Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KULAĞINA biri fısıldamış, İsmail Küçükkaya ekranda duyduğunu paylaşmış. Halbuki çok önemli bir iddia. İktidar partisinde FETÖ’nün ByLock kullanıcısı olduğunu iddia ediyor.

        Karşı argümanlardan biri Küçükkaya’nın gördüğü listede isim benzerliğinden dolayı bu tuzağa düştüğü. Zorlama mı açıklama? Belki.

        Küçükkaya, plan, çıkar, belli bir gizli hedef ya da gündem doğrultusunda haber yapacak biri değil. Sadece çok heyecanlı, hemen gaza geliyor. ByLock haberi neresinden bakarsanız bakın havada kalıyor. Tek kaynaktan duyum üzerine, doğrulatılmadan verilmiş ve ortalığı bulandıran bir iddia. Ayakları yere sağlam basacak bir şekilde dile getirmeliydi bu iddiayı. Ama, dedim ya heyecanlı. Kendisinden söz edilsin, manşetlerle iktidar deviren gazeteci olsun istiyor.

        Gerçi o gazeteciliği de çoktan bıraktı, televizyona geçtiğinden beri daha çok bir meddah, bir “entertainer”. O yüzden gazetecilik standartlarıyla yargılamak da ne kadar doğru, bilmiyorum.

        İKTİDARA HİZMET

        Haksız bir linçle karşı karşıya. Alt tarafı kulaktan dolma bir bilgiyi paylaştı diye açılan soruşturma, sosyal medyada linç, hakaretler falan... Lüzumu yok.

        Hele hele iktidar ve iktidar medyası açısından Küçükkaya’yı linç etmek stratejik değil.

        Hacivat Küçükkaya ve kader ortağı Karagöz Fatih Portakal yüzeysel sloganlar, avam bir dil, şişirilmiş başlıklara bürünmüş haberleriyle çok önemli bir kamusal hizmet veriyorlar iktidar mahallesine aslında. Ben olsam madalya takardım.

        Fox’un önemli bir dosyayı, gündemi sarsacak bir ayrıntıyı, Küçükkaya’nın hayalindeki gibi iktidar devirecek bir haberi ortaya çıkardığına tanık olmadık, olmuyoruz ve de olmayacağız. Onun yerine akşam haberlerinde Nutuk okunuyor ve en kolay taktikle Atatürkçülükten prim yapılıyor. “Kasapta et şu kadar oldu, esnaf kan ağlıyor” gibi Günaydın okulunun en küflü formülüyle kitleler “yakalanıyor”.

        Bilgilenmek, bir olayın ayrıntılarını öğrenmek isteyen de onların müşterisi değil ama sundukları ürünün epey bir alıcısı da var. Taraflı olmaları da mesele değil, her şeyi öylesine sloganlaştırıyorlar ki bir aşamadan sonra dediklerinin bir etkisi de kalmıyor. Her şey şok, her şey skandal, her şey sarsıcıysa bir süre sonra şoka karşı bağışıklık kazanılıyor. Onca ajitasyon sadece kitlelerin gazını almaya yarıyor.

        PASİF MUHALEFET

        Halbuki evrensel olarak gazetecinin görevleri arasında seçmen bilincini artırmak yer alır. Vatandaşlar kendilerini yönetmekle görevlendirecekleri isimleri basından aldıkları eğitimle seçerler. Bu yüzden sloganlardan uzak, gelişmeleri olduğu gibi veren, bilgilendirici haberciliğin önemi büyüktür.

        Küçükkaya ve onun temsil ettiği sloganlara dayalı yeni muhalif gazetecilik türü bir seçmen bilinci üretmeyi bırakın, seçmeni pasifize etmeye yarıyor. Sabah Fox haberlerini izleyip Ankara’ya okkalı küfür sallayan seçmen beyni uyuşmuş, bağımsız düşünme ve analiz yapabilme yeteneği televizyon tarafından hoyratça kendisinden çalınmış bir halde hayatını yaşıyor. Yaşadığı ülkeyle ilgili herhangi bir sorumluluk almaya girişmediği gibi ayrıntıyla da vakit harcamıyor, öğrenmiyor. “Tayyip kötü, Büyük Atatürk, ABD düşman, Kürtler kahrolsun” gibi ezberler yetiyor.

        Gazı alınan seçmen Kemal Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “tıpış tıpış” hakkında hiçbir şey bilmediği, adını yazmaktan aciz olduğu Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy veriyor sonunda. Kılıçdaroğlu’nun bile varlık sebebini sorgulamıyor.

        Külliye’de bir tören, Cumhurbaşkanlığı hizmet madalyası öneriyorum İsmail Küçükkaya’ya. Muhalefetin çıtası basında Fox, siyasette K.K. olunca neden Türkiye’yi yıllardır aynı partinin yönettiği de anlaşılıyor.

        **************

        YARGI HABERLERİ NASIL ANLAŞILIR?

        YARGI haberlerinde hukuk diline alışık olmayan benim gibi okurların kafasını karıştıran bir üslup var. Tıpkı kanun düzenlemeleri ya da vergi haberlerinde olduğu gibi belli bir meslek dalının kendine ait diline kapılıyor haberi yazanlar, bunun başkalarınca anlaşılıp anlaşılmayacağını umursamıyorlar. Kendileri bildiği için herkes bilir varsayıyorlar. Kaç kez bu gibi haberleri bir başkasına “tercüme” ettirmem gerekti.

        Tuğrul Eryılmaz’ın hapis cezasına çarptırıldığını okudum geçen gün; ilk olarak aklımdan geçen 70 yaşında bir gazetecinin cezaevine gönderilip gönderilmeyeceğiydi. Bir sürü yeri taradım, sadece aldığı cezadan bahsediyorlardı. Neyse ki bianet.org’da cezanın ertelendiği ayrıntısı vardı.

        Oysa bu sadece bir ayrıntı değil, haberin hayati bir bilgisi. Neden gizlenir, neden haberden esirgenir bu kritik bilgi?

        ÇÖZÜM ÖNERİM

        - Yargı muhabirleri haberlerini yazarken “Bu haberi hiç hukuk bilmeyen biri anlayacak mı” diye düşünmeli ve jargondan kaçınmalı. “Geri bırakılma” gibi yapay terimlerden sakınmalı, gündelik Türkçe’ye yargı dilini tercüme etmeli.

        - Editörler ise haberi sayfaya koymadan önce “İçinde, bütün soruların yanıtı var mı?” diye sormalı. Birisi hapis cezasına çarptırılıyorsa bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceği mutlaka haberde yer almalı. Gerekirse basit bir “Şimdi ne olacak” soru-cevap kutusu bile çözüm olabilir.

        **************

        #DüzeltmeServisi

        ŞİİR Mİ ŞARKI SÖZÜ MÜ?

        MURATHAN Mungan yıllardır şiirleriyle şarkı sözleri arasına bir mesafe koyar, şarkı sözlerine şiir muamelesi yapılmasını istemez, şiirlerinin de bestelenmesine izin vermez. İki tür farklı disiplinleri temsil eder, yapıları apayrıdır.

        Bunu yazı-çiziyle uğraşan insanlar bilir; Mungan da ezoterik bir sanatçı değil. Türkiye’nin en popüler şairlerinden biri.

        OLMASA HABERİN

        Geçenlerde Hürriyet’in internet sitesinde “Şiirlerin en güzel notalarla birleştirildiği beş ölümsüz şarkı” diye uyduruk bir başlık görünce ne yumurtlamışlar diye tıkladım.

        Yeni Türkü’nün “Olmasa Mektubun” şarkısını Murathan Mungan’ın şiiri sanıyorlar. Hayır, bu bir şarkı sözü.

        Yeni Türkü’nün “Yağmurun Elleri” şarkısını da Barış Pirhasan’ın şiiri sanıyorlardı. Hatayı Barbaros Altuğ fark edip Twitter’da afişe edince suçüstü yakalanmanın paniğiyle hemen değiştirmişler, “e. e. Cummings şiirinden uyarlama” diye. Tabii hatadan bahseden bir açıklama, not, özür yok.

        Neyse ki oradan buradan haber araklayan internet siteleri var. Bir tanesinde eski düzeltilmemiş ve e. e. Cummings’in adının bile geçmediği metin aynen kopyalanmış duruyor.

        Ey Hürriyet, anlamadığın konulara hiç bulaşmasan?

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar