Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu DEİK Başkanı Nail Olpak yeşil mutabakatın AB gündemine geldiğini belirterek “Gümrük sınırlarında uygun olmayan ürün ve hizmetlere 'dur, geçemezsin' denileceği bir süreçle karşı karşıya kalınabileceği” uyarısında bulundu.

        Ekonomi basınıyla çevrim içi toplantı düzenleyen DEİK Başkanı Nail Olpak’ın öne çıkardığı 4 ana konudan biri de AB ile ilişkiler ve yeşil mutabakat idi. Bunu hem bir ekonomik model hem de Türkiye açısından ciddi riskler taşıyan bir gelişme diye tanımlayan Nail Olpak şöyle dedi:

        “Ülkemizin, AB’nin imzaladığı STA’larla ilgili kararlara dahil olamaması, vize ve karayolu kotası sorunları gibi mevcut bariyerler varken, bir de buradan yeni bir engelleme çıkarsa, biz bu süreçten çok olumsuz etkileniriz.”

        AB’NİN YEŞİL MUTABAKATI

        Nail Olpak’ın konuya iliştin açıklamasının ana bölümleri şöyle: “-Yeşil mutabakat, henüz adı konulmamış bazı kriterler, sınıflandırılmamış ürünlerin gümrükte kalması gibi riskleri barındırıyor. -Dolayısıyla yeşil mutabakat sonrası, en büyük ticaret ortağımız olan AB ile ticarette büyük olumsuzluklar yaşayabiliriz. O yüzden bu süreci tüm boyutlarıyla çok iyi okumalıyız.

        REKLAM

        -En büyük ticaret ortağımız olan AB ile ilgili çalışmalarımız kapsamında, firmalarımızı Yeşil Mutabakatın olumsuz etkilerinden korumak ve değişen koşullara adapte etmek için, Ticaret Bakanlığı’nın çalışmalarını destekleyen DEİK Yeşil İnsiyatifi hayata geçirmeye hazırlanıyoruz.

        -Yeşil mutabakat, Türk iş dünyası için hayati önem taşıyor. Mallar serbest, iş insanları ve TIR’lar serbest değil. Yeşil mutabakat burada ayrı bir pencere olarak karşımıza çıkıyor.

        -DEİK olarak Yeşil Yaşam diye değerlendirebileceğimiz bir yaklaşımla Türk iş dünyasına “2050 yılında Sıfır Karbon” hedefi koymamızın, firmalarımızın motivasyonu için kritik bir adım olacağını düşünüyoruz.”

        ABD SÜRECİ NASIL GÖTÜRECEK?

        -DEİK’in öne çıkardığı 4 ana konudan birinin de ABD ile ilişkiler olduğunu belirten Nail Olpak bu ülkede Türkiye için lobicilik faaliyetlerini kritik bir hamle olarak tanımladı.

        -Lobi faaliyetleri için Türk özel sektörünün ortak ve sürdürülebilir bir kaynak oluşturması gerektiğine inandıklarını kaydeden Nail Olpak ABD ile ile ilişkilerde yeni dönem merak ettiklerini söyle değerlendirdi:

        -“ABD'deki yeni yönetim acaba nasıl bir süreç götürecek?

        -100 milyar dolarlık dış ticaret hedefinin ne olacağını merak ediyoruz.

        -ABD ile serbest ticaret anlaşması (STA) müzakeresi iş dünyası olarak gündemimizin ilk sıralarında.”

        HIZLI, ADİL, KAZANIMLARI KORUYAN HUKUK

        -Dışarıda yatırım, ticaret yapacak sermaye sahipleri nezdindeki Türkiye algısının güçlendirilmesi gerektiğini altını çizen DEİK Başkanı Nail Olpak "Hızlı, adil ve kazanımları koruyan hukuk devleti ile öngörülebilir bir eko sistem bizim açımızdan kısa vadedeki en önemli önerilerimiz" dedi. Olpak konuşmasına şöyle devam etti:

        -“Sermaye iki temel başlığa bakıyor: Hızlı ve adil işleyen, kazanımları koruyan hukuk devleti. Birinci başlık bu. Hızlı olacak, 20 yıl devam eden davalarla karşı karşıya kalmayacak kişiler ya da şirketler. Bu, işin olmazsa olmazı. Maalesef bizim bu konudaki karnemiz kırıklarla dolu.

        REKLAM

        -Hukuk devletinde bir başka temel unsur da mevcut kazanımların korunmasıdır. Yapılan yatırımlarla ilgili bir süre sonra kriterlerin veya şartların değişmemesi çok önemlidir.

        -Ekonomide öngörülebilirlik önemlidir. Türkiye'de ekonomiyi döviz hareketiyle algılıyor vatandaşımız. Döviz deyince de doları anlıyoruz.

        -Ancak iş dünyası olarak baktığımızda bizim açımızdan döviz ve faiz kadar bizi etkileyen önemli bir unsur bunların makul bir aralıkta stabil olmasıdır. Hızlı, adil ve kazanımları koruyan hukuk devleti ile öngörülebilir bir ekonomik ekosistem bizim açımızdan kısa vadedeki en önemli talebimizdir.

        ÖZKAYNAK ARTIŞI TEŞVİK EDİLMELİ

        -Bir önerimiz de şirketlerin öz kaynaklarını artırmasının teşvik edilmesidir. Özkaynakları artırabilirsek fakir şirketlerden kurtuluruz. Kur, faiz artışı gibi nedenler, şirketlerin öz kaynak oranlarının azalmasına yol açmıştır.

        -Öz kaynak nakden koyulduğunda sağlanan nakdi sermaye indirimi desteği, ortakların alacaklarını sermayeye ilave edince de geçerli olsun istiyoruz. Bu desteğin sonradan sermaye artırımı şeklinde kullanılmasına izin verilmiyor.

        -Dağıtılan karlardan ödenmiş sermaye artışı yapıldığında, gelir vergisi matrahından düşülürse, öz kaynak artışı teşvik edilebilir.

        -Ayrıca, kasa-matrah-stok yapılandırması, hem piyasaları rahatlatır, hem de hazineye gelir kaynağı olur.”

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar