Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’nin en değerli şirketlerinden birisi olan ve son yıllarını sermaye yapısı sebebiyle sıkıntıyla geçiren Turkcell için bugün tarih bir dönüm noktası olacak. Birçok sıkıntılı konusunu geride bırakarak, koşmaya başlayacağı, uluslararası yatırımlarına hız vereceği, yurtdışı borsalarda işlem görmesi sebebiyle de hisse değerlerinin katlanacağı bir döneme girecek.

        Çünkü Turkcell bugün yapacağı genel kurulu ile sıkıntılı sermaye yapısından Türkiye Varlık Fonu (TVF) sayesinde kurtuluşuna imza atacak. TVF de gerçek manada ilk yatırımını devreye almış olacak. Genel kurulda, Haziran’da yapılan anlaşma sonrası hisse devirleri gerçekleşecek ve şirket ana sözleşmesi değişecek. Böylece Turkcell’de TVF dönemi başlayacak. Ayrıca yatırımcılar için önem arz eden ve uzun süredir gerçekleşemeyen temettü dağıtımına da genel kurulda karar verilecek.

        Hatırlanacağı üzere TVF, kamuoyuna yansımayan titiz bir çalışmayla, ilk defa bir şirkete nakit yatırarak, Turkcell’deki sahiplik sorununu çözdüğünü Haziran ayında duyurmuştu. Genel kurulu ile de bu süreç resmi olarak neticelendirilmiş olacak. Şirketin sahiplik problemi bitecek. Ancak bu genel kurulda 7’den 9’a çıkacak yönetimi kurulu üyeleriyle ilgili bir gelişme olmayacak.

        REKLAM

        Hisse yapısının değişimi ve diğer resmi prosedürlerden sonra önümüzdeki aylarda Turkcell’de Yönetim Kurulu’nda değişikler için bir Genel Kurul daha gerçekleşecektir. Ardından şirket yönetiminde de bazı gelişmeler olabilir.

        “Şirketin 9 yönetim kurulu üyesinin 5’i toplam yüzde 26,2 içerisindeki yüzde 15’lik imtiyazlı hisseleri sebebiyle TVF tarafından atanacak. 4 üye ise TVF imtiyazları olmaksızın atanacak. Bunlardan üçünün SPK kriterlerine göre bağımsız üye olması gerekiyor; biri ise yapılacak oylama ile belirlenecek.”

        Netice itibariyle Turkcell, uzun bir süredir çeşitli sebeplerden dolayı perde arkasından kamu tarafından yönetim şeklinden kurtulacak. Şeffaf bir yönetim yapısına kavuşacak. Bu gelişmede şüphesiz 3 ismin katkısı var; Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak, TVF Başkanı Zafer Sönmez ve Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Aksu.

        Bundan sonraki dönemlerde Varlık Fonu, doğrudan yüzde 26,2 oranında hissesiyle Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ'nin en büyük ortağı olarak şirketin geleceğinde aktif rol üstlenecek. Turkcell’deki ortaklık sorunun; Telia Company, LetterOne (Alfa), Çukurova Holding, Ziraat Bankası ve diğer ilgili taraflarla yapılan görüşmelerle başarılı bir şekilde çözülme kavuşturulmasıyla şirketin atılım yapmasının da önü açılacak.

        Yukarıda saydığım sebeplerden dolayı da Turkcell hisselerine yatırım yapan yabancıların, uluslararası saygın kurumsal yönetim danışmanlık şirketleri Institutional Shareholder Services (ISS) ve Glass Lewis’ten aldığı tavsiyeler ana sözleşme değişikliklerine olumlu oy vermeleri yönünde olduğu belirtilmişti.

        Öte yandan Varlık Fonu’nun Turkcell’in direksiyonuna geçmesiyle telekomünikasyon sektöründe yaşanan ortak fiber altyapı, ortak kule işletmeciliği gibi sorunlarda sektör lehine düzelmeler bekleyebiliriz. Dolayısıyla Turkcell’deki sermaye yapısının çözülmesi telekomünikasyon sektörü için de önemli bir açılım olacaktır. Sektörü düzenleyen kurumlar da bugünden sonra daha fazla mesai harcayacaktır.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Türkiye'nin internet hızı neden düşüyor?

        Türkiye'nin internet hızı neden düşüyor?
        0:00 / 0:00

        Ülkelerin geniş bant indirme hızları ortalamasına dair veriler paylaşan Speedtest’in tespitleri Türkiye açısından biraz değil epey düşündürücü. Eylül 2020 verilerine göre, Türkiye geniş bant indirme hızında 101’inci sırada yer alıyor. Ancak 2017’de 83’üncü, 2018’de 91’inci sırada olan Türkiye’nin neden düşüşe geçtiğini çok fazla irdelemeye gerek yok.

        Neden mi?

        Geniş bant internet hızı için gerekli olan fiber altyapıya gereken önem verilemiyor. Sektörde regülasyon yapılamıyor. Defalarca yazdığım üzere son yıllarda sektörde yaşanan tartışmalar en önemli neden. Türkiye’nin fiber altyapısının tek hâkimi gibi davranan, en fazla fiber hattı olan Türk Telekom nedeniyle Turkcell ve Vodafone fibere yatırım yapamıyor. Yatırımı için gerekli izinleri de alamıyorlar.

        Türk Telekom da bankalarla meseleleri yüzünden fiber için gerekli oranda, Türkiye’nin büyüme ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yatırım yapamıyor. Mevcut fiber hatların paylaşımında, ücretlendirmesinde de sıkıntılar söz konusu olunca her sene geri doğru gidiş tabloları karşımıza çıkıyor.

        Korona virüsü salgını sebebiyle daha fazla internete ihtiyaç duyulması; Uzaktan eğitim ve evden iş yapmanın yaygınlaşmasının Türkiye’nin internet hızını düşürdüğü iddia edilebilir. Ama bu doğru bir yaklaşım olmaz. Zira tüm dünya aynı konumda, her ülke Covid-19 salgınıyla mücadele ediyor. Korona olmasaydı da bu tablo zaten karşımıza çıkacaktı.

        Hâsılı Türkiye’nin gelişmişliği, ekonomik büyüklüğü, bölgedeki gücü ve etkinliğiyle hiç de paralel olmayan bir durum. Avrupa’nın da en sonuncusuyuz. Mobil (cep telefonu, tablet vs.) cihazlardaki internet hızında durumumuz geniş bant internet hızına göre daha iyi, 138 ülke arasında 54’ncüyüz. Ancak Ağustos’ta 49’uncu sıradaymışız ve 5 basamak geri düşmüşüz.

        Neden mi?

        Fiber altyapı, fiber altyapı, fiber altyapı…

        Enerjide birinci lige doğru…

        Enerjide birinci lige doğru…
        0:00 / 0:00

        Karadeniz'deki 85 milyar metreküp doğal gaz rezerviyle bulunan toplam miktarın 320'den 405 milyar metreküpe çıkması, aslında Türkiye’nin enerjide birinci lige doğru yükseldiğini gösteriyor.

        Kendi sismik gemilerimizle, insan kaynağımızla derin denizlerin tabanını tarıyoruz. Kendi sondaj gemilerimizle, kendi gücümüzle arayıp buluyoruz. Ve şimdi sıra geldi bulunan doğal gazı üretecek, ekonomimize kazandıracak tecrübeyi kazanmaya.

        Mesela Rusya, doğal gaz rezervinde ve üretiminde dünyanın liderlerinden, ama derin denizlerde doğal gaz üretemiyor. Şu an bizim sahip olduğumuz kabiliyet ve donanım Rusya’da yok. Türkiye, enerjide attığı bu adımlar ve yatırımlarla çok kısa sürede başka ülkelerin derin denizlerinde hidrokarbon aramaya başlayacaktır.

        Karadeniz’de Romanya, Ukrayna ve Bulgaristan gibi komşu ülkelerin münhasır ekonomik bölgelerinde ortak işbirliği yaparak doğal gaz, petrol arayabiliriz. Hatta TPAO operatör şirket olarak da Karadeniz’e veya başka denizlere de açılabilir. İşte bu pozisyon, Türkiye’nin enerjide birinci lige doğru yolculuğa çıktığı anlamına gelir.

        Diğer Yazılar