Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bundan iki hafta sonra, tarihimizin en acı ve acıdan da öte son derece hüzün dolu bozgunlarından birinin 104. yıldönümünü idrak edeceğiz: 1914 Aralık’ında uğradığımız ve onbinlerce Mehmetçik’in hayatına mâlolan Sarıkamış bozgununun yıldönümünü…

        “Sarıkamış” dendiğinde, bundan birkaç sene öncesine kadar hatırlara tek kurşun atmaya bile fırsat bulamadan soğuktan can veren; dondurucu ayazdan ve kar fırtınalarından kurtulabilmiş olsalar bile bu defa yakalandıkları tifüse kurban giden askerlerimiz, Enver Paşa ve kendisi de aynı bozgunun kurbanı olan Üçüncü Ordu Kumandanı Hafız Hakkı Paşa gelirdi…

        Sarıkamış, bugün Prof. Dr. Bingür Sönmez ile beraber hatırlanıyor…

        Neredeyse doksan sene boyunca sadece bir söylentiler yumağından ibaret olan bozgunun aslında zannedilenden de büyük bir felâket olduğunu, askerin yaşadığı tahminlerin çok ötesindeki ıztırabı, kırımı, kıyımı ve yapılan çok büyük hatâları Türkiye’ye Bingür Hoca öğretti. 2000’lerin başında gündeme getirdiği Sarıkamış faciasını daimî şekilde canlı tuttuve Sarıkamış’ta yaşanan büyük dramdan neredeyse bir asır sonra onun sayesinde haberdar olundu…

        Prof. Dr. Bingür Sönmez’in daha önce Reyhan Yıldız ile beraberce hazırladığı “Ateşe Dönen Dünya: Sarıkamış” isimlieserinin şimdiye kadar ortaya çıkmamış belgelerin ilâvesi ile genişletilmiş yeni baskısı geçtiğimiz hafta yayınladı. Savaş senelerinde iktidarda bulunan İttihad ve Terakki Hükümeti ile Enver Paşa’nın basına uyguladığı sıkı sansür yüzünden halkın o devirde aslını öğrenme imkânından mahrum kaldığı ve doksanküsur sene gizli kalmış gerçekler, Bingür Hoca’nın sayesinde şimdi kolaylıkla ulaşılıp öğrenilebilecek hâle gelmiş bulunuyor…

        Unutmayalım: Sarıkamış’ta onbinlerce askerimizin hayatına mâlolan facia askerlik tarihimizin de en büyük dramlarındandır. Bu dramı anlatan en önemli kaynak da profesyonel bir tarihçinin değil, asıl mesleği tıp doktorluğu olan ve Türkiye’nin bugün önde gelen kalp cerrahlarından kabul edilen Prof. Bingür Sönmez’in ameliyathanelerde gün boyu devam eden hayat kurtarma çabasından arta kalan zamanlarda yaptığı araştırmalarının neticesinde kaleme aldığı bu eserdir.

        Prof. Dr. Bingür Sönmez’in Reyhan Yıldız ile beraber hazırladığı Sarıkamış kitabı.
        Prof. Dr. Bingür Sönmez’in Reyhan Yıldız ile beraber hazırladığı Sarıkamış kitabı.

        KUTSALLAŞTIRMALAR RESMİGEÇİDİ…

        Üniversitelerimizde “Atatürk İlke ve İnkılâpları” yahut “İnkılâp Tarihi” isimlerini taşıyan dünya kadar bölüm ve bu bölümlerde yüzlerce öğretim üyesi mevcuttur…

        Uzun zamandır her vesile ile yazıp söylerim: Bu bölümlerde şimdiye kadar bir-iki çalışma haricinde maalesef ciddî ve kalıcı eserler verilmedi; yapılanlar “Senin mavi gözlerinin ilhamı”, “”Devrimlerinin getirdiği çağdaşlaşma azmimiz” yahut “İzindeyiiiiiz!” gibisinden şablonların dışına bir türlü çıkamadı.

        Açık söyleyeyim: Türkiye’de 1925 sonrasında, özellikle de devrimler sırasında önemli sıkıntılar yaşanmış, günlük hayatta travmalar başgöstermiş, bütün bunlar olup biterken memleket bazı tuhaflıklara sahne olmuştur fakat bu konular tek-tük yayınlarda, üstelik ideoloji temelinde ele alınmıştır. Böyle çalışmalarda varılan, daha doğrusu varılmak istenen netice, geçmişle hesaplaşma çabası içerisinde o günleri baştan aşağı karalama hevesinden ibarettir.

        Türk devriminin temelinde, bence Fransız İhtilâli’nin ardından ortaya çıkan “Akıl Kültü” ve “Mutlak Varlık Kültü” gibi resmî inanç sistemlerinin, Fransa’yi Hristiyanlık’tan uzaklaştırılm çabalarının, Jacques-René Hébert, Maximilien Robespierre, Antoine-François Momoro ve daha başkaları tarafından getirilen uygulamaların, hattâ Fransız İhtilâli’nden çok önce yaşamış olan Jean Meslier’nin fikrî etkileri vardır.

        Bizde 1930’larda yayınlanan bazı sözlüklerde “Kemalizm” kelimesinin karşılığının “bir çeşit din” olarak gösterilmesinin sebebi de bu uygulamalardır ama sözünü ettiğim bahisler üniversitelerimizin lâf-ı güzaf ve güzelleme ile meşgul bulunan İnkılâp Tarihi bölümlerinde bir türlü ciddî şekilde ele alınmamıştır.

        Onur Atalay, doktora tezi olan ve İletişim Yayınları’ndan çıkarttığı “Türk’e Tapmak. Seküler Din ve İki Savaş Arası Kemalizm” isimli kitabında bu konuları inceliyor, devletin 1930’larda Kemalizm’i kutsallaştırma ve nerede ise “din” haline getirme çabalarını ele alıp örnekleri ile anlatıyor.

        Atalay’ın kitabında o senelerde “kutsallaştırma” maksadı ile yazılan, bir zamanlar okunması, tekrar edilmesi ve hattâ inanılması vatandaşlık görevi olan, günümüzde ise sadece “tuhaf” görünen ama meseleyi bilmeyenleri mutlaka büyük hayretlere düşürecek bir hayli “ilâhlaştırma” metni ile karşılaşıyorsunuz...

        Bu metinlerde söylenenleri ve o senelerin Türkiyesi’nde yaşayanlardan nelere inanmalarının istendiğini öğrenmek isterseniz, Onur Atalay’ın kitabını okuyun!

        Tezini hazırladığı ve daha sonra kitap haline getirdiği sırada yoğun bir literatür taraması yapmış olduğu alıntılarından ve geniş bibliyografyadan hemen belli olan Atalay basılı eserlerle sınırlı kalmayıp konu hakkındaçok sayıda belgenin bulunduğu arşivleri de taramış olsa idi, çalışması eminim âbidevî bir eser olurdu…

        Ama, Onur Atalay’ın şimdiye kadar ısrarla uzak durulmuş olan “kutsallaştırma” konusunu ele aldığı kitabı bu hâliyle de çok önemli bir çalışmadır.

        Onur Atalay, kitabında Kemalizm’in kutsallaştırılmaya çalışılmasını anlatıyor.
        Onur Atalay, kitabında Kemalizm’in kutsallaştırılmaya çalışılmasını anlatıyor.
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar