Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önceki gün, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Taksim’de buluştuk, AKM inşaatını gezdik, bakan beyden ve inşaatın sorumlularından birkaç ay sonra tamamlanacak olan kültür merkezinin nasıl olacağı konusunda bilgiler aldım...

        Sonra beraberce Beyoğlu’na yürüdük ve Galatasaray’da baştan aşağı yenilenen Atlas Sineması ile bir zamanların meşhur “Küçük Sahne”sini dolaştık...

        Bugün sadece AKM inşaatında gördüklerimi yazacak, daha perişan olmaktan ancak bir kısmı kurtarılabilen Atlas Sineması’nın yeni hâlini bundan sonraki yazımda anlatacağım.

        AKM 2008 Mayıs’ında boşaltıldı ve hemen ardından konu ideolojik boyuta bürünüp siyasî mahiyet aldı ve boşaltılan bina yüzünden sadece bize mahsus bir “lâik”, “demokrat”, “Atatürkçü”, “dinci” gibisinden tuhaf bir çekişme başladı. Bir kesim, binanın siyasî maksatla boşaltıldığını ve AKM’siz bir İstanbul’un “çağdaşlıktan uzaklaştığını” iddia ettiler.

        Ama binanın boşaltılmasında aslında geç bile kalınmıştı, zira AKM barındırdığı yüzlerce sanatçı için artık hayatî bir tehlike arzediyordu! Meselâ, dekor sistemleri kullanılamayacak hâle gelmişti; her an oyuncuların üzerine yıkılmaları ihtimali vardı ama asıl tehlikeyi kalorifer kazanları arzediyordu. Kullanım süresini çoktan doldurmuş olan otuz küsur senelik kazanlar her an patlayıp faciaya sebep olabilirlerdi!

        REKLAM

        Bu tehlikeleri AKM’de faaliyet gösteren orkestralara ve alaturka korolara mensup birçok arkadaşımdan binanın boşaltılmasından önceki birkaç sene boyunca hep dinlemiştim...

        Meselenin bir de sanat tarafı vardı: AKM’nin yıllar öncesinden kalma akustik sistemleri eskimişti, sahne mekaniği arzu edilen neticeyi veremiyordu, konserlerde “tabiî sesi, yani gerçek sesi işitmek imkânsızdı...

        İstanbul için artık gelişmiş sahne ve ses teknolojileriyle donatılmış modern bir konser salonu hem şarttı, hem de şehir böyle bir mekâna zaten lâyıktı.

        Pek dikkatleri çekmedi ama, İstanbul, AKM’nin 2008 Mayıs’ında boşaltılmasının ardından senelerce ciddî bir konser salonundan mahrum kaldı! Koskoca şehirde konser verilebilecek, meselâ senfoni orkestralarının sığabileceği akustik donanımlı bir salon yoktu! Kalabalık icracı gerektiren konserler akustik mekânlarda değil, konferans yahut kongreler için icra edilmiş geniş salonlarda veriliyordu ve bu mekânlarda akustik hiçbir şekilde sözkonusu değildi.

        Bizzat şahit olduğum bir hadiseyi anlatayım: Klasik müziğin çok önemli iki sanatkârı, piyanist Martha Argerich ile viyolonist Gidon Kremer 2013 Kasım’ında İstanbul’a gelmişlerdi ve Harbiye’deki Lütfi Kırdar Salonu’nda konser vereceklerdi...

        En iyi yerden bilet bulmaya çalıştık, dünyanın parasını verip ikinci sıradan yer bulduk ama Argerich ile Kremer ikilisini düzgün şekilde dinleyebilmek ne mümkün? Piyano mükemmel işitiliyor ama keman ikinci sıradan bile cızırtıyı andırıyordu; zira salonun akustiği evlere şenlikti!

        İstanbul, sanat bakımından senelerden buyana işte böyle bir problemle karşı karşıyadır; koskoca metropolde devletin sahip olduğu ciddî bir konser salonu yoktur!

        Zorlu’nun salonları ile Wolksvagen Arena gibi mekânlar gerçi akustik bakımdan ileri teknolojinin kullanıldığı yerlerdir ama devlete değil, özel sektöre aittirler ve resmî orkestralar Süreyya Opereti’nin Kadıköy’deki ufak salonunda konser vermeye çalışmaktadır, Kültür Bakanlığı’na bağlı diğer müzik toplulukları da oraya-buraya sığınmış vaziyettedirler! Pandemi sebebiyle bugünlerde konser yoktur ama AKM’nin boşaltılıp yıkılmasının üzerinden geçen on küsur senedir İstanbul’da böyle bir “yersizlik” derdi vardır.

        REKLAM

        İnşaatı devam eden AKM, işte bütün bu meseleleri halledecek!

        24 BİN METREKARELİK KÜLTÜR MEKÂNI

        Şimdi, önceki gün gezdiğim inşaatta gördüklerimi ve öğrendiklerimi nakledeyim:

        AKM 24 bin metrekare arazi üzerinde inşa edilen ve toplam alanı 95 bin metrekare olan beş bloktan meydana gelecek. Mekânda bir opera salonu, daha ufak bir tiyatro salonu ve farklı konser salonları bulunacak; Dolmabahçe sırtlarına uzanan kısımda da kafelerin, kitapçıların ve benzeri kültür alanlarının yeralacağı bir “Kültür Sokağı” inşa edilecek.

        Opera binasının 2 bin 400 metrekarelik fuayesi ve fuayede meşhur mimar Henning Larsen’in Kopenhag’da inşa ettiği “Danimarka Kraliyet Operası”ndakini hatırlatan 28 metre yüksekliğinde, elyapımı 15 bin adet yerli seramikle kaplanmış kırmızı bir küre bulunuyor; iki bin kişilik opera salonu bu kürenin içerisinde yeralıyor. Salonda herbiri 450 metrekare ve fuayesi de 1800 metrekare olan dört adet balkon yeralıyor.

        Sahnenin özelliği, mekanikte ve akustikte en son teknolojinin kullanılacak olması... Kendi etrafında dönen, aşağı inip yukarıya çıkan ve bazı bölümleri yan taraflara doğru hareket edebilen sahneyi Avusturya’nın Wagner firması inşa ediyor. Pandemi bazı gecikmelere sebep olsa bile malzemeler İstanbul’a getiriliyor ve mekanik hazırlıklar devam ediyor.

        Dünyanın önde gelen konser mekânlarında düzgün bir akustik sağlanması ve sahnedeki mikrofonsuz icraları geniş salonun en gerisindeki dinleyicinin de rahatça işitebilmesi için “kabuk” denen gayet pahalı bir sistem uygulanır...

        “Kabuk”un ne olduğunu basit şekilde izaha çalışayım:

        Duvarlar ve tavanın belli bölümleri, herbiri kullanılacağı yere göre eğimli şekilde imal edilmiş özel ağaçlarla donatılır. Bu eğimler sahneden gelen en hafif sesi bile geriye iletir ve en uca kadar götürürler.

        REKLAM

        Opera salonunda da akustiğe uygun “kabuk” yapılacak ve yapım sırasında her aşama akustik testlerden geçirilecek...

        Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, AKM’nin opera salonu hariç diğer kısımlarının önümüzdeki yaza doğru tamamlanabileceğini, asıl salonun da 29 Ekim’e yetiştirilmesine çalışıldığını söyledi...

        TAKSİM YİNE AYNI TAKSİM AMA...

        Daha önce de yazmıştım: Ben, AKM’nin boşaltılmasının ardından tamamen yıkılmasını, bulunduğu alanın boş bırakılmasını, park haline getirilmesini ve yeni kültür merkezinin şehrin başka bir yerinde, meselâ Atatürk Havalimanı taraflarında inşa edilmesine taraftardım ve hâlâ da öyle olması gerektiğini söylüyorum.

        Böyle yapılmış olsa idi, üzerinde AKM’nin bulunduğu alan Taksim’e ilâve edilir, meydanlıkla ismi dışında hiçbir alâkası bulunmayan Taksim denize nâzır bir manzaraya sahip olur ve şöyle böyle bir meydan hüviyeti alabilirdi...

        Ama, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AKM’nin boşaltılmasının ardından “Binanın daha güzel şekilde yapılacağını” ve “İstanbul’un mükemmel bir opera binasına sahip olacağını” vaadettiği için yeni AKM aynı yerde inşa ediliyor...

        İnşaatın tamamlanmasının ardından Taksim’in vaziyetinde pek bir değişiklik olmayacak ama İstanbul önümüzdeki senenin sonuna doğru dünyanın önde gelen ve parmakla gösterilecek kültür mekânlarından birine kavuşacak...

        Atlas Sineması ve Küçük Sahne’deki değişiklikler ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un verdiği bilgileri, bir sonraki yazıda anlatacağım...

        Opera salonunun sahnesi bu alana kurulacak. 30 metre yüksekliğindeki sahne kendi etrafında dönecek, aşağı inip yukarıya çıkacak ve yan taraflara doğru hareket edebilecek.

        Opera salonu Kopenhag’da olduğu gibi bu kürenin içerisinde ve kürenin üzeri 15 bin adet seramikle kaplı.

        Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile beraber bulunduğum bu yer “Kültür Sokağı” olacak.

        AKM’nin 2 binden fazla seyirci alabilecek olan opera salonu.

        Dışarıdan pek fazla farkedilmiyor ama AKM’nin iç tarafında yoğun bir faaliyet var.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar