Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaşayan en büyük oyunculardan biri olduğuna kuşku yok. O benzersiz sesi, sade ama güçlü tarzıyla beyazperdede unutulmaz anlar yaratmayı başaran, seyircinin kalbine nüfuz etmeyi bilen usta bir oyuncu Morgan Freeman... En iyi 10 filmini seçmek tahmin edeceğiniz gibi hiç de kolay olmadı

        STREET SMART - 1987

        Amerikan tiyatro dünyasının ünlü oyuncularından Freeman, sinemadaki asıl çıkışını bu filmdeki kadın satıcısı rolüyle yaptı. Hayatı için mücadele eden “Fast Black” daha sonra canlandıracağı karakterlere pek benzemeyen bir anti – kahramandı. Jerry Schatzberg’in yönettiği film, özellikle onun performansıyla konuşuldu ve Freeman, en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Oscar’a aday olmayı başardı. Gerisi bildiğiniz hikâye! Sesi, tarzı ve karizmasıyla efsane oldu.

        GLORY - 1989

        Amerikan İç Savaşı’nda “siyahlardan asker olmaz”, “Siyahlarla savaşılmaz” gibi ırkçı önyargıları yıkan 54. Alay’ın hikâyesi... Freeman filmde, komutanı Shaw ile savaş meydanında mezar kazarken karşılaşan ve daha sonra 54. Alay’ın askerlerinden biri haline gelen Başçavuş John Rawlins’i canlandırıyor. 1990’da 3 Oscar kazanan filmin tek kusuru, olayların bir beyaz komutanın bakış açısından anlatılması...

        BAYAN DAİSY VE ŞOFÖRÜ - 1989

        (Driving Miss Daisy) Bir tiyatro oyunundan sinemaya aktarılan film, Atlanta’da yaşayan varlıklı bir Yahudi kadınla Afro-Amerikalı şoförünün kötü başlayan ama giderek güçlenen dostluklarını anlatıyor. Şoför istemeyen Miss Daisy’nin inadını kırmayı başaran Hoke Colburn’de Freeman, karakterin iç dünyasını derinlemesine yansıtan bir oyunculuk sergiliyor. 1948-1973 arasında geçen ve ABD’de ırkçılığa karşı verilen mücadeleden kesitler aktaran film, 1990’da en iyi film dahil 4 Oscar kazandı.

        AFFEDİLMEYEN - 1992

        (Unforgiven) Bir zamanların efsane silahşörü Bill Munny (Clint Eastwood), zalim şerif Little Bill’i cezalandırmak için yeniden işe dönerken yanına eski dostu Ned Logan’ı (Freeman) alır. Ama işler ikisi için de iyi gitmez. Efsaneyle gerçek arasındaki o büyük fark, yanlarındaki genç silahşörü hayal kırıklığına uğratır. Öldürmek hiç kimse için kolay değildir... Eastwood’un “Artık öldü” denilen western türüne hayat öpücüğü verdiği nefis bir film.

        ESARETİN BEDELİ - 1994

        (The Shawshank Redemption) İyi adamların eninde sonunda kazanacağına inanan bu Stephen King uyarlamasının bir kült filme dönüşmesinde, başta Freeman olmak üzere oyuncuların payı gerçekten büyük. Tok, etkileyici ve duyarlı sesiyle öyküyü anlatan Freeman, haksızlığa uğramış iyi kalpli, masum Andy Dufresne’e sahip çıkan tecrübeli mahkûm Red’de hafızalara çakılan bir performans çıkarıyor. Özellikle şartlı tahliye için komisyonun karşısına çıktığı sahneler harika...

        YEDİ - 1995

        (Seven) Modern kara filmin başyapıtlarından biri... Bugün sadece görsel atmosferi ve David Fincher’ın yönetmenliğiyle değil, hikâyesi ve üç ana karakteriyle de hatırlanıyor. Somerset (Freeman), emekliye ayrılmak üzere olan tecrübeli bir dedektif. Yeni partneri John Doe (Brad Pitt) meslekte yükselmek isteyen hırslı, atak , kibirli bir genç... Karşılarındaysa cinayeti sanata çevirmeye çalışan çok zeki ve tehlikeli bir seri katil var. Freeman, Somerset’in sezgilerini ve bilge kişiliğini öne çıkaran oyunculuğuyla filme çok şey katıyor.

        MİLYONLUK BEBEK - 2004

        (Million Dollar Baby) Her yeni seyredişte insanın kalbine dokunan, hüzünlü bir boks filmi. Daha iyi bir hayat uğruna ringlerde yumruk sallayan Maggie (Hilary Swank) ile antrenörü Frankie’nin (Clint Eastwood) boks dünyasında verdikleri umutsuz mücadeleyi anlatan “Milyonluk Bebek”, 2005’te en iyi film dahil 4 Oscar kazandı. Oscarlardan biri, Frankie’nin salonunda yaşayan “Scrap” karakterini canlandıran ve filmin anlatıcılığını da üstlenen Morgan Freeman’ındı.

        KIZIMI KURTARIN - 2007

        (Gone Baby Gone) Dennis Lehane’in romanından sinemaya uyarlanan film, kaybolan bir kız çocuğunu arayan iki özel dedektifin hikâyesini anlatıyor... Olayın içine girdikçe, uyuşturucu işine bulaşmış anne başta olmak üzere hiç kimseye güvenemeyecekleri bir batağın içine doğru sürükleniyor ve finalde çok zor bir seçimle karşı karşıya kalıyorlar. Freeman filmde soruşturma sırasında yaşanan bir olay nedeniyle emekliye ayrılan polis Jack Doyle’u canlandırıyor ve tabii ki filme damgasını vuruyor.

        KARA ŞÖVALYE - 2008

        (The Dark Knight) Christopher Nolan’ın yönettiği “Batman Üçlemesi”nin anahtar karakterlerinden biriydi Lucius Fox... Freeman onu kendine özgü ölçülü ve gösterişsiz tarzıyla sözüne güvenilir, karizmatik bir karakter olarak yorumladı. Wayne Şirketi’nin CEO’su Fox, Bruce Wayne’in sadece sırdaşlarından biri değil, aynı zamanda onun sağ koluydu. Batman’in o muhteşem ekipmanlarının altında hep onun imzası vardı. Batman’in arkasındaki “sessiz ve sakin güç” olarak üçlemeye değer kattı.

        YENİLMEZ - 2009

        (Invictus) Usta yönetmen Clint Eastwood, Nelson Mandela’nın siyasi vizyonunu, kişiliğini, reformist uygulamalarını ve bir lider olarak ülkesine kattıklarını sürükleyici bir spor filmiyle anlatıyor... Sporu siyahları ve beyazları birleştirici unsur olarak kullanan Mandela, kendi tabanıyla ters düşme pahasına ırkçı beyazların simgesi ulusal rugby takımını yeniden canlandırmayı deniyor. Freeman da Mandela’da gösterişsiz ama sağlam performansıyla adeta ustalık gösterisi yapıyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar