Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Prensip olarak kimsenin kimseye sen cumhurbaşkanı adayı olma deme hakkı yok.

        Ama insan tabii şunu merak ediyor.

        Cumhur İttifakı bütünleşip genişlerken, muhalefet cephesinde erken kalan adaylığını ilan ediyor. Yahut bir türlü tarafını seçemiyor.

        Milli Yol Partisi var mesela. İktidarın doğrusuna doğru, yanlışına yanlış demek için kuruldu. Ama nerede konumlanacaklarını bilmiyorlar. Ayhan Bilgen, Mart 2022’de kurduğu Ses Partisi için konuşurken iki ittifakı da aynı gördüklerini, çok benzer handikapları olduğunu söylüyor. TV100’de dinledim, hangi ittifaka daha yakın olduklarını söylememeye dikkat etmesini ilginç buldum. Ama incelikli kelime seçimlerine rağmen, “dış politikadaki dengeler” ifadesiyle, “dünyadaki dinamikler şöyle böyle iken Türkiye’nin bir maceraya girişmesi mi doğrudur acaba?” mealindeki cümleleriyle yakın hissettiği adresi yeterince ele verdiğini fark ettim.

        Bir bakıyoruz sonra Ahmet Özal cumhurbaşkanı adayı olacakmış. “ Hayırdır yahu?” diye sormamak için siz de kendinizi tutmuyor musunuz mesela?

        Sinan Oğan Ata İttifakı'nın adayı olmuş.

        Buraya bir parantez açalım…

        Ata İttifakı kusura bakmasın ama acı gerçek şu: Sadece ırkçılığa meylettirdiğiniz gençleriniz vardı, onlar da Muharrem İnce’ye gitti.

        Ümit Özdağ topladı, İnce aldı götürdü.

        Çünkü İnce hiç değilse dans edebiliyor. Esprili. Özdağ ise sıkıcı bir adam.

        Özdağ’ın tabanı olup da şimdi İnce’nin tabanı olan gençler için olay bu kadar basit.

        CUMHUR İTTİFAKI İNCE’Yİ DESTEKLİYOR MU?

        Gelelim İnce’nin muhalefet için tehdit olup olmadığına.

        “Macron Modeli"ne yetecek bir ağırlığı olacağını hiç sanmamakla beraber %3 civarında bir oyu olduğunu düşünüyorum. Ve evet, İnce muhalefet için risk, Cumhur İttifakı için nimet.

        Muharrem İnce’nin tabanı yok, seçmeni de yok iddiası yanlış olur. Yukarıda da söyledim. Şu an Ata İttifakı'nı oluşturan partilere yaklaşması ve beraber ittifak yapacaklarmış düşüncesini uyandırması İnce’nin lehine oldu. Giderken o ittifakın seçmenini de büyük çoğunlukla aldı diye düşünüyorum.

        Ancak buna ek olarak, seçimi ilk turda bitirmek isteyen Cumhur İttifakı siyaset mühendislerinin İnce lehine algı çalışması yaptığını düşünmek için de sebepler var. Zira;

        1) İnce’nin adaylığı %1500 iktidara yarıyor. İnce’nin yaptığı matematik hesabı siyaset sadece aritmektikten ibaret olsaydı işe yarayabilirdi, ama değil. Siyaset çoğunlukla bir psikoloji meselesi. Ortak adayın başarısı adına bir adım geri çekilmeden hareket eden ve muhalefetten oy alacağı kesin olan her girişim Cumhur İttifakı'na yarıyor ya da en azından seçimin ilk turda tamamlanmasını zorlaştırıyor. Seçim ikinci tura kaldığında ise, Erdoğan’ın D’hont sistemi nedeniyle parlamento çoğunluğunu elde etmesi kuvvetle muhtemel Cumhur İttifakı partilerini göze sokarak "istikrar" temasını işleyeceği, yani seçmen üzerinde psikolojik üstünlük kuracağı aşikar.

        2) Ayrıca bu "destek" meselesi dijital düzlemde gözlemlenebiliyor. Nitekim Nevşin Mengü ve ekibi normalde AK Parti lehine propaganda yapan bazı hesapların İnce lehine de tweetler attığını ve bot bastığını belgeledi.

        Destekli ya da desteksiz; muhalefet ister uzlaşır, görüşür, isterse diğer kampa hediye eder bilinmez ama Muharrem İnce diye bir "vakıa" var. Haa, İnce’nin "ikinci tura kalır Macron gibi yara yara öne geçerim" hesabı ham hayal. Ancak Cumhur İttifakı'nın 0.05’leri bile hesap edip ittifakına dahil etmek istediği bir ortamda muhalefetin en büyük partisi ve İnce’nin evvelki adresi olan CHP İnce’yi görmezden mi gelecek, bir formül üretip bünyesine mi katacak, asıl soru bu. Kesin olan şu ki, her iki durumda da bunu anlamlı bir zemine oturtması gerekecek.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        40.gün

        40.gün
        0:00 / 0:00

        Dün, depremde hayatını kaybedenlerin, ölümlerinin 40. günüydü.

        Bana göre şehittirler.

        Neden biliyor musunuz? Çünkü şehitlik bir makamdır ve payedir ve bu makam İslam’da sadece vatan savunmasında savaşta ölenlere verilmemiştir. Başkasının hayatı için kendisini feda edenlere olduğu kadar, devasız bir derde yakalananlara ya da büyük bir çaresizlik içinde, uzun işkencelere maruz kalıp da Allah’a isyan etmeden hayata gözlerini yumanlara da verilmiştir.

        Ki onlar büyük bir çaresizliğe maruz kalarak öldüler.

        Depremin ikinci günü selâ okutanlar dünü, yani ben diyeyim şehitlerimizin siz deyin ölülerimizin 40’ının çıktığı günü sessizlikle geçiştirdi.

        Twitterda Çağla Biçer, neden bir selayı bir duayı çok gördünüz deyince fark ettim. Gayri ihtiyari “Aaaa…” diye açtığım ağzımı bir daha kapatamadım.

        Hakikaten…

        Daha enkazın altında canlı iken kendi selâlarını duyan bu insanların ölümünün 40. Gününde neden duymadık o selaları?

        REKLAM

        Ana akım televizyonlarda mevlitler okunmadı, hatim duaları dinlemedik. Nihat Hatipoğlu’ndan acıklı kıssalar duymadık.

        Neden ?

        “Hatırlatmayalım da bitsin gitsin artık” uyanıklığı mıydı bu?

        Yoksa dini imanı maniyi nameyi kimseye bırakmayan iktidar cenahında acayip bir dağınıklık, boş vermişlik, "amaaan tufansa tufan" salmışlığı mı oluştu?

        Depremde hayatını kaybedenlerin 40’ının çıktığı günü hatırlaya hatırlaya kim hatırladı peki?

        HDP.

        Nasıl mı ?

        Biliyorsunuz CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı'nın ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu HDP’yi ziyaret edecekti.

        Normalde cumartesi gerçekleşecek olan ziyaret cuma gününe alınmak istendi. HDP ise hem depremde ölenlerin 40.günü olduğu münasebetiyle gerçekleşecek dini seremoniler, hem de Şanlıurfa’daki sel felaketi nedeniyle HDP’lilerin çoğunun Urfa’da olması sebebiyle ziyaretin cuma olmamasını istedi ve ziyaret böylece ertelendi.

        Anlayacağınız HDP’lilerin vakit ayırdığı “40’ını çıkarma” merasimini Cumhur İttifakı ve ona bağlı Diyanet’i, camileri ve medyası es geçmeyi tercih etti.

        Çünkü genişleme harekatıyla ve buna bağlı kadınların kazanılmış haklarını budama-budamama sorunsalıyla meşgullerdi.

        Fonda ise Muharrem İnce gençliğinin depremde ölenlerin 40’ı bile çıkmamışken başlattığı dans virali vardı.

        Diğer Yazılar