Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıkladı.

        İsrail zaten bir bölümünde hukuksuz, işgalci olarak oturduğu Kudüs’ü hep başkenti olarak görüyordu, ABD’nin hamlesiyle işgalle ele geçirdiği bir kenti oldubitti ile “yasal başkent” haline getirdi.

        Böyle bir gelişme karşısında, İslam ülkeleri ayağa kalkar, kıyameti koparır diye düşünüyordu herkes ama hiç de öyle olmadı.

        Birkaç cılız tepki dışında hareket yok.

        Filistin’den küçük bir grup zorlamayla eylem yapıyor.

        Körfez ülkelerinden, Mısır’dan pek ses yok.

        Suudi Arabistan’dan da öyle. Hatta Suudi yönetimi, ülkesindeki “hür ve özgür basına” talimat vermiş, “Bu konuda pek ses çıkarmayın” diye.

        Niye mi böyle?

        Çok açık.

        Filistin’den çıkan ses cılız; çünkü Filistin bölünmüş.

        HAMAS, Filistin davasına çok zarar vermiş.

        HAMAS’ın iktidarı elinde tuttuğu yerlerde ayyuka çıkan haksızlıklar, usulsüzlükler ve yolsuzluklar Filistinlileri bile canından bezdirmiş.

        Mısır, ABD ve Suudi destekli bir darbe yönetimi tarafından idare ediliyor, onların izni olmadan bir şey demesi mümkün değil.

        Suudiler İran’a karşı Batı ve İsrail’le öyle bir işbirliği içine girmiş ki, değil Kudüs, Mekke’yi İsrail’in başkenti ilan etseler pek ses çıkarmayacak gibi.

        Körfez keza, Suud’un arkasına takılmış, ticaretine bakıyor.

        İslam ülkeleri kendi aralarındaki mezhep kavgalarından, siyasi güç savaşlarından kafayı kaldıracak durumda değil anlayacağınız.

        Zaten büyük ihtimalle Trump ve İsrail bunu ölçüp biçip “zafiyeti” görmüşler ve zamanlamayı ona göre yapmışlar.

        “Oldubittinin tam zamanı” demişler.

        Kala kala bir Türkiye kalıyor geriye. O da Arap âleminden umudu kesmiş olmalı ki, Kazakistan’dan, Azerbaycan’dan medet umuyor.

        Ha, bir de Kuzey Kore var sert tepki gösteren, ama o da Müslüman değil.

        Türkiye tek başına tüm İslam dünyasının yükünü çekmeye çalışıyor, ama Arap Müslümanların umurunda değil.

        Ve bana sorarsanız, tek başına kalmış bir Türkiye’ye bu kadar yük fazla.

        Belki de en iyisi, “Ne haliniz varsa görün” demek.

        “Mahallenin bekçisi biz miyiz” diyerek...

        *************

        OBAMA YENİ Mİ UYANDI

        TRUMP’a tepkilerin yoğun olduğu ve görevden alınması için kampanyaların, zorlamaların olduğu günlerde, “İki sene içinde aldınız aldınız. Yoksa ABD’yi öyle bir dönüştürür ki, farkına bile varmazsınız” demiştim.

        Geçmiş tecrübeler böyle söylüyordu çünkü.

        Şimdi Obama çıkmış, “Trump’ın taktikleri 1930’lar Almanya’sını hatırlatıyor. Weimar Cumhuriyeti’nin sonunu hatırlatıyor” demiş.

        Bunda şaşıracak hiçbir şey yok. Baskı rejimlerinin taktiği hep aynı.

        İşin el kitabını Hitler ve Goebbels yazmış.

        80 yıl sonra bile aynı kitabı okuyarak adım adım kuruluyor.

        ABD demokratik kurumlarına güvenmesin.

        Kurumlar korunmadığı zaman, baskı rejimlerinin kurumuna dönüşür.

        Bu bile el kitabında yazıyor zaten...

        *************

        ATAŞEHİR’E ŞAŞIRDINIZ MI?

        İÇİŞLERİ Bakanlığı, CHP’li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’yi görevden alma kararını açıklayınca şaşıran var mı?

        Şaşırmamak istiyorsanız, bu köşeyi okuyacaksınız.

        AK Parti Genel Başkanı başta Ankara olmak üzere 3 büyükşehir belediye başkanının istifalarını istediği günlerde şöyle yazdım:

        “İstifa etmezlerse görevden alınacaklar. Ve sonra sıra CHP’li belediyelere gelecek. Kendi partisindeki belediye başkanlarını bile görevden alan AK Parti yönetimi, aynı şeyi CHP’den isteyecek ve CHP bunu yapmazsa, ‘Kendi adamlarımın gözyaşına bakmadım, seninkilere mi bakacağım’ diyerek onları da görevden alacak.”

        Hatırlamayan varsa, açsın arşivi baksın.

        CHP’li belediyelere yönelik işlemin Ataşehir’den başlayacağını herkes tahmin ediyordu.

        Sonrasında hedef Beşiktaş olabilir.

        Ataşehir üzerinden aslında pek de günahı olmayan Sarıyer’in üzerine yürüyebilirler.

        Olanbitende şaşırtıcı hiçbir şey yok.

        *************

        FASONCU PKK /YPG

        PKK/YPG’yi övme sırası şimdi de Almanya’ya gelmiş.

        Almanların silahlı kuvvetler yayın organında YPG övgüleri düzülmüş, tanıtımı yapılmış.

        Belli ki, Batılı ülkeler, bölgede müttefik olarak artık Türkiye’yi değil, YPG’yi görüyorlar.

        “Madem Ortadoğu’da kullanabileceğimiz bir silahlı güce ihtiyacımız var, bunu pahalı Türk ordusuyla değil, ucuz ve kullanıma çok daha açık, hiçbir siyasal denetimi olmayan PKK/ YPG üzerinden yapalım. Daha rahat kullanırız, daha ucuza mal ederiz” diye düşünüyorlar.

        PKK da zaten buna açık.

        Yıllardan beri “taşeron” bir terör örgütü olarak her isteyenin kullandığı bir grup oluşturdular.

        Talebe göre, her bedene uygun “fason” bir terör üretimi yaptılar.

        Bugün de bunu daha yüksek dozda ve daha geniş kapsamlı olarak yapmaya devam ediyorlar.

        Vekâlet savaşlarının, ucuz işgücü, ucuz silahlı kuvveti olarak yola devam ediyorlar.

        Ancak unutmamaları gereken, bu işin bir işsizlik sigortası olmadığı.

        İşleri bitince kapının önüne koyulacaklar.

        Çünkü ister istemez maliyetleri artacak.

        Yüksek maliyetli taşerona ise hiçbir işveren iş yaptırmaz.

        *************

        KÖTÜLÜK BULAŞICI

        GİDEREK kötü insanlar ülkesi haline geliyoruz.

        Herif otel lobisinde sanatçıyı ve eşini dövüyor.

        Kimse müdahale bile etmiyor.

        Yakalanıp yargı önüne çıkarılıyor. Serbest kalıyor. Tehditlere devam ediyor.

        Adam bütün ailesini katlediyor.

        Utanmıyor, sıkılmıyor “Yarım kaldı, gerisini de öldüreceğim” diyor.

        Sözde muhafazakâr kadın, sözde muhafazakâr sevgilisiyle muhafazakâr kocasını öldürüyor.

        En ufak bir pişmanlık belirtisi yok.

        Ve bu haberlerden her gün onlarcasıyla karşılaşıyoruz.

        Kimsenin kılı kıpırdamıyor.

        *************

        VERİMLİLİK SORUNU MU?

        DÜN Paris’ten İstanbul’a uçuyorum.

        Önce uçağın içinde 1 saat bekliyoruz.

        Çünkü İstanbul’da havalimanı müsait değil. Terminalde sorun yok, pistler dolu.

        Kalkıyoruz, 3 saat sonra İstanbul’dayız.

        1 saat 15 dakika boyunca İstanbul’un üzerinde turluyoruz.

        Çünkü pistler yine müsait değil.

        Uçaktaki yolcuların yarısı yurtdışı aktarmalı yabancı yolcular.

        Çoğu uçağını kaçırıyor ve kavga dövüş, tartışma.

        Günahsız uçuş görevlileri yatıştırmaya çalışıyor ama nafile.

        Ve THY bu altyapıyla hem yolcu sayısını artıracak hem de kârlılığını.

        Anlamadığım ise şu: Aynı sayıda piste sahip Heathrow’da sorun yok, Atatürk Havalimanı’nda sorun var.

        Acaba diyorum bu DHMİ var olanı verimli kullanmayı bilmiyor mu?

        *************

        HOŞGELDİN CELÂL ŞENGÖR

        SEVGİLİ okurlar, Habertürk yazı ailesine bu haftadan itibaren şahane bir isim katılıyor.

        Profesör Celâl Şengör.

        Şengör’ün yazıları pazartesi günleri yayınlanacak.

        Bilim tarihinden güncel bilimsel gelişmelere kadar farklı ama tamamı bilimle ilgili konularda Celâl Şengör sizlerle olacak.

        *************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Geçmişi tartışmak geleceği unutturmadığı zaman.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar