Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ekonomi ve finans ile uğraşmak enteresandır. Döviz kuru, borsa yönü, tahvil faizinin seviyesi, çeşitli politik gelişmeler ve bunlara verilecek olası yanıtlar, ekonomik büyüklükler gibi maddi olayları tahmin etmek ve bunların iletişimini yapmaktır işiniz. Benim profesyonel kariyerim de bunlar etrafında geçti, geçiyor.

        Eğer yanılırsan, birileri zaten bunların tahmin edilemez olduğunu ve kendine gerçek bir iş bulman gerektiğini söyler. Yanılmazsan bir dahaki yanılacağın zaman beklenir. Sorun değil, sen de pek geç kalmazsın zaten bu vuslata.

        Türkiye ekonomisi 3. çeyrekte ne oldu derseniz, bu işle iltisaklı herkes ne dediyse o oldu. Herkes bildi. Mesleki olarak bir haz anı mı? Elbette değil. 'Demiştim' ya da 'bilmiştim' diye içinizden geçireceğiniz bir mutluluk yok. Çünkü ekonomi sert şekilde yavaşlıyor. Üstelik tahmin etmesi de çok kolay. Yazın yaşadığımız kur krizinden ötürü göz göre göre geliyordu.

        Mozart gibi bir klasik.

        Türk Lirası sert değer yitirir / Tüketim ve üretim çakılır / İthal etme iştahı çakılır / İhracat artar / Cari fazlaya terfi edilir

        Yumuşak iniş değil bu. Sert bir iniş. Neye göre böyle? Kur krizi, peşi sıra bir iç talep erimesi eşliğinde geliyor yavaşlama.

        Üstelik yüksek tek haneli büyümeden daralmaya gidiyoruz çeyreklik olarak. Kitabi konuşmak gerekirse, sert iniştir. Dedim ya, mutlu olacağımız bir zaman değil.

        Mevsimsellikten ve takvim etkisinden arındırınca çeyreklik %1,1 daralma var 2018'in 3. çeyreğinde. Hele son çeyreğe geldiğimizde, ağustostaki kur şokundan sonra artan maliyetler ile birlikte azalan yaşama sevincine bağlı olarak ekonomi de soğudu. Bu durumda büyük ihtimalle yılın son çeyreğinde %3 civarı daralıp, 2 çeyrek üst üste daralarak teknik anlamda resesyona girmiş olacağız.

        Mozart'tan Müzeyyen Senar'a geçiştir bu. Dalgalanıp durulacak ekonomi. Durgunlaşacak.

        Nereden belli?

        Tarımdan belli mesela. Önceki çeyrek küçüldü, bu çeyrek büyüme sadece %1. 40 finansman maliyeti ile tam da ekim zamanı gaza basmış olamaz herhalde çiftçi, üretici? Sanayiden belli örneğin. Bu çeyrekte sıfıra yakın genişleyen bu kesim son çeyrek verileri hiç parlak değildi. 3 yıl sonra ilk kez daralan inşaattan anlaşılıyor. 5,6 puan milli hasıladan yiyen stoklardan okunuyor.

        Son çeyrek yukarıdaki hesap kadar daralınca, yılı %2 - %2,3 civarında büyüyerek kapatacağız gibi görünüyor. Gelecek yıl bu durumda sıfırın etrafında gergin geçecektir.

        Kuru Nisan'dan Ağustos'a bu denli yalnız bırakmasaydık, para ve maliye politikalarında bir olabilseydik ve siyasi söylemde daha destekleyici dursaydık daha kolay olurdu bizim için. Yumuşak inebilirdik.

        Şimdi dengelenme tescillendi.

        Sırada Yeni Ekonomik Program'daki (YEP) diğer 2D var. Dengelenmeden sonra disiplin ve dönüşüm. Bütçe açığının terbiyeli gittiğini rakamlar söylüyor. Diğer yandan, gelirler içindeki tek sefere mahsus kalemlerin yoğunluğu ve yaklaşan yerel seçimler kaşları hafifçe kaldırtıyor.

        Aslına bakarsanız, herkesin merak etmesi gereken son D'dir. Dönüşüm. Yarın ekonomi yeniden hızlandığında bizim tekrar yüksek cari açık üretecek ve yüksek enflasyon üretecek yapıdan çıkmamız gerekir. Zorunludur.

        Asıl test budur. Özel sektör -düşmüş olsa da- yüksek kur & yüksek faiz ve yavaş ekonomi ile boğuşurken kamu harcamada sakin kalıp üstüne bir de reform yapar mı? Üstelik başlarda acı vereceğini bilerek. YEP'te gerçekçi hedefler konduğuna ve şu ana kadar çalıştığına göre neden olmasın? İstersek yaparız. Yapmak zorundayız.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar