Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu satırlar yazılırken virüsün bulaştığı insan sayısı 100 bin kişiyiaşmış, hayatını kaybedenler ise 3 bin 500 kişiye ulaşmış durumdaydı.

        Koronavirüs sebebiyle hayatını kaybeden insanların hâlâ yüzde 97’si Çin’de. Ancak virüs artık Çin dışında daha sık görülür oldu. Örnek vermek gerekirse, Cuma günü koronavirüseyakalanan insan sayısı 2 bin 500 ve bunun sadece 170’i Çin’den.

        Sadece Cuma günü İran’dan bin 200, G.Kore’de 300, Fransa’da 150, İspanya’da ise 100 kişiyekoronavirüs teşhisi konmuş.

        Kısacası, Avrupa ve ABD virüsle büyük oranda yeni tanışıyor.

        Geçen hafta piyasalarda yaşanan panik satışların sebebi de zaten bu gelişme!

        Piyasa neden panikledi?

        Şubat başında "Sınırlı bir coğrafyayı etkileyecek, tedarik zincirinde arz tarafında geçici olmak şartı ile bozulmalara yol açacak" diye fiyatlanan koronavirüs etkisi, mart başına geldiğimizde “Yerkürenin tamamını kapsayacak, hem arzı hem de talebi ilk tahminlerden çok daha uzun süre negatif etkileyecek” kriz moduna geçti.

        Bu gelişmenin üzerine geçen hafta FED ve Avustralya, Malezya, Kanada Merkez Bankaları faiz indirimlerine gittiler. Faiz indirimlerinin hepsinin işaret ettiği sebep de “Koronavirüsün ekonomiyi soğutması” oldu.

        Bu faiz indirimlerinin yanında, 12 Mart’ta Avrupa Merkez Bankası’nın eksi 0.5 olan faizini eksi 0.6’ya , 18 Mart’ta FED’in yüzde 1’de olan faizini yüzde 0.75’e ve 26 Mart’ta İngiltere Merkez Bankası’nın 0.75 olan faizini 0.50’ye indirmesi bekleniyor.

        Koronavirüs yatırımcılardan önce merkez bankalarını panikletmiş durumda!

        Sadece 1 ay içinde, majör merkez bankalarının hemen hepsi 2020 yılı için daha önce yatırımcılarla yaptıkları iletişimin 180 derece tersini ya yaptılar ya da yapmak üzere pozisyon aldılar.

        Yatırımcı için merkez bankaların bu ani dönüşü iyi işaret değil.

        Merkez bankalarının Endişesi ne?

        Koronavirüs etkisiyle küresel büyümede ciddi tahribat yaşanacağı aşikâr.

        OECD 2020 büyüme tahminini 0.4 puan düşürdü ve yıl sonu büyüme oranını yüzde 2.4 olarak açıkladı. IMF’e göre de bu sene büyüme oranı, 2019’daki yüzde 2.9’un oldukça altında kalacak.

        Uluslararası Finans Enstitüsü'ne (IIF) göre ise durum daha vahim. IIF koronavirüs sebebiyle 2020’de küresel büyüme oranının yüzde 1'e kadar gerileme ihtimali olduğunu belirtiyor.

        Bloomberg Economics ekibinin yaptığı hesaplamalara göre ise 2020 yılın 1. çeyreğinde küresel büyüme oranı sadece yüzde 1.2 olacakmış.

        Bu tahminler, 2008 krizinden beri “Ekonomi canlansın, krizin etkileri geride kalsın” diye piyasalara ekstra likidite ve düşük faiz imkanını sağlayan majör merkez bankaları için, son 10 yılda atılan bütün adımların (Parasal genişleme, faiz indirimleri, KOBİ hedefli kredi büyümesi vs) heba olması anlamına geliyordu.

        Dolayısı ile başta FED olmak üzere diğer majör merkez bankaları koronavirüsün küresel ekonomide yaratacağı riskleri dengeleyebilmek adına ama panik içinde faiz indirime gittiler.

        Merkez Bankaları faiz indirmesine rağmen piyasalar niye sakinleşmedi?

        Çünkü konu faiz değil! Likidite değil!

        Piyasalar şunu fark etti ki koronavirüsünküresel ekonomi üzerindeki etkileri yıkıcı olabilir ve geri dönüş beklenenden çok daha geç ve zor olabilir.

        Ne demek istiyorum?

        Çin’in koronavirüsten geri dönüşü (fabrikaların açılması, işçilerin yüzde yüz kapasiteyle işe dönmeleri, stoklar erimiş olur ve yenilenmezse vs ) gecikir ve toparlanma “V” şeklinde değil de “U“ formasyonunda gelirse; 2020 yılı sonunda küresel büyümenin yüzde 2.3’e düşmesi durum söz konusu.

        Bu senaryodan daha kötü olan ise, “Korona Virüsü bütün dünyaya yayılmış ve artık ekonomik olarak etkileri Çin ve çevresindeki ülkeler ile sınırlı kalmadığı durum”. Bu senaryoda; Çin’in dışında yerkürenin en büyük 10 ekonomisi (ABD, Hindistan, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Kanada, G.Kore, Brezilya) de virüs sebebiyle yaşanan tedarik zincirindeki olumsuzluklara maruz kalıyorlar. Bu durumda 2020 küresel büyümesinin yüzde 1.2’ye kadar inmesi, EURO Bölgesi ve Japonya’nın resesyona girmesi bekleniyor.

        Ancak işler biraz daha kötüleşir ve 2020’de küresel büyüme sıfıra (%0) kadar düşerse-ki bu senaryo“ABD’nin de resesyona girmesi, Çin ekonomisinin ise sadece yüzde 3.5 büyümesi anlamına geliyor- dünya genelinde 2.7 trilyon dolarlık bir çıktı/ekonomik büyümenin buharlaşacağına işaret ediyor.

        2.7 trilyon dolar...

        İşte piyasaların yüzleştiği ya da yüzleşmek zorunda kaldığı resim bu!

        Ve maalesef, ne hisse senedi piyasası ne son dönemlerin yükselen yıldızları “ teknoloji şirketleri” ne petrol – doğal gaz başta olmak üzere emtia piyasası bu fiyatlamaya hazır!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar