Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema Amerikan sinema tarihinin en çok kazandıran 15 filmi
        • 1

          15. AVATAR (2009)

          James Cameron’ın kariyerinin son döneminde kendini adadığı ve yeni filmlerini peş peşe çektiği seriyi başlatan ‘Avatar’ın dünya genelinde ABD’ye oranla daha başarılı olduğunu hemen belirtelim. Üstelik eleştirmenlerin de beğendiği bir filmdi. 3D tekniğine yaptığı artistik katkılar bir yana, öncelikle sömürgecilik eleştirisiyle öne çıkıyordu. “Avatar”, sömürgeci zihniyetin verimli toprakların üstünde yaşayanları önce düşman haline getirip, sonra yok ettiğini anlatmıyordu sadece... Sanayi Devrimi’nden bu yana gezegenimizin ekolojik dengelerini altüst eden zihniyeti de eleştiriyordu. Pandora gezegeni ise elbirliğiyle yok ettiğimiz güzel ve yeşil bir dünyayı temsil ediyordu.
          Tahmini bilet satışı: 97,309,600

        • 2

          14. BEN-HUR (1959)

          Hz. İsa’nın doğumuyla başlayan ve yaklaşık 2 bin yıl önce Kudüs’te yaşananları anlatan film, Lew Wallace’ın 1880 tarihli ‘Ben-Hur: A Tale of the Christ’ adlı romanından uyarlandı. 1925 yapımı ilk ‘Ben-Hur’ bugün sessiz sinema klasiği olarak anılır. 1959 yapımı ‘Ben-Hur’ ise yakaladığı muhteşem gişe başarısı ve kazandığı 11 Oscar’ıyla bir Hollywood efsanesidir. Öte yandan, usta yönetmen William Wyler’ın anlatım ustalığının kusursuz bir örneğidir. Aksiyon deyince akla gelen yönetmenlerden biri olmasa da öyle bir araba yarışı sahnesi çekmiştir ki etkileri günümüze kadar uzanır. Tarihsel epik türünün önde gelen filmlerinden biri olarak görülen ‘Ben-Hur’, Kudüs’te yaşayan varlıklı bir Yahudi olan Ben-Hur’un başına gelen talihsiz olayları Hz. İsa’nın hikâyesi ile paralel olarak anlatır.
          Tahmini bilet satışı: 98,046,900

        • 3

          13. STAR WARS BÖLÜM V – İMPARATOR (1980)
          (Star Wars Episode V – The Empire Strikes Back)

          George Lucas, ilk filmin damaklarda bıraktığı eğlenceli tadı boş verip bizi hikâyenin karanlık kalbine götürür. Luke’un Yoda’yla tanışması, Güç’ün ne olduğunu öğrenmesi ve Darth Vader’in babası olduğunu anlamasıyla öykü derinleşerek sofistike bir hal alır. Han Solo’nun karbon dondurucuya mahkûm edilmesi, Vader ile girdiği ışın kılıcı düellosunda Luke’un sağ elini kaybetmesi, Karanlık Taraf’a teslim olmaması unutulmazdır.
          Tahmini bilet satışı: 98,273,100

        • 4

          12. 101 DALMAÇYALI (1961)
          (One Hundred and One Dalmatians)

          Dodie Smith’in 1956’da yayımlanan aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan animasyon türündeki film, Dalmaçyalı cinsi köpek yavrularının kaçırılmasıyla başlayan olayları anlatır. Köpekleri kaçıran Cruela de Vil’in amacı yavruların kürklerinden kendine bir manto yapmaktır… 25 Ocak 1961 tarihinde gösterime giren film, gişelerde başarısız olsaydı Disney Stüdyosu, finansal krize girebilirdi. Çünkü 2 yıl önce gösterime giren ‘Uyuyan Güzel’ (Sleeping Beauty) beklentilerin hayli altında kalmıştı. Bugün bir Disney klasiği olarak anılan film, 1969, 1979, 1985 ve 1991’de yeniden gösterime girerek Kuzey Amerika hasılatını artırdı. 1991’de ABD’de gişe sıralamasında 20’nci olduğunu belirtelim.
          Tahmini bilet satışı: 99,917,300

        • 5

          11. STAR WARS: GÜÇ UYANIYOR (2015)
          (Star Wars: The Force Awakens)

          ‘Sith’in İntikamı’ndan 10 yıl sonra vizyona giren ilk yeni Star Wars filmiydi. Serinin dümeninde George Lucas yoktu artık. Asıl önemlisi, LucasFilm’i satın alan Disney kendi kanatlarıyla uçmak istiyordu. Tanıtıma gerçekten büyük bütçe ayırdılar ama yine de kimse gişelerde bu kadar iyi sonuç beklemiyordu. J.J. Abrams, serinin “seçilmiş kişi”, “özgürlük savaşı”, “demokrasi özlemi”, “aşk”, “korkunç teknolojik silahlara karşı insan”, “şirin droidler”, “etnik çeşitlilik” gibi vazgeçilmez temalarını koruyarak yeni bir hikâye başlatıyordu. Film, Rey, Finn ve Kylo Ren gibi üç yeni karakteri itibarıyla genç olmak, büyümek ve seçim yapmakla ilgiliydi. Aidiyet, kimlik ve baba kompleksi öne çıkıyordu.
          Tahmini bilet satışı: 108,115,100

        • 6

          10. PAMUK PRENSES VE YEDİ CÜCELER (1937)
          (Snow White and the Seven Dwarfs)

          Hem Walt Disney şirketinin hem de sinema tarihinin ilk uzun konulu animasyon filmi… Sekiz sanatçının resimlediği filmde üç süpervizör direktörün yanı sıra farklı sekansların sorumluluğunu üstlenen beş ayrı yönetmen vardı. Grimm Kardeşler’in 1812’de yayımlanan Alman peri masalından sinemaya uyarlanan film, sadece ticari anlamda değil eleştirel anlamda da başarıya ulaştı. Daha sonraki yıllarda restore edilerek yeniden gösterime girdi. 1990’lı yıllarda video kaseti, daha sonra DVD’si satışa sunuldu. Enflasyon farkı üzerinden hesaplandığında hâlâ sinema tarihinin en çok hasılat getiren animasyon filmi olma özelliğini koruyor. İlham veren öncü bir klasik olarak kabul edildiği için özellikle Amerikalı eleştirmenlere göre sinema tarihinin en iyi animasyonlarından biridir.
          Tahmini bilet satışı: 109,000,000

        • 7

          9. ŞEYTAN (1973)
          (The Exorcist)

          Film, 12 yaşındaki kızı Regan’ı (Linda Blair) yalnız büyüten, inançları zayıf Washington’lu entelektüel annenin (Ellen Burstyn) çaresizlik öyküsü olarak başlıyor. Anne, kızını yaşadığı sorunlar nedeniyle önce doktora götürüyor. Bilim çaresiz kalınca, Katolik rahiplere başvuruyor. İnançsızlığı zayıflık olarak gösteren muhafazakâr yaklaşımı ve Katolik propagandasıyla “şeytan çıkarma filmleri”nin atası sayılabilecek “The Exorcist” gelmiş geçmiş en meşhur korku filmlerinden biri. 11 milyon dolarlık bütçesiyle ulaştığı hasılatı karşılaştırdığımızda, sinema tarihinin en kârlı filmlerinden biri aynı zamanda. 28 yıl sonra yeniden gösterime girdiği 2001 yılında da yine kayda değer bir hasılat elde etmişti.
          Tahmini bilet satışı: 110,599,200

        • 8

          8. DOKTOR JİVAGO (1965)
          (Doctor Zhivago)

          Rus yazar Boris Pasternak’ın doktor ve şair Jivago karakteri üzerinden 1905’ten Ekim Devrimi’ne kadar uzanan yılları anlattığı romanı, İtalya’da 1957’de yayımlandı ve İngiliz yönetmen David Lean’in ellerinde 3 saat 17 dakikalık destansı bir melodrama dönüştü. Başrollerinde Mısırlı aktör Ömer Şerif, Julie Christie ve Geraldine Chaplin’in oynadığı ‘Doktor Jivago’, Türkiye’de 28 Aralık 1968’de gösterime girmiş ve büyük ilgi görmüştü. Türkiye’de 1970’li yıllarda özellikle yaz aylarında, bazı sinema salonlarında ‘Özel istek üzerine’ ibaresiyle zaman zaman gösterime giren filmlerden biriydi.
          Tahmini bilet satışı: 124,135,500

        • 9

          7. JAWS (1975)

          Peter Benchley’in 1974 tarihli çok satan romanından sinemaya uyarlanan ‘Jaws’, popüler sinema için bugün hâlâ ilham verici bir ‘canavar filmi’ olmayı sürdürüyor. Kariyerinin başındaki Steven Spielberg, asıl olarak üç erkeğin köpek balığıyla olan kişisel hesaplaşmaları üzerine kuruyor öyküyü. Köpek balığının insanlara saldırdığı sahnelerde gerilimi zirveye çıkarması, finalde köpek balığıyla yaşanan “düello”yu da etkileyici hale getiriyor.
          Tahmini bilet satışı: 128,159,700

        • 10

          6. ON EMİR (1956)
          (The Ten Commandments)

          Bugün eleştirmenlerin nerdeyse onun adıyla andığı ‘destansı dini film’ janrının kurucularından biridir Cecil B. De Mille… ‘On Emir’, dördüncü dini filmidir. Senaryo, üç ayrı romandan ve kutsal kitaplardan yola çıkılarak yazılır. DeMille dış çekimleri hikâyenin geçtiği mekânlarda gerçekleştirirken, iç çekimlerde Hollywood stüdyolarında çalışır. Gösterime girdiğinde gelmiş geçmiş en yüksek bütçeli film olarak anılır. Başrollerinde Charlton Heston, Yul Brynner ve Anne Baxter’ın oynadığı film, 7 dalda Oscar’a aday gösterilmiş ama sadece özel efekt kategorisinde ödüle ulaşabilmişti.
          Tahmini bilet satışı: 131,000,000

        • 11

          5. TITANIC (1997)

          Çekimler başladığında sonu herkes tarafından bilinen bir olayın yeniden anlatılmasına büyük risk olarak bakılıyor, hatta filmin Titanic gibi batacağı konuşuluyordu. Ama Cameron, seyircinin ilgisini son ana kadar ayakta tutan basit, etkili bir öykü ve eski usul bir sinemayla “Titanic”i olay haline getirmeyi başardı. Doğanın gücü karşısında, teknolojinin tükendiği noktada, Titanic’in matemini bir kez daha tuttuk, aşkın gücü karşısında duygulandık. Türkiye’de de yaklaşık 2 milyon 943 bin seyirciye ulaşmayı başardı.
          Tahmini bilet satışı: 135,549,800

        • 12

          4. E.T. (1982)
          (E.T. the Extra-Terrestrial)

          Popüler kültüre damgasını vurmuş gerçek bir klasik ve bilimkurgu başyapıtı... Gerçekten “E.T.”siz bir bilimkurgu tarihi yazmak zordur. Dost canlısı ufak tefek uzaylıyla banliyö çocukları arasındaki sevgi ve dayanışma bağı, bugün hâlâ birçok filme ilham vermeye devam ediyor. 1980’lerde Reagan’ın ve muhafazakârlığın yükseldiği bir dönemde, çocukların tek başlarına ailelerine ve devlete rağmen uzaylıya düşman gözüyle bakmamaları, hatta korumaları kuşkusuz az şey değildi. Hâlâ da değil...
          Tahmini bilet satışı: 141,854,300

        • 13

          3. NEŞELİ GÜNLER (1965)
          (The Sound of Music)

          Yönetmen: Robert Wise Çoğunlukla evde olmayan, olduğunda da çocuklarını askerliğin sert disipliniyle yönetmeye çalışan Von Trapp (Christopher Plummer), yeni bir dadı işe alır. Maria (Julie Andrews) dadılığı sadece iş olarak görmez, çocuklarla tek tek ilgilenerek hepsinin kalbini kazanır ve onlara anne şefkatini verir. Bir kadının sevgisi ve tutkusuyla 7 yaramaz çocuğu bir anda değiştirmesi Von Trapp’i de etkiler. 5 Oscar’lı, eğlenceli ve duygusal bir müzikal.
          Tahmini bilet satışı: 142,485,200

        • 14

          2. STAR WARS: BÖLÜM IV – YENİ BİR UMUT (1977)
          (Star Wars: Episode IV – A New Hope)

          Efsanenin başladığı film, bizi hikâyenin içine hızla çekerek “çok uzak bir galaksi”de, George Lucas'ın hayal dünyasında yolculuğa çıkarır. Her şey hem çok yeni hem de çok tanıdıktır... Kökleri 1930'lu yıllara kadar giden uzay operaları, westernleri hatırlatan sahnelerle buluşur. Her şey bir yana, popüler kültür tarihine adını yazan karakterlerle tanışırız: İsyancı Prenses Leia, bir komedi ikilisini andıran R2-D2 ve C-3PO, hemen özdeşleştiğimiz “adamımız” Luke Skywalker, bilge Obi-Wan, serseri ama iyi kalpli Han Solo ve kankası Chewbecca... Ölüm Yıldızı'nı yok etmek için dar alanlarda uçan pilotların çağdaş aksiyon sinemasına esin kaynağı olduğunu da belirtelim.
          Tahmini bilet satışı: 178,119,500

        • 15

          1. RÜZGÂR GİBİ GEÇTİ (1939)
          (Gone with the Wind)

          Margaret Mitchell’in romanından uyarlanan film, Amerikan İç Savaşı’nı Güneyli ve beyaz çiftlik sahiplerinin gözünden anlatır. Odağında Scarlet O’Hara’nın (Vivien Leigh) yer aldığı bir ‘aşk dörtgeni’ çevresinde kurulan ve uzun yıllara yayılan destansı bir dönem filmidir. O yılların en büyük yıldızlarından biri olan Clark Gable’ın Rhett Butler karakterini canlandırdığı filmin yapımcısı David O. Selznick, yönetmen olarak önce George Cukor ile anlaşır ama çekimlerin başlamasından kısa bir süre sonra işine son verir. Onun yerine gelen Victor Fleming, yoğun çalışma temposu ve aşırı yorgunluk nedeniyle yerini kısa süreliğine Sam Wood’a bırakır. En iyi film dahil 10 Oscar birden kazanan ‘Rüzgâr Gibi Geçti’, ulaştığı büyük başarıya rağmen bugün genel olarak ırkçı ve ayrımcı Güneylileri öven içeriği çok sorunlu bir film olarak anılır. Film, tüm dünyada farklı vesilelerle defalarca yeniden gösterime girmiş ve yıllar içinde seyirci sayısını artırmıştır.
          Tahmini bilet satışı: 202,286,200

        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa