Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ŞAHİN Alpay’ı her düşündüğümde aklıma Milliyet asansöründe onu ilk gördüğüm an geliyor. Gazeteciliğimin ilk zamanlarında bir keresinde Şahin Alpay ve çantacısının olduğu asansöre bindim. Aralarında konuşurken refleks olarak anında sustular, “Sonra konuşuruz” bakışı attılar, ama Alpay kendisini tutamadı.

        Ne yaptı dersiniz? Son cümlesini İngilizce söyledi ki asansördeki yabancı anlamasın...

        Şahin Alpay o yıllarda “Entelektüel Bakış” diye bir sayfa hazırlıyordu. Benim için o kısa asansör yolculuğu Türk entelektüelinin sefaletinin, zavallılığının örneği oldu. Nasıl bir körlük ve kendini bilmezliktir İngilizce gibi çok yaygın bir dilin gazetede çalışan bir genç tarafından konuşulmadığını ona düşündüren?

        Ama Şahin Alpay bu işte. Sığlığı, şaşkınlığı ve kendini bilmezliğiyle. Böyle birinden FETÖ kumpasçısı olur mu?

        Nazlı Ilıcak’la ilgili daha karmaşık duygular içindeyim. Yıllar içinde benim onda sempatik bulduğum hiçbir özelliğin kamuoyuna yansımadığını gördüm. Siyasi görüşlerinin kendi mahallesine bile ters düşmesi sanırım ondan kolaylıkla nefret edilmesini sağladı.

        Bence iyi bir insan. Ama iyi insan olduğu kadar da kötü bir gazeteci. Bir insan basında efsane olacak kadar uzun süre var olup da hep yanılır, her analizi mi yanlış çıkar? Her zaman olduğu gibi FETÖ konusunda doğru analiz yapamadı.

        Bunun cezası üç kez ağırlaştırılmış müebbet olabilir mi?

        SUÇSUZ DEĞİLLER

        Aralarında Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Mehmet-Ahmet Altan gibi gazetecilerin olduğu 10 kişinin bu hafta kaderi belirlenecek. Mahkemenin hafta sonuna kadar karar vermesi bekleniyor. Aslında dava 17 kişiydi ama asıl FETÖ’cüler, yani örgütün organik suç elemanları çoktan kaçtı.

        Nazlı Ilıcak hakkında tutuklanacağına dair haber çıktığında bile buna inanmıyordu. Çünkü sadece yazdığı yazılardan dolayı bunun olabilme ihtimalini çok uzak buluyordu. Gidip darbe planladığı, suç örgütüyle sahte delil ürettiği, kumpas kurduğu, aktif örgüt elemanı olarak çalıştığına dair herhangi bir kanıt yok. Dahası, bizzat kumpasların merkezinde yer alan gazeteci görünümlü FETÖ’cüler ABD’ye ellerini kollarını sallayarak kaçmışken Ilıcak’ın, dünyadan bihaber Alpay’ın hapis yapması ciddi bir adaletsizlik.

        Peki bu isimlerin hiç mi suçu yok? Olmaz mı... Suçları Türkiye’deki entelektüel tartışma ortamını kirletmek, 40 yıl boyunca bütün ülkeyi yanıltmak. Ama bu yasalar önünde bir suç değil. En büyük cezayı zaten Türkiye’deki entelektüel tartışmalardan tamamen dışlanarak, fikirlerinin hiçbir kıymetinin kalmadığını görerek çekecekler.

        FETÖ’YE FAYDASI VAR

        Tutuklu gazetecilerin birçoğunu sevmenin, onlara sempati duymanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. O kadar ki “Ahmet ve Nedim’in arkadaşları” bile yok yanlarında. Ama yargıdan hepimizin beklediği bizim insan olarak hislerimize yenildiğimiz yerde aklın ve mantığın öncülüğünü yapması. Hadi bütün seçenekler tükendi, pragmatik olmak en iyisi. Bu isimleri hapiste tutmanın FETÖ’yle mücadeleye bir faydası olmadığı gibi zararı var.

        Yargı bu kararı verirken uzun ve kısa vadedeki etkilerini de hesap etmeli. Şaşkın bir Şahin Alpay’ı hapsedip bütün dünyaya “Gazeteci tutuklayan ülke” algısı vermeye değer mi? Yeni bir mağduriyet yaratıp yurtdışında kaçak yaşayan ve gerçekten suçlu olan FETÖ’cü ajan-gazetecilerin, polis eskilerinin eline bir “mağduriyet” kartı geçip kahramanlaşsınlar mı?

        ***********

        #NewYork

        BİRAZ GERİ KALDI

        BİR süredir ünlü tasarımcılar artık koleksiyonlarını New York Moda Haftası’nda göstermeyeceklerini beyan edip ayrılıyorlar. Alexander Wang önceki gün son defilesini yaptı. Çünkü New York’taki moda haftasının sektör üzerinde Paris ya da Milano kadar etkisi yok.

        New York Film Festivali de öyle... Herhangi bir film festivalinden farkı yok; ödül sezonunda Toronto kadar etkili değil mesela.

        New York kuşkusuz dünyanın merkezi. İnsan bekliyor ki moda haftası, film festivali en iddialı, en büyük olaylar olsun. En azından bu iki alanda geri kalması bir yandan hoşuma gidiyor.

        ***********

        SELİM İLERİ DİYE BİR TROL

        FETÖ’cülerin ABD’deki vizelerini sorgulamaya başlayınca terör örgütünün elemanları dünden beri bana saldırıyor. Aralarında Selim İleri’nin adını ve fotoğrafını kullanan bir Twitter hesabı dikkatimi çekti. Elbette edebiyatçı Selim İleri değil, ama bu sahte hesap epey bir zamandır bu şekilde devam ediyor. Selim İleri de rahatsız olmuyor belli ki hiç şikâyet etmemiş.

        İşin ilginci FETÖ’nün Selim İleri’nin adını ve fotoğrafını tetikçilik yaparken kullanabilme cüreti.

        GEÇMİŞİN VEFASI

        Ne yalan söyleyeyim, bir yandan da Selim İleri bunları hak etmiyor değil. Zamanında çok kıymetli isminin Zaman gibi bir paçavrada kullanılmasına izin verdi, FETÖ’nün baş teröristlerinden Ekrem Dumanlı’ya övgüler düzdü. Sırf bir dönem güçlü oldukları için...

        FETÖ’cü troller “O ne de olsa bizdendir” diyerek bu geçmişe dayanarak mı adına hesap açabiliyorlar?

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar