Zafer Partisi İBB Başkan adayı Azmi Karamahmutoğlu'ndan Habertürk'e açıklamalar
Habertürk'te Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtlayan Zafer Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Azmi Karamahmutoğlu, "İstanbul'da yaşayan insanlara İstanbul'u yaşatmak gibi bir projemizin olması lazım. Fukaralıktan ötürü mahallesinden çıkamayan, güneş girmeyen yerlerde yetişen insanlardan ne estetik ne fikri bir gelişme beklersiniz. Alan alan ele alacağız" diye konuştu
Zafer Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Azmi Karamahmutoğlu, Habertürk'te Mehmet Akif Ersoy'un sorularını yanıtladı.
Karamahmutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
2019 yerel seçime kıyasla seçmenin ilgisi kaybolmuş vaziyette. Seçmenin keskinliği ve kamplaştığı da yok. AK Parti İstanbul'u kaybetmek istemiyordu. Öbür taraf da İstanbul'u kazanırsak Ankara'dayı da kazanırız, değişim gelir, baharlar gelir, çiçekler açar diyordu. Gördük ki çözülen sorunlar olmadı. Eli kulağında beklenen depremle ilgili yapılan bir şey yok. Bu bir yılgınlığa sebebiyet verdi. Seçmenin yönelimi şimdi daha farklı. Adayların ilk başta projeler boca etmesi vardı masaya. El yükselterek konuşuluyor. Projeler Türkiye'nin dışına çıktı. Adaylardan biri kazanması halinde Gazze'yi özgürleştireceğini söyledi. Bir diğeri kamyonlarla yardımı sergilemeye başladı. Nahoş bir olaydı bu. Türkiye için, Cumhuriyet için hiç de iyi olmayan bir sonuç doğurdu. Kimlik siyaseti yapılmaya başlandı. Kimlik siyaseti üzerinden bu kez partilerin aday çıkarıp, çıkarmaması, arka kapı diplomasisi yürüten Ankara hükümetinin seçmene öcüleştirerek gösterdiği bazı siyasi yapılarla arka kapı diplomasisiyle el sıkışması seçim yarışını kirletti.
"ZAFER PARTİSİ KENDİSİNİ MERKEZDE KONUMLANDIRIYOR"
Katılım son seçimdeki gibi olmayacaktır. Seçmende bir hevessizlik görüyorum. Oyunun rengini seçmen çok rahat değiştiriyor artık. Evvel ki gibi iki cepheli bir Türkiye yok artık. Zafer Partisi'nin topladığı oylar var. Hitap ettiği bir kitle var. Milliyetçi siyasette de en son CHP ile temsil edilen fakat onun da terk etmiş olduğu Atatürk Türkiyesi'nin dillendirilmesi. Bunu Zafer Partisi yapıyor. Partizanlaşmamış, bağımsız bir seçmen grubu var. Bu seçmeni çekebilen yer burası. Ne sağda ne solda tanımlıyor kendisini. Kurucu değerlere sahip çıktığı için kendisini merkeze konumlandırıyor. Milliyetçi siyaset kendisini hiçbir zaman sağ olarak tanımlamamıştır.
"ZAFER PARTİSİ TEK BAŞINA DİRENEN BİR PARTİDİR"
Milliyetçi siyasal düşünce içerisinde de kendi aralarında ton farkı vardır. Zafer Partisi teslimiyetçi olmadığı için belki sert gözüküyor. Yumuşakça olan teslim olmaktır. Zafer Partisi dirençli olduğundan dolayı. Her tarafı istila etmeye başlayan mülteciler politikasını ele alacak olursak. Burada Zafer Partisi tek başına kendisi direniyor. Diğer siyasi partiler bu alanı mayınlı görüyorlar ve girmiyorlar. Eleştiri almaktan korkuyorlar. Batı ülkelerine baktığımızda orada kendini savunmaya ilişkin ortaya konulan işbirliği gıpta ettirici. Almanya örneğini vereceğim. Almanya İçin Alternatif Partisi adında bir parti var. Mülteci karşıtıydı. Bu parti şimdi yüzde 20'lere gelmiş vaziyette. O iktidarda olmasın diye bir araya gelen partiler ittifak kurmuş durumda. Mültecileri biz entegre edemeyiz, onlar bizi asimile eder. Halen ülke sınırından içeri girişler devam ediyor. Nüfus artış hızı onlarda çok yüksek. Gelecek 25 yıl için bu haliyle büyük tehlike.
"BİRİKMİŞ OLAN PROBLEMLER BU 35 YILI ÜRÜNÜDÜR"
Bazı yerlerde tamamen genel siyaset soruluyor. Fakat projeleri konuşunca iş değişiyor. Her parti İstanbul'da aşağı yukarı aynı sorunları tespit etmiş durumda. Trafik, toplu taşıma, deprem. Getirdikleri çözüm önerileri birbirine yakın. Biz diğerlerinden farklı olarak birinci sıraya kent enflasyonunu, şehrin hayat pahalılığını koyuyoruz. Bir de diyorum ki, buradaki hayat pahalılığını besleyen fazladan 4 milyon mülteci etmenlerden biri. Trafikte de böyle. Belediye bütçeleri nüfusa göre oluşturuluyor. Biz fazladan 4 milyona bakıyoruz. Yılı 89'dan başlatacağız. Sözen'in başladığı süreçten bahsediyoruz. 94'den 2019'a kadar 25 yıl da başka bir siyasi ekol yönetti. Bu vilayetin 35 yılını yalnızca iki siyasal akım yönetti. Birikmiş olan problemler bu 35 yılın ürünü.
"ZAFER PARTİSİ OYLARINI ARTIRARAK ÇIKACAK"
Türk milliyetçileri İstanbul şehrini çok partili hayata geçildikten sonra hiç yönetmedi. Türkiye'yi de tek başına hükümet olarak yönetmediler. Hemen her siyasi akım denendi. İstanbul'da iki siyasi akıma verildi yönetme hakkı; fakat Türk milliyetçilerine verilmedi. Zafer Partisi yeni bir parti. Kendisinden daha önce kurulmuş olan DEVA Partisi ve Gelecek Partisi. Birincisi uzun süre bakanlık ikincisi de Başbakanlık yapmış kişilerin partisi. İki partisinin oy yüzdesinden Zafer Partisi daha fazla oya sahip. Zafer Partisi genel seçimde almış olduğu oy yüzdesinden daha büyük bir yüzdeyle çıkacağız sahadan.
"BU ŞEHİRDE BİNLERCE İNSAN DENİZE GİRMEMİŞ"
Depremde akademik çevrelerden yararlandık. Ortaya konulan tablo dehşet verici. 97 binanın deprem dirençli hale getirilmesi lazım. İçinde yaşayan 4 milyon. Bu durumda 1 milyon insanımızı kaybedeceğiz. Kentsel dönüşümle ilgili hiçbir şey yapılmış değil. Arama kurtarma yardımı için 2,5 milyon kadroya ihtiyacımız var. Biz bu eğitimi vereceğiz. Bugün de olabilir, 20 yıl sonra da olabilir deprem. Bir şehir 20 kilometre 1 yılda metro yapabilir. Bütçesi, zemini ve kamulaştırmasıyla. Hem Kurum'un hem İmamoğlu'nun açıklamalarına baktım 70 km.ye kadar çıkanlar var. Şehrin çeper ilçesinde yaşayan insanlar İstanbul'u yaşayamıyor. Köy hayatı yaşıyorlar. Metropolün onlara sunmuş olduğu fırsatlardan, olanaklardan yararlanamıyor. Bu şehirde binlerce insan denize girmemiş.
"İSTANBUL'U ALAN ALAN ELE GELECEĞİZ"
İstanbul'da yaşayan insanlara İstanbul'u yaşatmak gibi bir projemizin olması lazım. Fukaralıktan ötürü mahallesinden çıkamayan, güneş girmeyen yerlerde yetişen insanlardan ne estetik ne fikri bir gelişme beklersiniz. Alan alan ele alacağız. Kuzey Marmara sahil şeridinde bulunan ilçeleri ele alıp, kentsel dönüşüm başlığı altında düzenli bir şehirleşmeyle yürütmek lazım.
