nedenle S proteini, tıbbi tedavilerin ve aşıların geliştirilmesi için önemli bir hedef olarak görülüyor. NP ise virüsün çoğalmasında hayati rol oynuyor ve erken enfeksiyonları tespit etmek için S proteininden daha duyarlı yönüyle hastalığın iyileşmesinde etkin olduğu düşünülüyor. Tüm bu farklılıklarına rağmen her iki antikorun varlığının daha güçlü koruma sağlayacağına dikkat çekiliyor.

        KIZAMIK AŞISI COVİD-19’A KARŞI KORUYUCU MU?

        Geçmişte geçirilen hangi hastalıklar veya aşıların koronavirüse karşı daha yüksek bağışıklık sağladığı sorusunu yönelttiğimiz Özçelik, “Kızamık, kızamıkçık ve kabakulak virüsler ve Koronavirüslerin bazı proteinleri arasında benzerlik saptayan araştırmacılar, özellikle kızamık aşısının Covid-19'a karşı koruyucu olabileceğini düşünmüşler. Bu nedenle çocuklara yapılan kızamık aşılarının Covid-19’ un daha hafif atlatılmasında katkı sağladığı tahmin edilse de bu iddialar henüz kesin olarak ispatlanabilmiş değil”diyor ve devam ediyor; ABD’deki bazı araştırmacılar BCG aşısı (verem) yaptıranların Covid-19 hastalığına daha az yakalandıklarını ve bu kişilerin ölüm oranının daha düşük olduğunu iddia ediyorlar. Ancak bu araştırmacıların verileri DSÖ tarafından desteklenmiş değil.”

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa