Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Sinema Tom Hanks’in en iyi 10 filmi: İşte karantina günlerinde izlenilecek Tom Hanks filmleri
        • 1

          Philadelphia (1993)

          Yaşanmış olaylardan esinlenen filmde Tom Hanks, Andrew Beckett’i canlandırıyor. Büyük bir hukuk firmasında çalışan Beckett, eşcinselliğini ve AIDS hastası olduğunu mesai arkadaşlarından saklıyor. Ama iş arkadaşlarından birinin alnındaki lezyonu fark etmesinin ardından uyduruk bir gerekçeyle işten kovuluyor. Beckett’in şirkete karşı açacağı tazminat davasında hiçbir avukat onu temsil etmek istemiyor. Homofobik Joe Miller (Denzel Washington) da farklı davranmıyor. Ne var ki, bir süre sonra Beckett’e yapılan ayrımcılığa tanık olduğunda, ayrımcılığın ne olduğunu iyi bilen biri olarak ona yardım etmeye karar veriyor…

          Toplumun AIDS hastalarıyla ilgili duygusal bir bağ kurması amacıyla çekilen filmde Tom Hanks, yaklaşık 14 kilo vermiş ve en iyi erkek oyuncu Oscar’ını kazanmıştı. Jonathan Demme’in yönettiği filmin senaryosunu Ron Nyswaner yazdı.

        • 2

          Forrest Gump (1994)

          Forrest Gump (Tom Hanks), IQ ölçümlerine göre zekâ kapasitesi hayli sınırlı bir insan… Ama o bu sınırların ötesine geçmeyi ve yaşadığı dünyada iz bırakmayı biliyor. En önemlisi, samimiyeti ve dürüstlüğüyle çoğumuza hayat dersi veriyor…

          Oyunculuk teknik beceri olmanın ötesinde, bir karaktere hayat ve ruh vermekse eğer, Tom Hanks’in Forrest Gump karakterine getirdiği yorum, bunun en iyi örneklerinden biri olarak gösterilebilir. Öylesine iyi ve etkili bir yorumdu ki Akademi üyeleri, ‘Philadelphia’dan bir yıl sonra en iyi erkek oyuncu Oscar’ını bir kez daha ona vermekten çekinmemişti. ‘Forrest Gump’ gösterime girdiği yıl gişelerde başarılı olmuş, eleştirmenlerden yüksek notlar almış ve en iyi film kategorisi başta olmak üzere 6 dalda Oscar kazanmıştı. Seyri çok keyifli, eğlenceli ve duygusal bir filmdi. Winston Groom’un 1986 tarihli romanından uyarlanan filmi Robert Zemeckis yönetmişti...

        • 3

          Apollo 13 (1995)

          1970 yılında Apollo 13 ekibi, ABD’nin üçüncü Ay seferi için dünyadan yola çıkar ama teknik bir sorun nedeniyle Ay’a inme şansını kaybeder. Asıl sorun, görevin iptal edilmesi değil, üç astronotu sağ salim dünyaya getirmektir… Tom Hanks’in üç talihsiz astronottan biri olan Jim Lowell’i canlandırdığı film, Jim Lowell’in Jeffrey Kluger ile birlikte yazdığı ‘Lost Moon: The Perilous Voyage of Apollo 13’ adlı kitabından sinemaya uyarlandı. NASA ile üç astronotun sürekli iletişim halinde sorunlara çözüm aradığı ve zamana karşı savaş verdiği film, NASA’nın teknik desteğiyle çekilmişti. Yönetmen Ron Howard, abartıdan uzak gerçekçi yaklaşımıyla olumlu eleştiriler alırken ‘Apollo 13’, en iyi film dahil 9 kategoride Oscar’a aday olmuş, kurgu ve ses dallarında ödüle uzanmayı başarmıştı.

        • 4

          Er Ryan’ı Kurtarmak (1998)
          (Saving Private Ryan)

          Gelmiş geçmiş tüm savaş filmleri içinde Tom Hanks’in canlandırdığı Yüzbaşı John H. Miller karakterinin özel bir yeri vardır. Miller, o alıştığımız testosteron saçan savaş filmi kahramanlarına benzemez. Savaş onun doğasına aykırıdır ama hayatın onu sürüklediği noktada, üstüne düşeni en iyi şekilde yerine getirmeye çalışır. Kimseye belli etmek istemese de savaşın ağır psikolojik etkilerini derinden yaşar…

          Film, Normandiya Çıkarması’na katılan bir avuç Amerikalı askerin, erkek kardeşlerini savaşta kaybeden er Ryan’ı kurtarmak için görevlendirilmesini anlatır. Miller’in liderliğinde cephenin ön saflarına doğru çıktıkları yolculukta, savaşmaktan başka çareleri yoktur. Steven Spielberg, Robert Rodat’ın senaryosundan çektiği filmde savaşı hamasetten, erkekliğe övgü ve kahramanlık edebiyatından uzak şekilde anlatıyor. Açılıştaki 27 dakikalık çıkarma sahnesi ise mükemmel.

        • 5

          Yeşil Yol (1999)
          (The Green Mile)

          Paul Edgecomb (Tom Hanks), bir Fred Astaire filmi seyrederken 1935’e döner, cezaevinde çalıştığı yılları hatırlar. Paul o yıllarda idam mahkûmlarının kaldığı bölümden sorumludur. İdama mahkûm edilen hükümlülerin arasında John Coffey (Michael Clarke Duncan) adlı dev gibi bir Afro-Amerikalı da vardır. İki beyaz kıza tecavüz edip öldürdüğü söylenen John, altın gibi kalbiyle Paul’ü derinden etkiler. Daha önemlisi, sahip olduğu şifa veren doğaüstü yetenekleriyle Paul’ü büyük acılardan kurtarır… Stephen King’in 1996 tarihli romanından, Frank Darabont tarafından sinemaya uyarlanıp yönetilen film, ırkçılık ve ayrımcılık eleştirisiyle öne çıkan göz yaşartıcı ve duygusal bir yapım.

        • 6

          Yeni Hayat (2000)
          (Cast Away)

          Çağdaş hayatın yoğun temposu içinde kaybolup gitmiş bir adamın öyküsü… Uluslararası bir kargo şirketinde çalışan Chuck Noland (Tom Hanks), verimlilik sorunlarını çözmeye çalışan bir sistem analistidir. İşlerinin yoğunluğu nedeniyle sevgilisine (Helen Hunt) dahi yeterince vakit ayıramaz; evlilik planlarını sürekli erteler. Noel zamanı çıkmak zorunda kaldığı iş yolculuğu sırasında fırtınada düşen kargo uçağından sağ kurtulur ve kendini Güney Pasifik’te ıssız bir adada bulur. William Broyles Jr.’ın senaryosu, modern çağda geçen bir Robinson Crusoe öyküsü anlatıyor. Robert Zemeckis’in yönettiği film, Chuck Noland’ın verdiği yaşam mücadelesi kadar dış dünyadan yalıtılmış bir insanın yalnızlıkla baş etme ve kendini sorgulama sürecine de odaklanıyor. Bu arada, Noland’ın Crusoe’dan daha yalnız olduğunu belirtelim. Robinson’un Cuma’sına karşılık Noland’ın sadece bir voleybol topu var… Finali itibarıyla kaderci yanı ağır basan film için Tom Hanks, yaklaşık 22 kilo vermiş ve Oscar’a aday olmuştu.

        • 7

          Azap Yolu (2002)
          (Road to Perdition)

          “Azap Yolu” ilk bakışta, Büyük Bunalım döneminin gangster filmleriyle akraba... Ama bildiğimiz gangster öykülerinden biri değil. Filmin merkezinde tetikçi Michael Sullivan (Tom Hanks) ve oğlu var. Bir çeteye bağlı olarak çalışan Sullivan, oğlunun kendisi gibi biri olmasını istemiyor. Patronu John Rooney (Paul Newman) için Sullivan, manevi oğlu gibi.... Rooney onu çok seviyor ve çocuklarını da torunları gibi görüyor. Ama öz oğlu Connor (Daniel Craig) babasının Sullivan'a olan sevgisinden, ilgisinden rahatsız... Suç dünyasının içinde yetişen Connor, hırsı ve açgözlülüğüyle öyküyü şekillendiren kötü adamın ta kendisi... Sullivan'ı ortadan kaldırmak istemesinde kıskançlığının da payı var. Filmin sonunda Sullivan'ın oğlu, babasının iyi biri olup olmadığını soranlara “O benim babamdı” diyerek her şeyi özetliyor. David Self'in bir resimli romandan uyarladığı, Sam Mendes'in yönettiği filmin etkileyici bir stili ve akılda kalıcı bir görsel atmosferi olduğunu belirtelim.

        • 8

          Sıkıysa Yakala (2002)
          (Catch Me If You Can)

          Frank Abagnale (Leonardo DiCaprio), daha 19 yaşına bile girmeden milyonlarca dolar kazanmış bir dolandırıcıdır. Bazen pilot bazen doktor olur ve her seferinde insanları aldatmayı başarır. Sahte çek dolandırıcılığı nedeniyle FBI’ın radarına girmesinin ardından Tom Hanks’in canlandırdığı tecrübeli FBI ajanı Carl Hanratty tarafından takibe alınır… Aralarındaki kedi – fare oyunu bir süre sonra açıklanması zor, tuhaf bir baba – oğul ilişkisine döner. Frank’e her şeyin ötesinde ilgiye sevgiye muhtaç bir çocuk olarak bakan Ajan Hanratty’de Tom Hanks, şefkatli ve babacan karakterleri canlandırmakta ne kadar iyi olduğunu bir kez daha gösteriyor. Steven Spielberg’in yönettiği film, Frank Abagnale’in kitabından sinemaya uyarlandı.

        • 9

          Casuslar Köprüsü (2015)
          (Bridge of Spies)

          Steven Spielberg’in yönettiği film, kendini bir anda ABD ile SSCB’nin arasındaki Soğuk Savaş’ın orta yerinde bulan Brooklyn’li sigorta avukatı James B. Donovan’ın (Tom Hanks) gerçek öyküsünden esinleniyor. Donovan’ın ABD’de yakalanan Sovyet casusu Abel’in (Mark Rylance) avukatlığını üstlenmesiyle gelişen olayları anlatan ilk bölümde film, gerçek anlamda demokratik bir hukuk devleti olmanın ne anlama geldiği üzerine açık mesajlar veriyor. Donovan’ın fikirleri üzerinden ABD dahil dünyadaki birçok siyasi iktidarın terörizm bahanesiyle artık lüks olarak gördüğü ve halka çoktan unutturduğu değerleri gündeme getiriyor. Donovan, doğru bildiklerini savunmak uğruna yalnız kalmaktan korkmayan idealist bir karakter. Herkesin kendi hedefleri peşinde koştuğu bir oyunda U-2 pilotunun yanı sıra CIA’in umursamadığı genç üniversite öğrencisini kurtarmak için de elinden geleni yapıyor. Kararlılığı ve özverisiyle olayların akışını değiştiren Donovan, her şeyiyle tam bir film kahramanı, örnek bir ABD vatandaşı.

        • 10

          The Post (2017)

          Steven Spielberg’in yönettiği “The Post”, 1971 yılında geçen ve medya-siyaset ilişkileri üzerine düşündüren gerçek bir öykü anlatıyor. “The Post” medyanın yönetenlerin değil, yönetilenlerin haklarını savunması gerektiğine inanan ve mesleki dayanışmayı her şeyin önüne çıkaran, tarih dersi tadında bir gazetecilik filmi… Her şey ABD’nin Vietnam’da kazanamayacağı bir savaşa girdiğini ve halka yalan söylendiğini keşfeden bir siyasi analistin elindeki belgeleri medyaya sızdırmasıyla başlıyor. Film yaşanan sürece The Washington Post Gazetesi’nin cephesinden bakıyor. Daha doğrusu, gazetenin sahibi Kay Graham (Meryl Streep) ve genel yayın yönetmeni Ben Bradlee’nin (Tom Hanks) cephesinden... Filmin yıldızı Meryl Streep ama Hanks de halkı haber alma hakkını sonuna kadar savunan idealist gazeteci Bradlee rolünde üstüne düşeni yerine getiriyor.

        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa