Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İKTİDAR olmasını falan geçiniz... O değil benim takıldığım. Benim takıldığım, neredeyse Türkiye Cumhuriyeti’yle aynı yaşta olan bir anamuhalefet partisinin oy oranını hiç değilse beş puan üzerinde artıramamasıdır! Onlarca neden sayılabilir bu durumu izah edecek ama bunların içerisinde en barizi parti içi hizip, kavga ve tartışmadır. Belki daha önce yüz defa yazmış ya da ekranlarda dile getirmişimdir bunu ve sonunda da CHP’lilerin söylediklerimi daha doğru anlayabilmeleri için çok bildik şu atasözünü hatırlatmışımdır: “Kavgalı eve kız vermezler!”

        Duyuyoruz ki CHP’ye bir kez daha bu atasözünü hatırlatmak elzem olmuş bugünlerde. Çünkü yine acayip bir kavga var parti içerisinde. Ve yine İstanbul başı çekiyor bu kavganın merkezinde.

        DELEGE AĞALARI

        Önce kısa bir özet yapayım size, konuyu tam kavrayabilmeniz için. Önümüzdeki şubat ayında kurultay var. Genel başkanlık ve parti meclisi için seçime gidecek CHP. Her partide olduğu gibi tabii CHP de bu büyük kurultay öncesi ilçelerde, illerde kongreler yapması gerekiyor. Bu kongrelerle amaçlan şey; hem şubattaki kurultayda oy kullanabilecek kurultay delegelerini belirlemek, hem de ilçe ve illerin yönetimlerini şekillendirmek!

        Üniversite yıllarında aktif bir partili genç olduğum yıllardan iyi bilirim bu süreci. Acayip heyecan vericidir, ama bir o kadar da kavgalı gürültülüdür. “Parti içi demokrasi çalışıyor” denilir ama bu koca bir yalandır. Çünkü çalışan parti içi demokrasi filan değil, delege ağalarının hırsları ve hezeyanlarıdır.

        Sadede gelirsek değerli okurlarım... Bir kez daha gördük ki CHP’de bu gelenek değişmemiş. Bugünler yine o günlermiş... Yani delege ağalarının atlarını koşturma, kimin kaç delegeyle nereye zıplayacağının muhasebesinin yapıldığı günler. Diğer illerde durum ne bilmiyorum ama aldığım son duyumlara göre İstanbul’da ağalar birbirine girmiş. Öyle girmişler ki, çareyi tüm kongreleri durdurmakta bulmuş genel merkez. Bizzat Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla alınan karar gereği İstanbul’da seçimler şu an için iptal!

        HER DAİM KAVGA

        Sürecin durmasına neden olanların kimler, yani hangi ağalar olduğunu da, nedenlerini de biliyorum ama... Tek tek hem de ama memleketin geleceğiyle ya da içinde bulunduğu koşullarla hiç alakası olmayan bu boş beleş parti içi saçmalıklarını köşeme taşıyıp da vakit kaybetmek istemiyorum. Sadece kabul görürlerse eğer CHP’lilere bir kez daha şu minik dostane uyarıyı yapmak istiyorum: Hani soruyorsunuz ya her seçim hezimetinden sonra kendi kendinize, “Arkadaş bu AK Parti nasıl hâlâ tek başına iktidar olmayı başarabiliyor? Bu kadar soruna rağmen nasıl birinciliğini devam ettiriyor?” diye.

        Cevabı sizde işte; sizin yaptıklarınızda! Kusura bakmayın sevgili CHP’liler ama sizin bu kafanız değişmedikçe, bu köhnemiş zihniyetinizden vazgeçmedikçe AK Parti bir 50 sene daha tek başına iktidar olmaya devam eder! Etsin de zaten! Zira bu millet öyle bir millet ki; memleketi yangın yerine dönmüşken her daim birbiriyle kavga eden ve birbirinin kuyusunu kazan bir partiye güvenmez de, oy da vermez!

        ***************

        KULIS... KULIS... KULIS...

        ÖNCEKİ akşam bir açılıştaydım. Ali Ağaoğlu’nun şu meşhur projesi Maslak 1453’te yeni bir mekânın açılışında. Mekân güzel, enteresan ama ondan daha enteresan olan birbirinden değişik davetlileri bir arada görmek oldu. Uzun zamandan beri böyle bir çeşitlilikle karşılaşmamıştım.

        Düşünsenize bir masada Cavit Çağlar, Bedrettin Dalan, Mustafa Sarıgül, Mustafa Denizli, Şansal Büyüka, Sefa Sirmen.... Yan masada Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı ve şimdi hatırıma gelmeyen farklı kesimlerden onlarca isim.

        Hep derim ya, “Biz gazeteciler için bulunmaz nimettir bu tür buluşmalar”. Uğraşsan, didinsen bir araya getiremeyeceğin insanlar kendiliğinden geliverirler bir araya ve gazeteci de ortasına düşerse şahane olur! Oldu da vallahi. Uzun yıllardan beri görmüyordum mesela Dalan’ı. Belki 15 sene... Hoş oldu karşılaşmamız. Gayet iyi gördüm kendisini. Ayaküstü de olsa birkaç kelam edebildik.

        Sonra Mustafa Sarıgül. Onu da epeydir görmüyordum. Valla ne yapıyor Sarıgül, botoks mu başka bir şeyler mi bilmiyorum ama söyleyeyim siyasetten uzak kalmak yaramış kendisine. Bayağı gençleşmiş ve enerji dolu gördüm. Belli ki kafasına koyduğu gibi önümüzdeki seçimlerde kendisini bir biçimde gösterecek. CHP’den mi olur bu, yoksa başka bir partiden mi ya da bağımsız mı bilmiyorum ama seçim meydanlarında göreceğimiz kesin! Mustafa Denizli Hoca’mı da çok özlemişim. Onu da ne zamandır görmüyordum. Bayağı bir hasret giderdik.

        Özetle... “Off the record”du tüm konuşulanları yazmam, ama epeyce muhabbet etme imkânı buldum. Açıkçası, “Memlekette neler oluyor? Bizi daha neler bekliyor?” sorularının yanıtıyla ilgili nabız yoklamamam için iyi bir fırsat oldu. Ha bu arada Ali Ağaoğlu’nun her zamanki gibi espritüelliği üzerindeydi. Davete birlikte gittiğim gazeteci arkadaşlarım Dilek Güngör, Tuba Kalçık ve bendenize dönüp, “Çarli’nin melekleri gibisiniz” deyince, ben de “Ağa o zaman sana da Çarli olmak yakışır” dedim. Hiç itiraz etmeyip, “Elbette zaten size bir Çarli olacaksa, o da ancak ben olurum” deyip bunu bir kare fotoğrafla ilan etmemiz gerektiğini söyledi. İşte onu da sayfada görüyorsunuz.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar