Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU soruya cevap vermeden önce bazı tespitler yapmakta yarar var.

        Bugün nikâh, Medeni Kanun ile mevcut mevzuat çerçevesinde yapılıyor. Buna göre, evlenme çağına gelmiş kadın ve erkek, birlikte belediyeye müracaat ediyor. Belediye, nüfus kayıtlarından eşlerin medeni durumunu ve sağlık raporlarını kontrol ediyor. Nikâh işlemlerinden sonra ise evlenmiş çiftlerin kayıtlarını nüfus idaresine en geç 10 gün içerisinde resmi yazı ile bildiriyor. Ayrıca çiftlere verilen nikâh cüzdanı da evliliği tescil eden bir belge olarak düzenleniyor.

        İkincisi, nikâh İslam dininde birbiri ile anlaşan kadın ve erkeğin en az 2 şahit huzurunda ve belirli bir mehir ile sözleşme yapmalarıdır. Yani nikâh sivil ve özel bir akittir, dolayısıyla dini veya resmi nikâh olarak tanımlanan bir boyutu yoktur. Ayrıca İslam’da nikâhın din adamı tarafından ve bu işlem için özel olarak tahsis edilmiş bir mekânda kıyılması şartı da yoktur.

        Üçüncüsü, semavi dinlerde ve neredeyse bütün inanç sistemlerinde doğum, evlilik ve ölüm kutsal kabul edilir, özel dini törenler ve ritüellerle yapılır. Ayrıca, Müslümanlar ve Musevilerde sünnet merasimi de dini bir nitelik taşır.

        Bu nedenle evlilik, tarih boyunca dinle irtibatlı görülmüş ve din adamları tarafından dua ile yapılmıştır. Kayıt sistemlerinin veya hukuken meşru kılacak kurum olmadığı dönemlerde, bu işlem din adamlarının huzurunda gerçekleştirilmiştir. Daha sonraki dönemlerde ise kamu otoriteleri bu ihtiyacı toplumun inanç ve geleneklerine göre düzenlemiştir. Özetle, geçmiş süreç ve uygulama şekilleri dinle irtibatlı ama daha çok sosyoloji ve şartların sonucunda şekillenmiştir.

        Ülkemizdeki “imam nikâhı” uygulaması da şartların dayatmasıyla oluşmuş ikincil bir uygulamadır. Devletin dini dışlayan ideolojik yapısı, milletin inanç ve gelenekleriyle mücadelesi sonucu ortaya çıkan tepkidir. Tarih boyunca dini alanının konusu olmuş bir uygulamayı devlet tekeline alıp belediye başkanının yetkisine dayanarak duasız yapması, halkı kendi nikâh usulüne yöneltmiştir.

        “İmam nikâhı” kendi varlığı ile meşru olmaktan çok, belediye nikâhına alternatif olmakla meşruiyet kazanmıştır. Ancak uzun yıllar sonra, özellikle AK Parti iktidarı döneminde bu devlet-millet ayrışması azaldıkça, nikâh konusu da normalleşme sürecine girmişti. Sayın Cumhurbaşkanı’nın sıklıkla nikâh törenlerine katılması, belediyelerin özel mekânlarda da nikâh kıyması, nikâh esnasında Kuran-ı Kerim tilaveti ve dua yapılması, geçmiş tartışmaları silmeye başlamıştı.

        Şimdi hükümet bu ideolojik zıtlaşmaya tamamıyla son vermek için bir adım atıyor. İsteyen müftülüklerde nikâh işlemi yaptırabilecek. Bu adımın ülkemizdeki normalleşmeye önemli bir katkısı olacağı kanaatindeyim.

        Yine birkaç tespitte daha bulunalım.

        Öncelikle, müftüler de Medeni Kanun ve nikâh işlemlerini düzenleyen mevzuata uygun işlem yapacak. Hukuki çerçeve değişmediğine göre, tıpkı belediyelerde olduğu gibi müftülüklerde de medeni durum ve sağlık kontrolü yapılacak ve nikâh işlemlerinden sonra nüfus idaresine bildirilecek.

        Dini bir kurum olan müftülük diye muhalefet etmenin anlamı yok. Teknik bir ifadeyle, nikâh işlemlerini yapan kurumlar çeşitlendiriliyor. Bu, daha hızlı işlem ve kurum başına daha az iş yükü demektir.

        Yani bu kararın şer’i düşünce ve yaşam tarzını dayatma ile hiç alakası yok. Müftülüklerde kıyılan nikâhın çokeşliliğe sebep olacağı, çocuk yaştaki evlilikleri kolaylaştıracağı veya mahkeme dışı boşanmayı artıracağı gibi itirazlar, sadece duygusal ve eski alışkanlıklardan kaynaklanıyor.

        Gerçekte bu uygulama, hem dini hem de sosyolojik olarak faydalı sonuçlar doğuracaktır. Kayıtdışı evliliklerin önü kesilir. Dini bahane edip “imam nikâhı” adı altında, hiçbir yasal güvencesi olmayan akitlerin yarattığı istismarları önler.

        Diğer taraftan, bu karardan sonra, vatandaşların gözünde belediyede nikâha ilginin daha fazla artacağı tahmin edilebilir. Çünkü müftülüklerde nikâh işlemi yapılması bir yetkinin daha merkezi idareye geçtiği anlamına geliyor. Belediyeler seçimle gelmiş, halka daha yakın ve hizmet odaklı mahalli bir idare iken, müftülükler atanmış memurların görev yaptığı, merkezi idarenin taşradaki bürokratik uzantısıdır.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar