Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FUTBOLDA gole ulaşmak için set hücumların önemi artık giderek azalıyor. İster 4-4-2, ister 4-4-1 -1, ister 3-5-2 ister 43-3 veyahut 4-5-1 dizilişiyle oynayın; rakip kaleye ne kadar hızlı gidebilirseniz o kadar varsınız günümüz futbolunda. Eğer topu aldığı anda bir sonraki pası kafasında kurgulayıp hemen uygulayan bir oyuncunuz varsa şanslısınız. Yok eğer topu aldıktan sonra etrafında kim var diye bakınırken meşin yuvarlağı en az 4 kez dürten futbolcu sayınız çoğunluktaysa geçmiş olsun!.. Tabii birde duran top organizasyonlarında ne kadar başarılı olursanız, şansınız o kadar açık.

        Son Dünya Kupası'nda özellikle Almanya'nın ortaya koyduğu kontratak futbolu bir hayli başarılı olurken Şampiyonlar Ligi'nde hafta arasında oynanan Milan-Tottenham ve Arsenal-Barcelona karşılaşmalarında atılan goller, topun ileriye doğru hızlı oynandığında atağın ne kadar tehlikeli hale gelebileceği gerçeğinin bir kez daha altını çizdi.

        Örneğin; Milan-Tottenham maçında atılan tek golde asisti yapan Aaron Lennon kendi yarı sahasında aldığı topu yaklaşık 45 metre sürüp, 7 saniye sonra Crouch'a veriyor. Atağın başlangıcı ve Crouch'un fileleri havalandırması ise toplam 9 saniye sürüyor. Burada elbette Lennon'ın hızı ve patlama gücü önemli faktörlerden biri... Arsenal'in Barcelona karşısında attığı galibiyet golünü ele aldığımızda ise yine atağın olgunlaşma süresi 9 saniye... Santra çizgisinin hemen gerisinden Fabregas'ın ayağından çıkan top, sağdan fırlayan Samir Nasri'ye geliyor, meşin yuvarlağı sadece 2 defa dürten Fransız oyuncu atağın 7. saniyesinde pasını Arshavin'e veriyor ve hepi topu 9 saniyede maçın skoru 2-1 oluyor...

        Gelelim duran toplara... 2010 Dünya Kupası'nın ardından yayınlanan teknik raporda kupada atılan toplam 145 golün 35'inin duran top organizasyonları sonrası gerçekleştiğinin altı çizilmiş. Yani yüzde 25'i... 90 dakika berbat bir oyun ortaya koysanız da kullanılacak iyi bir köşe atışı veya serbest vuruş, varlık nedeniniz olabilir. İstatistikler ortada... Biz hâlâ 'Alan mı adam mı paylaşımı' diye tartışırken, Avrupa arenasında oynanılan maçlarda filelerden çıkarmadığımız top kalmadı...

        Atak hızı ve duran topları iyi kullanmak kadar ceza sahası çevresine düşen topları toparlayan (ribaund alan) ve onu düzgün dağıtan oyuncunuz varsa bir o kadar şanslısınız. Mehmet Topuz'un son dönemde müthiş bir çıkış göstermesini belki de bu yeteneğini geliştirmesine bağlayabiliriz. Adaşı; Topal bu kabiliyetiyle Valencia kapısını açtı kendisine...

        Bazen aritmetiğe fazla takıyoruz kafamızı, 4-3-3'lere, 4-1 -4-1 'lere, 4-4-2'lere... Elbette bir teknik direktör kadar oyunu okuyabilme yetim yok, lâkin futbolun dili bugünlerde değişiklik gösteriyor, kabuk değişiyor. Not düşeyim istedim...

        'Git kendin al!'

        Arsenal-Barcelona maçında parlayan 2 'yabancı' vardı Arsenal adına... "Wenger'in bebeleri" olarak tanımlanan ekipte, Lorient'dan gelen 25 yaşındaki Koscielny ile 19 yaşındaki Wilshere'in performansları fazlasıyla kayda değerdi.Yaşının küçük olmasının da verdiği utangaçlıkla maç sonunda Messi'den formasını isteyemeyen Wilshere'e dün takım kaptanı Fabregas twitter'dan zılgıtı çekti: Messi'nin formasını benim sana getirmeme hala inanamıyorum. Çok korkuyordun. Sen maçın adamıydın. Lütfen bir dahaki sefere git, formayı sen iste!..

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar