Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Seçime 10 gün kala dün itibariyle seçim yasakları uygulanmaya başlandı. Sıcak sahalardan gelen bilgiler bize kıyasıya bir seçim olacağını gösteriyor.

        Cumhurbaşkanlığını kimin kazanacağı kadar parlamento dengesinin nasıl oluşacağı ve yasal çoğunluğu kimin elde edeceği de çok merak ediliyor.

        Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turda mı, ikinci turda mı bitecek? İkinci tura kalırsa 15 günlük sürede kendimizi nasıl bir atmosferde ve propaganda sürecinin içinde bulacağız?

        Birçok açıdan sürprizlere açık bir seçim olacak...

        Bugün, seçimden sonrasını konuşalım istedim.

        Seçim sonrasında Türkiye’nin bu ekonomik türbülanstan çıkması için ne yapması gerekir?

        Kim seçilirse seçilsin Türkiye için çıkış yolu ve haritası belli:

        Kısa vadede acil olarak düşük maliyetli dış kaynak bulup, bu amaçla ülkede siyasi ve hukuki güven ortamını artırıp, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını teşvik etmek öncelikli hedef olacak.

        Yine kim iktidara gelirse gelsin, halihazırda uygulanan ve sonuçları olumsuz tecrübe edilmiş olan bu ekonomik modelden dönüş kaçınılmaz.

        Doğrudan yabancı yatırımla finansal toparlanmayı ve istikrarı sağladıktan sonra içeride fiyat istikrarını koruyacak, kamu mali dengesini sağlayacak, cari açığı düşürecek politikaların inşası gerekiyor.

        REKLAM

        Tabii ki kritik kurumlara ehliyetli ve liyakatli isimlerin atanması, kurumsal yapıların güçlendirilmesi meselesini söylememe dahi gerek yok...

        Bu önlemeleri alırken, halk tabiriyle acı reçete kaçınılmaz olacak. Bu nedenle dar gelirli vatandaşlarımız ve dezavantajlı gruplar için de mutlak suretle koruyucu tedbirler alınması gerekiyor. Sosyal devlet ilkesinin gereği olarak sosyal yardımlar ve destekler artırılarak sürdürülecek.

        Fiyat istikrarı ve Türk Lirasının değerini koruyacak adımlardan sonra yine hızlı bir şekilde yatırım-üretim-istihdam ekonomisine geçiş için güçlü ve radikal adımlar gelecek. Toplum kesimlerinin alım gücünü artırırken, gelir adaletsizliğini gidermek ve vergi adaletini sağlamak da temel politikalar arasında yer alacak.

        Kimin seçileceğinden çok bu ekonomik reçeteyi kimin uygulayacağı önemli. Kim seçilirse seçilsin mevcut ekonomik programı sürdürmesi ve ülkeyi bununla düzlüğe çıkarması mümkün değil. Mevcut programa, herkes için öncelikli ve acil ihtiyaç olan dış finansmanın gelmesi de mümkün değil.

        Burası net…

        SEÇİM YASAKLARI DELİNMESİN

        YSK seçim yasaklarını başlattı. Birçok yasak bulunmakla birlikte en çok dikkat çekeni, bakanlar, milletvekilleri ve kamu görevlileri için getirilenlerin uygulanıp uygulanmayacağı. Bakanlar, milletvekilleri ve milletvekili adayları, bu süreçte kamuya ait makam araçları dahil hiçbir devlet imkanını kullanamayacaklar. Seçim çalışmalarında partilerinin ve kendilerinin bütçelerini kullanmak zorundalar.

        Partilere yüklü Hazine yardımları yapıldığını unutmayın.

        Bir örnek vermek gerekirse; bakanlar, milletvekilleri, kamudan maaş alan danışmanlarını dahi seçim bölgelerine götüremezler, devlet memurlarını kampanya sürecinde yanlarında bulunduramazlar. İsterlerse maaşlarını kendilerinin ödediği özel danışmanlar tutabilirler.

        REKLAM

        Bunun istisnası; devlet ricalinin yapacağı dış kabuller ve protokolle sınırlı…

        Propaganda yasaklarına açılış ve temel atma törenleri de dahil.

        Aksi davranış gösteren kamu görevlileri hakkında soruşturma açılacak.

        Tabii fiili durumda böyle olmuyor. Ülkemizde yasaklara çoğu zaman uyulmuyor. Bu seçimde de bunun örneklerini göreceğimizi düşünüyorum.

        Devlet görevlileri için yasak başlarken, siyasi partilerin dönemine girmiş oluyoruz. Siyasi partiler için serbest propaganda süreci başlamış oluyor.

        PROPAGANDA YASAKLARINA UYULMUYOR

        Partilerin reklam filmlerinde ve kampanyalarında kullanılan dini ve milli öğeler de aslında yasak. Cami, ezan, bayrak ve diğer dini ya da milli unsurların sıkça kullanıldığına, hatta yasaklara riayet edilmediğine şahit oluyoruz.

        Geçen seçimde; AK Parti’nin; cami, ezan, namaz kılan kadın unsurlarını içeren propaganda filmi, Yüksek Seçim Kurulu tarafından yasaklanmıştı ancak bu seçimde denetim RTÜK’e verildiği için kimse yasaklara uymuyor.

        Geçmişte bu meselelerde katı tutumuyla dikkat çeken CHP’nin, bu propaganda unsurlarına itiraz etmemesi ve şikâyetçi olmaması da dikkat çekici.

        Dikkatimi çeken şeylerden biri, AK Parti eski söylemlerine yaslanıyor ve yeni bir açılım getirmiyor. Reklam filmleri de eski, kampanya müzikleri de söylemler de…

        Dikkat çeken bir konu daha var; AK Parti’nin milliyetçilik, devletçilik ve HDP’yi eleştirerek verdiği mesajlara karşı CHP’nin bu argümanları çürütecek tutum ve yaklaşım içinde olması.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar