Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aslında ilk gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme getirdiği an yazmak istedim bir şeyler. Ama sonra bu konuyu gündeme alıp tartışmanın zamanlamasının yanlış olduğunu söylerken bir de kendim bahsini edip aynı hataya düşmek istemediğim için vazgeçtim.

        Fakat Erdoğan’ın Bakü dönüşü gazetecilerle yaptığı söyleşide hasbelkader dile getirdiği İş Bankası’ndaki CHP hisseleri mevzusunun neredeyse üzeri kapanmışken dün MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından bir kez daha tartışmaya açılması üzerine bir şeyler yazmanın artık elzem olduğuna karar verdim.

        Yazacağım çok bir şey de yok esasında.

        Asla aynı garabete düşüp İş Bankası’ndaki CHP hisseleriyle ilgili öyle ya da böyle bir yorum yapmayacağım.

        Ben başta siyasi liderlerimiz olmak üzere en azından şimdilik, şu ekonomideki kritik dönem aşılıncaya kadar İş Bankası ile ilgili bu konularda hiç kimsenin bir şey konuşmamasını rica ediyorum.

        Sakın bu yazdığımdan “İş Bankası’ndaki CHP hisseleri ile ilgili söylenenler yanlıştır” filan anlamı çıkarmasın kimse. Yanlıştır, doğrudur orası çok ayrı bir konu. Ben sadece zamanlama olarak bu konuyu tartışmak doğru değil diyorum…

        Neden?

        Çünkü bu tartışma Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşullar filan göz önüne alındığında sadece İş Bankası’na zarar vermiyor.

        Bu tartışma nedeniyle aynı zamanda “Çok şükür ki sağlıklı ve güçlü” deyip dua ettiğimiz tüm bankacılık sektörümüz de olumsuz etkileniyor.

        Bunun böyle olduğunun kanıtı da var. Konunun gündeme getirildiğinin ilk günü yani pazartesi günü borsadaki tüm bankacılık hisseleri de olumsuz etkilendi.

        Bu arada şu küçük hatırlatmayı da yapmak isterim…

        Evet bir kamu bankası değil İş Bankası ama pardon da Yunanistan’ın da değil!

        Unutmayalım lütfen… Türkiye’nin ekonomisine ilk saldırılar başladığında ilk milli ve yerli tavrı sergileyen bankaların başında geldi İş Bankası. Genel Müdür Adnan Bali’nin o günlerde yaptığı açıklamalar, iktidara verdiği desteğin o dönem kamuoyunda nasıl bir teveccüh yarattığı hafızalarımızda.

        Tüm kamu bankaları gibi milli ve yerli ruhla o saldırılara karşı dimdik durarak tavır koyan ve hükümetin ekonomik plan ve programlarının tamamında yer alan, sorgu sual etmeden taşın altına elini koyan İş Bankası’nı siyasi polemiklere konu etmek doğru değil.

        Gerçekten de rica ediyorum: Lütfen artık bu konuyu kapatalım…

        ***

        Pardon ama “Akım derken mesele .... oldu!”

        Sosyal medyada son dönemde yeni bir akım başladı. Falling star (düşen yıldızlar) adı verilen bu akımda, kendilerini garip bir biçimde yere atan insanlar var.

        Yurt dışında başlayan bu akımın Türkiye’deki öncüsü ise Seda Sayan oldu. #fallingstars etiketi ile kullandığı fotoğrafında Seda Hanım, bir market ya da lokanta gibi bir yerin önünde, ellerinde poşetler filan yerde sürünür bir poz vermişti.

        Yalan yok ilk gördüğümde kahkahalarla gülmüş ve Seda Sayan’ın komiklik yapmaya çalıştığını düşünmüştüm.

        Ancak artık gülemiyorum çünkü Seda Sayan’ın başlattığı bu; "Düşen yıldızlar pozu" akımı bir manyaklık halini aldı.

        Niye bilmiyorum özellikle kadınların bu akıma ilgisi büyük oldu. Örtülü, örtüsüz binlerce kadın Seda Ablalarının peşinden gidip, kendilerini yere atıp, garip sürünür pozlu fotoğraflarını sosyal medyada paylaşıyorlar ve bunu da ne için yapıyorlar bilmiyorlar.

        Özetle… Tamamen bir özenti ile başlayan ve saçma sapan bir noktaya evrilen #faillingstars modası - tamamını yazamayacağım, terbiyem elvermediği için- eskilerin esasında başka bir manada kullandıkları ama düşündüğünüzde bugüne çok uygun düşen; “Akım derken … oldu“ sözünü hatırlattı…

        Kendileri paylaştığı için sosyal medyada benim de paylaşmamın bir mahzuru yok diye düşünüyorum ve başta Seda Sayan olmak üzere, onun ardından “Düşen yıldızlar pozu”nu verenlerden benim için favori olanların birkaçını paylaşıyorum ve onlar için şöyle diyorum; “Allah size akıl versin!”

        ***

        Bingöl’de güzel şeyler de oluyor…

        Türkiye’nin en Doğu illerinden Bingöl deyince akıllara nedense hep terör gelir… Çatışma, kan, şehitler gelir…

        Ben bugün size o uzak diyarımızdan, Bingöl’den bambaşka bir haber vermek istiyorum.

        Önümüzdeki ay yapılacak olan Bingöl Uluslararası Kısa film festivalinin mottosu; "Doğuda güzel şeylerde oluyor"

        Sağ olsun davet için aradığında festivalin direktörü sevgili kardeşim Baran Mayda ile konuştum. Halkın ilgisinin ve katılımının muazzam olduğunu öğrendim. Festival Kültür Bakanlığı ve özellikle Sinema Genel Müdürlüğü’nün desteği ile yapılıyormuş. Ve Bingöl Belediyesi de en büyük destekçilerindenmiş.

        Hülasa… Tüm sinemaseverlere, festivalseverlere çağrı var Bingöl’den. 8-12 Ekim tarihleri arasında yapılacak ve “Altın Kartal Ödülleri”nin verileceği Bingöl’deki kısa film festivaline destek olalım.

        Mümkün olursa gideceğim ben. Ve bizzat o festivali izleyip sizinle de paylaşacağım…

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar