Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PYD’nin Afrin, Kobani ve Cezire’deki örgütlenmelerini özerkliğe taşıyabilmek için otoriter bir yönetim tesis etmeye giriştiği ve pek çok ihlal gerçekleştirdiği hep yazılıp söyleniyor. Ancak bu ihlallerin kulaktan dolma veya uydurma haberlere filan dayanmadığını, saygın kuruluşlar tarafından raporlandığını bilmek ve hatırlamak önem arz ediyor.

        En bilineni, Uluslararası Af Örgütü’nün (Amnesty International) Ekim 2015’te görgü tanıklarının ifadeleri, uydu görüntüleri ve uzman gözlemlerine dayanarak yayımladığı “Gidecek Başka Yerimiz Yok” (We Had Nowhere Else To Go) başlıklı rapor. Ki, IŞİD’den geri alınan bölgelerde PYD’nin bölge sakinlerini zorla yerinden ettiği ve evlerini yıktığı bu raporla deşifre edilmişti.

        Ancak bu rapordan aylarca önce, Mayıs 2015’te, PYD’nin Kürt muhaliflere karşı gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri bazı Kürt aydınların canına tak etmiş; Avrupa, Irak ve Türkiye’den 115 Kürt aydın Mayıs 2015’te PYD’ye karşı bir bildiri yayımlamıştı.

        Lakin, ondan da öncesi vardı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (Human Rights Watch-HRW), Haziran 2014’te yayımladığı “Kürt Yönetimi Altında: Suriye’de PYD’nin Ele Geçirdiği Bölgelerde Kötü Muameleler” (Under Kurdish Rule: Abuses in PYD-Run Enclaves of Syria) başlıklı bir rapor, daha o yıllarda PYD/YPG terör örgütünün siyasi açıdan kendisine rakip gördüğü kişilere yönelik alıkoyma, kaçırma ve infaz gibi uygulamaları sıklıkla gerçekleştirdiğini apaçık verilerle ortaya koymuştu.

        Örgütün infazlarından en dikkat çekeni Ekim 2011 yılında Suriye’deki muhalif Kürtlerden oluşan Geleceğin Partisi’nin lideri Mişel Temo’ya yapılan suikasttı. Münferit bir olay değildi. Rejim adına işleniyormuş şüphesi uyandıran ve Suriyeli Kürt muhalifleri hedef alan cinayetler sonraki aylarda da devam etmişti. Aşiret lideri Abdullah Bedro ve Suriye Kürtleri Demokratik Birlik Partisi Halep sorumlusu Şerzad Hac Reşid, terör örgütünün suikast eylemleri sonucu öldürüldü. Hatta Suriye Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı Salah Bedreddin örgüt tacizi nedeniyle Almanya üzerinden Erbil’e kaçmak zorunda kaldı.

        GAZETECİLER, KADINLAR, ÇOCUKLAR...

        Hakeza Suriye’de savaştan önce 12 Kürt grup varken şimdi sadece PKK/PYD’nin olması her şeyi yeterince anlatıyor. Peki o gruplar nerede? Cevabı, bugünlerde sıkça duyduğumuz “Türkiye’ye sığınmak zorunda kalan 350 bin Kürt var” cümlesinde.

        İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 2014 tarihli “Kürt Yönetimi Altında: Suriye’de PYD’nin Ele Geçirdiği Bölgelerde Kötü Muameleler” başlıklı raporu, PYD’nin siyasi muhaliflerine yönelik olarak gerçekleştirdiği eylemlerle doluydu. Bir kısmı da gazetecilere karşı işlenmiş suçları içeriyordu.

        Kadınlara ve çocuklara karşı işlenmiş suçlar ise içler acısı. SNHR’nin (Suriye İnsan Hakları Ağı) Ocak 2016’da yayımladığı rapor örgütün 2011-2016 yılları arasında 42 kadını öldürdüğünü kanıtlıyordu. En acıklısı ise kocasını öldüren YPG’lilerden saklanmaya çalışan 58 yaşındaki Tarfa Halil el-Hasud’un evinin ahırında YPG militanları tarafından öldürülmesiydi. Aynı rapor PYD/YPG’nin Ocak 2014-Ekim 2015 arasında Haseke, Kamışlı, Afrin gibi bölgelerde “zorunlu askerlik” adı altında 88 kadını alıkoyduğunu da belgeliyordu.

        ABD’nin “seküler, medeni, modern dünyaya yaraşır” bulduğu ve tercihe şayan aktör muamelesi yaptığı örgütün Kürt olsun, Arap olsun; muhaliflerine reva gördüğü akıbet uluslararası bütün anlaşmalara aykırı ve oldukça ürkütücü.

        Boşuna “terör örgütü” denilmiyor.

        Örgütü tasfiye etmeyi hedefleyen harekâtın adına “Zeytin Dalı” denilmesi boşuna değil.

        ************

        OSMAN BAYDEMİR'İN BEDDUALARI

        “ALLAH Kürtlere saldıranların belasını versin” diyor. “Allah bu saldırıları destekleyenlerin de belasını versin” diyor. Bela okuma listesi uzadıkça yelpaze genişliyor, neredeyse Türkiye’yi içine alacak bir hacme ulaşıyor.

        Baydemir’in gönlünden kopan bedduaya bakan da zanneder ki, sanki PYD-YPG, PKK’nın uzantısı değil, Kaz Dağları’nda arı yetiştiriciliği yapıp keçi peyniri üreten küçük bir aile işletmesi, buna rağmen TSK kalkmış onları hedef almış!

        Baydemir’in bedduasına bakan zanneder ki, PYD-YPG sivilleri tuğla gibi üst üste dizip canlı kalkan yapmak dahil, yukarıda anlattığımız türde berbat işlerle uğraşan silahlı bir yapılanma değil, elinde sazıyla maniler söyleyen bir âşıklar topluluğu, buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu güzide insanları terörist ilan etmiş.

        İnsanda biraz içgörü olur, biraz kendisine dışarıdan bakabilme yetisi olur, savunduğu yapının algısına dair küçük bir farkındalık belirtisi olur.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar