Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Corona tedbirlerinin gevşetilmeye başladığı bir döneme girdik. Bazı bilim insanları bu durumun yeni riskler doğurabileceği kanaatinde.

        İstanbul’da dün otoyollar, cadde ve sokaklar bir hayli kalabalıktı. Vatandaş için “Evde kal”ma durumuna alışmak ne kadar zor olduysa, tedbirlerin hafiflemesiyle birlikte sokaklara dökülmek o kadar kolay olacak gibi.

        Peşinen söyleyeyim. Kriz dönemlerinde çoğu zaman günlük çözümlere odaklanıyoruz, üzerinde etraflıca düşünülmesi gereken pek çok konu da aceleye geliyor. Mesela adli tatilin kaldırılması... Salgından bağımsız olarak uzun zamandır tartışılan bir konuydu bu. Hatta 2003-2004 yıllarında bazı kanun tasarıları bile hazırlandı. Şimdi de salgın sebebiyle adli işlerin durma noktasına gelmesinden kaynaklı mağduriyetlerin bir nebze de olsa giderilebilmesi için, adli tatilin öne çekilmesi veya kaldırılması konuşuluyor. AVM’lerin açılacağı şu günlerde, adliyelerin neden kapalı olduğu özellikle avukatlar arasında çok tartışılıyor. Vatandaş açısından ciddi mağduriyetlerin ortaya çıkacağı değerlendiriliyor.

        Mesele yalnızca hakim-savcıları değil; onbinlerce adli personeli, avukatı ve milyonlarca vatandaşı da yakından ilgilendiriyor. Ancak başta belirttiğim gibi yine etraflıca tartışmadan alelacele bir düzenleme yapmanın peşindeyiz.

        Mevzuatta adli tatil tarihleri 20 Temmuz-1 Eylül arası gözüküyor. Değişmesi ya da kaldırılması için kanun değişikliği şart. Peki tarih öne çekilse ya da tatil komple kaldırılsa ne olur?

        REKLAM

        - Hali hazırda çoğu mahkeme salgınla ilgili alınan önlemleri ve adli tatil dönemini göz önünde bulundurup, duruşma tarihini eylül ayı ve sonrasına verdi. Tarafların pek çoğu da haliyle kendilerini o tarihlere göre ayarladı. Dolayısıyla adli tatille ilgili yapılacak bir değişiklik bu dosyalar bakımından hiçbir işe yaramaz.

        - Diyelim adli tatil kaldırıldı. İyi de pek çok hakim - savcı zaten yaz aylarında yıllık izin kullanıyor. Onbinlerce adliye personeli de öyle. Üstelik içlerinden kimileri “Madem adli tatil yok, o zaman iznimi eskiden zorunlu olduğu gibi 20 Temmuz - 1 Eylül arası yapmayayım, biraz sarkıtayım” diyebilir. Örnekle de açıklamaya çalışalım. Bir hakimin yıllık iznini haziranda kullandığını düşünelim. O hakimin baktığı mahkeme dosyasına dahil olan avukat da temmuz ayında tatile çıkmak isterse, o dosya nereden baksanız en az 2 ay işlemsiz kalır.

        - Ve son olarak; salgın henüz bitmedi! Adli tatilin kaldırılmasıyla oluşabilecek yoğunluğu, günde binlerce kişinin girip çıktığı büyük adliyelerin virüs için nasıl ideal ortam haline gelebileceğini varın siz düşünün...

        Tüm bunlar etraflıca planlanmak durumunda. Allah korusun ikinci bir dalga riski söz konusu olursa, en azından UYAP üzerinden yapılabilecek işlemler konusunda hakim ve savcılara bir disiplin getirilmesi de düşünülebilir. Bu günlerde nöbetçiler dışında, hakim ve savcıların evden çalışması neredeyse tamamıyla kendi inisiyatiflerinde görünüyor.

        Hatırlayanlarınız olacaktır. Bir dönem adli tatilin öne çekilmesi gündemdeydi. Ancak ne var ki bunun için de ideal süreç geride kaldı. Ülkede ilk vakanın görüldüğü Mart ayında hemen karar verilip “Adli tatili de öne çekelim, benzer zamanlarda herkes karantinada olsun” denseydi daha isabetli olabilirdi. Zira bu sene hepimiz için fedakarlık senesi. Hakim ve savcılarımız belki alışık olmadıkları bir dönemde ve atmosferde tatil yapardı ama Haziran ve sonrasında, hayat nispeten normale dönerken adliyelerdeki yığılmaların da önüne geçilebilirdi.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar