Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaşadığımız türbülansa karşı iki önemli adımdan birini geçen hafta attık.

        Merkez Bankası güçlü bir parasal sıkılaştırma yaptı. Politika faizini 6.25 puan artırarak yüzde 24’e çıkardı ve dünyanın nominal en yüksek faiz veren ilk 5 ülkesi arasına girdik.

        Kurları ve enflasyonu dizginlemede, finansal istikrarı sağlamada ilk adım böylece atıldı. Bunun sonucunda da finansal piyasalarda belirgin bir rahatlama yaşandı. TL değer kazandı, uzun vadeli faiz oranları düştü, banka hisselerinin öncülüğünde borsa yükseldi. Temmuz ve ağustosun cehennemi atmosferinin ardından ilk kez eylülde nefes aldık. Ekonomi yönetimi de hazırlık yapmak ve işleri toparlamak için zaman kazandı.

        KAYNAK GİRİŞİNDE AZALMA

        Geçen hafta açıklanan Ödemeler Dengesi temmuz ayı verileri dış kaynak ihtiyacını net bir şekilde ortaya koydu. 7 aylık sonuçlara göre Türkiye’ye bu yıl 10 milyar dolar daha az dış kaynak girdi. Finans hesabı 31.5 milyar dolardan 21.5 milyar dolara indi. Halbuki cari açık 7 milyar dolar daha arttı ve 7 ayda 33 milyar dolara yükseldi. Yaşadığımız kur şokunun en önemli nedenlerinden biri bu.

        -Kaldı ki finansmanın çok önemli kısmı da net hata ve noksan kalemiyle yani kaynağı belli olmayan döviz girişiyle karşılandı. Bu kalemde geçen yıl 5.5 milyar dolar çıkış olurken bu yılın aynı dönemde 11.6 milyar dolarlık döviz girişi gerçekleşti.

        AÇIK 40 MİLYARA DOĞRU İNEBİLİR

        Nitekim temmuz ayını kurtaran da 3 milyar dolarlık net hata ve noksan kalemi oldu. Aylık cari açık 1.75 milyar dolara düşünce bunun tümünü karşılayacak kaynak buradan geldi.

        Cari açıkta ekonomik faaliyetlere dayalı olarak hızlı bir azalma başladı. Mayısta 58.3 milyar dolar olan yıllık cari açık temmuzda 54.6 milyar dolara indi. Yılsonu itibariyle 40 milyar dolar civarına doğru bir iniş olabilir.

        YILLIK ÖDEME 179 MİLYAR DOLAR

        Cari açığın finansmanı dışında Türkiye’nin haziran ayı itibariyle gelecek bir yıl içinde ödeme zamanı gelen toplam dış borcu 179 milyar dolar. Bunun 81.3 milyar doları özel sektör finansal kuruluşlarına ait. 64.8 milyar doları da banka dışı şirketlere ait. 32.9 milyar doları ise kamu ve TCMB tarafından ödenecek.

        15 MİLYAR DOLARLIK İYİLEŞME

        Eylül ayına denk düşen ödeme tutarı 6.9 milyar dolar, ekim ayında 8.9 milyar dolar, kasımda 4 milyar dolara inecek ödeme aralıkta 6.9 milyar dolar olacak. 40 milyar dolarlık cari açık da eklendiğinde gelecek bir yıl içinde Türkiye’nin 220 milyar dolarlık dış kaynak ihtiyacı oluyor. Rakam birkaç ay önce hem dış borç ödemelerinin hem de beklenen cari açığın daha yüksek olmasıyla 235 milyar dolara kadar çıkmıştı. Burada 15 milyar dolarlık bir iyileşme gerçekleşti.

        İKİNCİ ADIM BU HAFTA GELİYOR

        Eylül ayında atılacak ikinci önemli adım ilk kez 5 yıllık olarak hazırlanacak Orta Vadeli Program'ın açıklanmasıydı. Bu da 20 Eylül Perşembe günü açıklanacak. Bu programla ekonomide yazılmak istenen yeni hikaye ortaya çıkacak ve inandırıcı bulunma oranına göre işler toparlanacak. Yaşadığımız türbülansın teşhisi konulacak ve nasıl tedavi edileceğini de bu programdan göreceğiz. Ya da bu program eksik kalacak, yeterli bulunmayacak, türbülans içinde kalmaya devam edeceğiz.

        Bu yüklü borç ödeme dönemine eğer güçlü ve beklentileri karşılayan, yapısal reformları takvimlendiren, sorunu iyi teşhis eden ve tedaviyi de iyi açıklayan bir OVP ile girersek, yaşayacağımız türbülansın boyutunu küçültebiliriz. Sonbahar ve kış aylarını daha az sıkıntıyla geçirme imkanını yakalayabiliriz.

        KAMU TASARRUF YAPACAK

        Geçen hafta özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelen açıklamalar Orta Vadeli Program hakkında ipuçları veriyordu.

        Bunlardan en önemlisi ihtiyaç duyulan kaynağın nasıl bulunacağıydı. Dışarıdan kaynak bulma arayışları sürüyor. Ama henüz Katar dışında bir ülkeden veya uluslararası kuruluştan böyle bir kaynak bulunmadı. IMF ile herhangi bir anlaşma veya görüşme yapılmadığı, buna hükümetin niyetinin de olmadığı net bir dille açıklandı.

        Geriye tasarruf etmek ve kendi yağımızla kavrulmak kalıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu söyledi. Eldeki kaynaklar bitime en yakın projelere verilecek. Yüzde 50’yi geçenler yavaş yavaş bitirilmeye çalışılacak. İhalesi yapılmış ancak henüz başlanmamış olan projeler ise bekleyecek. Kamuda her alanda ciddi tasarrufa gitmeyi amaçladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan “Hatta cari harcamalar konusunda araçlardan binalara, personele kadar geniş bir tasarruf tedbirini hayata geçiriyoruz” dedi. Böylece kaynak ihtiyacının bir kısmı, harcamalar kısılarak yok edilecek.

        YERLİ VE MİLLİ ÇIKIŞ YOLU

        Çünkü ekonominin yavaşlamasıyla ÖTV, KDV gibi dolaylı toplanan vergilerde azalma olacak. Şirketler ise ilk kez bu kadar yüksek borçlu durumdalar. Hane halkının tüketici borçları da yarım trilyon lirayı geçti.

        Düşük vergilenen ve vergi alınması gereken tek yer gayrimenkul sektöre. Ancak orada da kriz var ve işler çok kesat.

        Geriye servet ve sermaye vergisi kalıyor. Bu da ekonomik toparlanmayı geciktirici ve çok can yakıcı bir gelişme. Bu durumda geriye kendi yağımızla kavrulmak kalıyor. Herkes için tasarruf etmek, verimlilik, yerlilik ve millilik dönemi.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar