Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bu kışı iki çift düz pabuçla ve sokaktaki her dakikayı o pabuçlarla yürüyerek geçirdim. Dolaplarda varlığını tam hatırlamadığım ayakkabılar kutularında yatıyor. Tamamı topuklu. Son bir yılda yenilerini almadığımı söylemeye gerek yok.

        Pazar ve tüketici araştırmalarında uzman Alman şirketi Statista’nın 2019 verilerine göre global topuklu pabuç pazarının hacmi 34.1 milyar doları buldu; beş yıllık dönem sonunda da 42.7 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyordu. Ancak şimdilik tahminin tutması pek olası değil. Ev tutsaklığıyla geçen pandemi hayatı, 2024'e uzanan öngörünün revize edilmesini gerektirecek muhtemelen.

        Nitekim Amerikan pazar araştırma şirketi NPD’nin verileri, geçen yıl topuklu ayakkabı satışlarının 2019'a oranla yüzde 71 gerilediğini gösteriyor. Şirketin analizine göre bu yılın yeni normal atmosferinde ayakkabı sektörü 2020’de kaybolan pazarın yarısına yakın bir hacmi ancak yakalayabilecek.

        Oysa bugüne kadar pek şaşmayan bir teoriye göre, global durgunluk döneminde olduğumuz için bu trendin tam tersine, topuklu pabuç satışlarının artması gerekiyordu. Eğer durgunluğun sebebi pandemi olmasaydı!

        PANDEMİ TEORİLERİ ÇÜRÜTÜYOR

        1920’lerde Amerikalı ekonomist George Taylor modayla ekonomi arasında bir korelasyon olduğunu fark eder; buna “Etek Boyu Teorisi” adını verir. Taylor’ın gözlemlerine göre 1920’lerin bolluk günlerinde kadınların etek boyu kısalmış, ancak borsanın çöküşüyle birlikte etekler hızla uzamıştır. Bir iktisatçı olarak bu tespitle yetinmez, nedenleri konusunda da fikir yürütür. Kadınların iyi zamanlarda ipekli çoraplarını iyice gösterebilmek için etek boyunu kısa tutup piyasa çökünce ipek lüksünden mahrum kaldıkları için bacaklarını gizlemeye çalıştıklarını ileri sürer.

        REKLAM

        Eteklerin uzamasının nedeni gerçekten ipekli çorap yoksunluğu muydu, bilinmez. Ancak ileriki yıllarda etek boyları ekonomik etkiden bağımsız seyretti. Hatta darlık zamanında bırakın uzamayı, iyice kısalıp yokluk göstergesi olarak algılandı. 1978 petrol şoku sonrası lisede Türk hocaların “Kumaşa paran mı yetmedi kızım” diye mini eteklerimize taktığı hâlâ aklımda. Okul çıkışı Kuledibi'ne varıncaya kadar belden kıvırmak suretiyle iyice kısalırdı o miniler.

        Ekonomistler ile sosyal psikoloji ve moda uzmanları arasında bu meseleyi tartışmaya açan derin bir külliyat oluştu. Kültürel etkiler, siyaset ve şöhretlerin giyim kuşamının da moda trendlerini etkilediğine dair tezler yazıldı. Etek boyu teorisinin nedenleri her ne kadar tartışmalı da olsa, George Taylor bir endeks silsilesinin fikir babası oldu. Kadınların tüketim trendleri, birer ekonomik gösterge olarak ele alındı. Ruj ve yüksek topuklu pabuç satışları da bu göstergeler arasında.

        Hatta endekslerin erkek versiyonu da var. Örneğin eski FED Başkanı Alan Greenspan’in de onayladığı bir göstergeye göre ekonominin inişe geçtiği dönemlerde erkek iç çamaşırı satışları düşüyor. Ekonominin normal seyrettiği zamanlarda satış istikrarı tutturan iç çamaşırları zor zamanda erkeklerin ilk vazgeçtiği nesneyse, pandeminin durgunluk ve işsizlik ortamında da tasarruf etmişlerdir muhtemelen.

        Eğer trend diğer göstergeler gibi tersine işlemediyse…

        "Ruj Endeksi"nden geçenlerde bahsetmiştim. Estee Lauder’in eski CEO’su Leonard Lauder’in şirket verilerine dayanarak ortaya attığı iddiaya göre kriz zamanlarında ruj satışları artıyor. Çünkü kadınlar lüks tüketim ihtiyacını görece ucuz lüks marka rujlarla gideriyorlarmış. Büyük Buhran, 11 Eylül terör saldırıları sonrası ve 2008 finansal krizinde doğru yönde test edilen bu teori, pandemi döneminde çuvalladı. Çünkü global ruj satışları yüzde 49 gerilerken, rimel satışları yüzde 150 arttı. Maske etkisi!

        Topuklu Pabuç Endeksi de aynı akıbete uğradı. On yıllık bir IBM analizine göre “Ekonomi aşağı inmeye başladığı zaman topuklular yukarı çıkış trendi gösteriyor ve kriz sürdükçe aynı irtifayı koruyordu.” Örneğin mali krizin zirveye çıktığı 2009 yılında ökçeler 17 santime kadar yükselmişti. 2011’de IBM araştırmacıları sosyal medya ve bloglardan topladıkları verilerin analizinde düz pabuçların revaçta olduğunu ve topukların beş santime kadar indiğini görünce, bunu ekonomik iyileşme göstergesi olarak değerlendirmişlerdi. IBM’in tüketim malı uzmanlarının yorumu, ekonominin kötüye gittiği dönemlerde tüketicilerin daha gösterişli ürünlere yöneldiği, bunun da bir nevi hayal dünyasına kaçış olduğu şeklindeydi.

        REKLAM

        IBM raporunda topukların alçalmasıyla ilgili şu görüş de vardı: “Tüketiciler gündelik ortamlarda gösterişten kaçınma içgüdüsüyle uzun dönemli bir kemer sıkma evrimine girmiş olabilirler.”

        Moda uzmanı yazar Elizabeth Semmelhack de tarihi bakış açısıyla IBM analizini doğruluyordu; Büyük Buhran yıllarında, 1970’lerin petrol şoklarında ve 2000’lerde dotcom balonu patladığında topuklar alabildiğine yükselmişti. Nasdaq krizi sonrası stiletto patlaması için adres: Sex and the City. Ve gerçekten 1970’lerin, podyumdan pazara her yeri saran apartman topuklarıyla baş edebilecek bir akım daha görülmedi. Lady Gaga’nın gökdelen topukları sayılmaz, marjinal.

        Christian Louboutin de bütün zamanların en yüksek topuklu ayakkabısını 2008 finansal krizi sırasında yaratmıştı. Ama giyilsin diye değil; 20.3 santim topuklu bale stilettosu, geliri İngiliz Ulusal Balesi’ne aktarılmak üzere açık artırmaya konulmuştu. Louboutin çok geçmeden ayakkabıya plato ekleyerek gündelik versiyonunu da çıkarmıştı.

        Topuklu Pabuç Endeksi’yle ilgili bilimsel çalışma da var. Koreli araştırmacı Insook Ahn, Amerikan Vogue dergisinin 1950-2014 yılları arasındaki bütün sayılarını incelemiş ve 1581 örnek arasından topuk boyu-makro ekonomik faktör ilintisine dair şu tespite varmış: Geçen 64 yıl içinde işsizlik rakamlarının rekor kırdığı her dönem, sonraki üç yılın ayakkabı trendlerini de belirlemiş. Topuklar yükselmiş.

        2008 Krizinden üç yıl sonra topukluyu rafa kaldıran “athleisure” akımı da başlamış, daha rahat ve özgür bir yaşam, bolca yürüyüş ve spor için yoga pantolonu, tayt, eşofman ve sneaker’lar devreye girmişti. Bloomberg’in haberine göre, pazar araştırma şirketi NPD’nin uzmanları elbise altına giyilen ayakkabı segmentinin asla eski bandına oturamayacağı görüşünde. Satışlar 2019’da, pandemi öncesinde de zaten yüzde 12 gerileme göstermişti. Ancak koronavirüs etkisiyle 2020’deki düşüş yüzde 71’le çok daha keskin oldu. Kimse hayal dünyasına kaçış reaksiyonu vermedi.

        Ancak kimi otoritelere göre stilettoların devri asla geçmez. Örneğin Valentino’nun geçen ocak ayındaki haute couture şovunda metal ve neon ışıltılı 22 santimlik çizmeler podyumdaydı. Christian Louboutin de “lüzumsuz nesneler” olarak stilettoların hep var olacağını söylüyor. Çünkü lüzumsuzun güzelliği, insanın bunları canı isterse tercih etme özgürlüğünde yatıyor. Üstada göre lüzumsuz şeyler arzuları, özlemleri ve düşleri besliyor. “Her şey gerekli olsa, hayat çok kasvetli ve tekdüze olurdu” diyor Louboutin. Onun fikrince kadınlar yüksek topuklu giyince başka bir duruş ve özgüven alemine de geçiyor.

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar