Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Doç. Dr. Levent Köstem ile eşi Güler Köstem’in yıllardır Urla’da zeytinyağı müzesi açmak için gayret gösterdiklerini biliyordum.

        Meğer tam olarak 17 yıldır bu işle uğraşıyorlarmış.

        Müzeyi oluşturabilmek için ne zahmetlere katlandıklarına, nelerle boğuştuklarına bizzat şahit oldum.

        Bürokrasiden tutun da, malzeme toplamaya kadar pek çok engelle karşılaştılar.

        Hatta, müzeyi açtırmamak için özel çaba sarfedenler bile oldu.

        Ancak onlar, büyük amaçları için hiç yılmadılar, hiç bıkmadılar ve her türlü sıkıntıyı aşıp sonunda hayallerine kavuşmayı başardılar.

        *

        Cumartesi günü yapılan açılışa gittim.

        Orada ne göreyim?

        Köstem çiftinin mütevazı olarak bahsettikleri müzeleri, aslında dünyanın en büyük zeytinyağı müzesi olmuş.

        Bu tabloya şaşıran sadece ben değildim.

        Açılışa katılanların hemen hepsi gördükleri muhteşem ortam karşısında donup kaldılar.

        Çünkü kimse böylesine güzel, böylesine büyük, böylesine ayrıntılı, böylesine zengin bir müze ortamı beklemiyordu.

        Restoranıyla, satış dükkanlarıyla, sanat atölyeleriyle, çocuk beceri salonlarıyla ve butik oteliyle Köstem çifti gerçekten de harika bir iş çıkarmışlar.

        *

        20 dönümlük tesiste şu anda Zeytinyağı Teknoloji Müzesi bulunuyor.

        Ama seneye yeni bir müze daha geliyor üst katına..

        Sabun ve Hijyen Müzesi..

        Köstem’ler müzede çocuklara eğitim vermeyi, burayı bir eğitim kurumuna dönüştürebilmeyi, zeytin, kültür, tarih ve el becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmalar yapmayı hedefliyorlar.

        *

        İsteseler, bunca eziyete hiç girmeyip paralarını kişisel yatırımlar için harcarlardı.

        Ancak onlar hayallerinin peşinde koştular, dünyanın masrafını yapıp müzelerini açtılar.

        Bundan sonra yaşatabilmek için de daha pek çok harcama yapacaklar.

        Böyle idealist insanlara günümüzde nadiren rastlanıyor.

        O yüzden Köstem çiftine ne kadar ödül verilse, ne kadar teşekkür edilse azdır.

        ************

        Yeniden güçlü KSK

        Aslında her şey ortadaydı.

        Karşıyaka Spor Kulübü’nün mevcut düzende profesyonel futbolu yürütebilmesi mümkün değildi.

        Senelerdir “zor şartlar, ağır yükler” altında yaşamaya çalıştılar.

        Fedakarlıklar yaptılar, taraftardan para topladılar, ama bu tür girişimlerle fazla uzağa gidilemeyeceği ortadaydı.

        Sonunda, “profesyonel futbol şubesini bir şirkete devretme” kararı aldılar.

        *

        Bence doğru bir karar verildi.

        Çünkü, artık KSK’nin kendi gücüyle bu çarkı çevirmesi olanaksız hale geldi.

        Borçlar kapatılamaz boyuta ulaştı.

        Dolayısıyla, “şirketleşme kararı” kaçınılmaz bir zorunluluk oldu.

        Şimdi en uygun alıcı bulunmalı ve futbol şubesinin önü açılmalı.

        Taliplilerle görüşmeler başladı zaten, eminim ki kulübün yararına olan en iyi seçenek değerlendirilecektir.

        Yeniden özlediğimiz “güçlü Karşıyaka” yaratılacaktır.

        Gelişmeleri yakından izliyoruz.

        ************

        Somun-cıvata deyip geçme

        Bir ülkeyi ekonomik ve sosyal gelişme yönünden etkileyen en önemli faktörlerden biri, eğitim sistemi ile istihdam piyasası arasındaki uyumsuzluktur.

        Yani, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün tabiriyle “somun-cıvata” uyumsuzluğudur.

        Maalesef biz bu uyumsuzluğu ülkemizde dibine kadar yaşıyoruz.

        Yanlış sistem nedeniyle, işverenler de, iş arayanlar da sıkıntı çekiyorlar.

        ************

        Uyumsuzluk bireyleri beş şekilde vuruyor

        1- İstihdam piyasasına uyum süreçlerini uzatıyor.

        2- Zaman ve maliyet kaybına yol açıyor.

        3- İstenilen işlerin yapılamaması nedeniyle iş tatminini ve işe bağlılığı düşürüyor.

        4- İş değiştirmeleri yaygınlaştırıyor.

        5- Düşük beceri gerektiren işlerde yığılma yaratıyor.

        *

        İşletmelere de üç yerden çakıyor:

        *

        - İşlerin doğru kişilerle eşleştirilememesi nedeniyle ilave işgücü maliyeti doğuyor.

        - Verimlilikte ve rekabette istenen düzeye ulaşılamıyor.

        - Ürün ve hizmetlerin kalitesi düşük çıkıyor.

        ************

        Peki, uyum için çare yok mu

        Çare belli aslında..

        Eğitim ve yeterlilik sistemlerinin ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırılması lazım.

        Yani..

        Liselerin ve üniversitelerin yanında, mesleki eğitimin, meslek okullarının daha çok yaygınlaştırılması, geliştirilmesi ve iş dünyasına göre şekillendirilmesi şart.

        Çare budur.

        ************

        Çektikleri derde bak

        - Sevgili olan dizi oyuncuları Kerem Bürsin ile Serenay Sarıkaya dert yanmışlar, “çekimler yüzünden ayrı kalıyoruz” demişler.

        - Bunun çözümü kolay.. Her hafta bölüm başına aldığınız 50’şer bin liradan vazgeçin, dizileri bırakın, bakın o zaman hiç ayrı kalmazsınız!..

        ************

        Bu kızla işi çok zor

        - Dizi oyuncusu Tuvana Türkay, F.Bahçeli sevgilisi Alper Potuk’a “şampiyon olmazsanız nikah yok” demişti, şimdi de “evlenmeye zamanım yok” demiş.

        - Kapıları daha şimdiden kapattığına göre, Fenerbahçe’den ümidi iyice kesti anlaşılan!..

        ************

        Öncekileri görmezsen

        - G.Saray yönetimi, 5-1’lik Başakşehir yenilgisi için Teknik Direktör Tudor’a “her şey yolunda giderken takımın kimyası neden bozuldu” diye soracakmış.

        - Yahu adam fiziği, matematiği, felsefeyi topyekün bozarken ses çıkarmadınız da, kimyayı bozunca mı aklınız başınıza geldi!..

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar