Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tayyip Erdoğan beklenen konuşmayı dün yaptı. Ekonomik olarak özellikle yaşlıları ve işverenleri rahatlatacak bir paket açıkladı diye düşünüyorum. Olayın iktisadi boyutunu bir sonraki yazımda ele alacağım.

        Öte yandan ben Tayyip Bey’in sağlıkla ilgili daha sert ve kesin önlemler ilan etmesini bekliyordum. Mevcut tavsiyelerin üzerine yeni bir şey eklemedi.

        Mesela AVM’lerin bir süreliğine kapatılması kararı verilebilir ve hareketlerin sınırlandırılması için birtakım tedbirler getirilebilirdi.

        Bence bunların yapılması şart. Bu işin inisiyatife bırakılmasının hiç iyi sonuç doğurmadığı kanaatindeyim.

        İtalya ve Fransa’da da durum kontrolden çıkana kadar sokağa çıkmamak bireylerin inisiyatifine bırakıldı ve sonucu görüyoruz.

        Türkiye şimdiye kadar çok iyi gitti ancak önümüzdeki hafta vaka sayısı tavan yapabilir. Bence birkaç hafta evde kalmayı mecbur hale getirmek gerekirdi.

        *

        Fransa’da yaşananlara bakın

        Önümüzde örnekler var…

        Fransa bu işi çok gevşek tuttu. Okulları dahi ancak ölümler belli bir sayıyı aşınca tatil etti. Hayat başta hiç durmadı. Herkes rutinini sürdürdü.

        Bu nedenle 15 gün içinde vaka sayısı önlenemez şekilde arttı. Şimdi sokağa çıkmak izine bağlandı.

        Paris’te polis devamlı kontrol turları atıyor ve sokaktaki insanları durdurup dışarıda olma gerekçelerini soruyor.

        Fransa’da şayet ilaç ya da yiyecek için çıkmadıysanız para cezası var. Öyle çıktıysanız da sizin bilgileriniz kaydedilip sisteme işleniyor.

        İtalya’da durum çok çok daha vahim. Dışarı çıkmak neredeyse imkansız hale gelmiş durumda. Bu kötü örneklere bakıp işi çok sıkı tutmalıyız…

        *

        Sağlık Bakanı’na bir uyarı, bir serzeniş

        Sağlık Bakanı Fahrettin Koca herkesin hemfikir olduğu üzere bu krizin başından beri çok iyi bir performans sergiliyor, hepimize güven veriyor.

        Ancak kendisine sağlık sektöründe çalışan birçok kişiden duyduğum ortak serzenişi aktarayım…

        Fahrettin Bey korona ile ilgili vaka ve son durum bilgilerini gecenin ilerleyen saatlerinde paylaştığı için doktorlar, hemşireler ve çeşitli hastane çalışanları şikayetçi.

        Koca’nın açıklamalarını dinlemeden uyuyamadıklarını ve bu nedenle geç saate kadar ayakta kaldıklarını ve ertesi gün işe uykusuz gittiklerini söyleyip, Bakan’ın açıklama saatini öne çekmesini istiyorlar.

        Gelelim serzenişe… Başta vakaların yeri ve durumu ile ilgili bilgi paylaşımı olmaması normaldi.

        Ancak artık tedbir almak için Sağlık Bakanlığı’nın kamuoyu ile daha fazla bilgi paylaşması gerektiğini düşünüyorum.

        Vakalar nerede, ağırlaşanların yaşı kaç, arka planda rahatsızlıkları olanların oranı ne gibi soruların cevapları hepimizin riski görüp ona göre önlem almasını kolaylaştıracaktır…

        *

        Üsküdar’da kalabalık semt pazarları devam ediyor

        Çok zor günlerden geçiyoruz. Kuşaklardır ve hatta yüzyıllardır yaşanmamış zorlukta ve olağanüstülükte günler.

        Ancak ben maalesef ülkemizde neyle karşı karşıya olduğumuzun yeterince anlaşılmadığını düşünüyorum.

        Karşımızda ilk vaka görüldükten sonra toplumsal hayat devam ettiği takdirde çok kısa süre içinde kitleleri enfekte edebilen bir virüs var.

        Ben hâlâ sokaklarda bu işi ciddiye almayan, ‘Bana bir şey olmaz’ havasında gezen kalabalıklara rastlıyorum.

        Dün Çengelköy Güzeltepe’de kurulan semt pazarı açıktı ve hınca hınç doluydu mesela.

        Buradan Üsküdar Belediye Başkanı Sayın Hilmi Türkmen’e sesleniyorum: Bütün semt pazarlarını bir süreliğine yasaklayın! Dip dibe tezgahlar ve büyük bir kalabalık gördüm. Bunun riskini insanlar bilgisizlikten alıyorlar. Siz engel olun!

        Başka bir sıkıntı da marketlerde ödeme kuyrukları. Her yerde aranıza mesafe koyun deniyor ancak kasa kuyruğunda bu imkansız!

        Zira siz önünüzdeki ile aranıza mesafe koyarsanız sizin sırada olduğunuzu anlamıyor, gelip önünüze geçiyorlar!

        *

        Global depresyon

        Dün her zaman gittiğim eczaneye girdim. Kocaman ve her daim kalabalık bir yerdir. Yine kalabalıktı. Ancak bu kez çalışanlar maskeli ve eldivenli.

        Kasaların önündeki uzun tezgahın tepesine boylu boyunca bir plastik panel yerleştirmişler, onun önünden konuşuyorsunuz.

        Bankonun üzerine de büyük ekranlar takmışlar, hiç durmadan Covid-19’un belirtileri üzerine bir video dönüyor. Öksüren genç bir kadın, mavileşen yüz, yüksek ateş…

        Herkesin yüzünde büyük bir endişe. Nasılsın diye bile soramıyorsun…

        Dünyanın her yerinde herkes aynı ruh haline sahip. Depresif. Paranoyak. Umutsuz.

        Bir kara filmin tam ortasındayız sanki. Karanlık giderek de büyüyor. Haklı olarak herkes herkesten korkuyor.

        Bu atmosferde fiziksel sağlığımız kadar ruh sağlığımıza da dikkat etmek gerekiyor sevgili okurlarım.

        Önceki akşam CNN International’da ruhsal problemi olan kişilerin korona virüsü ile mücadele kapsamında eve kapanmalarının ruh hallerine etkisi üzerine bir program izledim.

        Mental sorunları olanların tecrit hissi ile yaşamaları sorunları daha çok derinleştiriyor ve yalnızlık duygularını körüklüyormuş.

        Yalnızca problemi olanlar değil sağlıklı bireyler de bu süreçten çok kötü etkileniyor.

        Devamlı maruz kaldığımız salgın haberleri ve her gün açıklanan ölüm oranları nedeniyle kimi görsem paranoyaklaşmış durumda.

        Hayata yeniden umutla bakabilmek, kendimizi dinlemeyi bırakıp, evde dinlenmek için şayet işinizin bir gereği değilse bir süreliğine haber takibini bırakmanızı öneririm.

        En azından gün içinde birkaç saatle başlayın. Başka şeyler okuyun ya da izleyin.

        Çocukları korona tehdidine karşı uyarın ama onlarla yalnızca bu konuyu konuşmayın.

        Ben bu günler atlatıldıktan sonra kaygı bozukluğu ve anksiyete yaşayacak bir kuşakla karşılaşmaktan endişeliyim.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar