Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dış Yazar Tebareke (Mülk) suresi okunuşu ve Türkçe anlamı: Mülk suresi tefsiri, Arapça yazılışı ve fazileti

        Mülk suresi adını ilk ayette geçen “El-Mülk” kelimesinden almıştır. Kur’an’daki sıralamada altmış yedi, iniş sırasına göre yetmiş yedinci suredir. Mekke döneminde inen Mülk suresi 30 ayetten oluşur. Mülk suresinde Allah’ın (CC) yüceliği, Allah’ın birliğinin kanıtları, yaşımın ve ölümün var ediliş amacını ve ölümden sonra tekrar dirilmeyi inkar edenlerin başlarına gelenler anlatılmaktadır. Bu yazımızda Mülk suresi okunuşu ve Türkçe anlamı, Tebareke suresi tefsiri, Mülk suresi Arapça okunuşunu ve anlamını detaylı olarak inceleyeceğiz.

        Mülk Suresi Okunuşu

        Allah’ın yüceliğinin ve kudretinin anlatıldığı Mülk suresi faziletleri fazla olan surelerden biridir. İslam inancında cenazelerin ardından Tebareke suresi okunması kültürel bir gelenek haline gelmiştir. Kur’an dili Arapça olduğu için Mülk suresi Arapça yazılışı bilmeyenler için aşağıda Tebareke suresi okunuşu yer almaktadır.

        REKLAM

        Bismillahirrahmanirrahim.

        1.Tebarakellezi bi yedihil mulku ve huve ala kulli şey'in kadir(kadirun).

        2.Ellezi halakal mevte vel hayate li yebluvekum eyyukum ahsenu amela(amelen), ve huvel azi zul gafur(gafuru).

        3.Ellezi halaka seb'a semavatin tibaka(tibakan), ma tera fi halkır rahmani min tefavut(tefavutin), ferciıl basara hel tera min futur(futurin).

        4.Summerciıl basara kerrateyni yenkalib ileykel basaru hasien ve huve hasir(hasirun).

        5.Ve lekad zeyyennas semaed dunya bi mesabiha ve cealnaha rucumen liş şeyatini ve a'tedna lehum azabes sair(sairi).

        6.Ve lillezine keferu bi rabbihim azabu cehennem(cehenneme), ve bi'sel masir(masiru).

        7.İza ulku fiha semiu leha şehikan ve hiye tefur(tefuru).

        8.Tekadu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullema ulkıye fiha fevcun seelehum hazenetuha e lem ye'tikum nezir(nezirun).

        9.Kalu bela kad caena nezirun fe kezzebna ve kulna ma nezzelallahu min şey'in entum illa fi dalalin kebir(kebirin).

        10.Ve kalu lev kunna nesmeu ev na'kılu ma kunna fi ashabis sair(sairi).

        REKLAM

        11.Fa'terefu bi zenbihim, fe suhkan li ashabis sair(sairi).

        12.İnnellezine yahşevne rabbehum bil gaybi lehum magfiratun ve ecrun kebir(kebirun).

        13.Ve esirru kavlekum evicheru bihi, innehu alimun bi zatis sudur(suduri).

        14.E la ya'lemu men halaka, ve huvel latiful habir(habiru).

        15.Huvellezi ceale lekumul arda zelulen femşu fi menakibiha ve kulu min rızkıhi, ve ileyhin nuşur(nuşuru).

        16.E emintum men fis semai en yahsife bikumul arda fe iza hiye temur(temuru).

        17.Em emintum men fis semai en yursile aleykum hasıba(hasiben) fe se ta'lemune keyfe nezir(neziri).

        18.Ve lekad kezzebellezine min kablihim fe keyfe kane nekir(nekiri).

        19.E ve lem yerav ilat tayri fevkahum saffatin ve yakbıdne, ma yumsikuhunne illar rahman(rahmanu), innehu bi kulli şey'in basir(basirun).

        20.Em men hazallezi huve cundun lekum yansurukum min dunir rahman(rahmani), inil kafirune illa fi gurur(gururın).

        21.Em men hazallezi yerzukukum in emseke rızkahu, bel leccu fi utuvvin ve nufur(nufurın).

        22.E fe men yemşi mukibben ala vechihi ehda em men yemşi seviyyen ala sıratın mustakim(mustakimin).

        REKLAM

        23.Kul huvellezi enşeekum ve ceale lekumus sem'a vel ebsara vel ef'idete, kalilen ma teşkurun(teşkurune).

        24.Kul huvellezi zeraekum fil ardı ve ileyhi tuhşerun(tuhşerune).

        25.Ve yekulune meta hazal va'du in kuntum sadikin(sadikine).

        26.Kul innemal ilmu indallahi ve innema ene nezirun mubin(mubinun).

        27.Fe lemma raevhu zulfeten siet vucuhullezine keferu ve kile hazallezi kuntum bihi teddeun(teddeune).

        28.Kul e raeytum in ehlekeniyallahu ve men maıye ev rahımena fe men yucirul kafirine min azabin elim(elimin).

        29.Kul huver rahmanu amenna bihi ve aleyhi tevekkelna, fe se ta'lemune men huve fi dalalin mubin(mubinin).

        30.Kul e raeytum in asbaha maukum gavran fe men ye'tikum bi main main(mainin).

        Mülk Suresi Anlamı

        Tebareke suresi anlamı aşağıda yer almaktadır.

        Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismiyle.

        • Kainatın mutlak mülkiyeti ve hakimiyeti elinde bulunan Allah yüceler yücesi, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır. O'nun her şeye gücü yeter.
        • O ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. Kudreti daima üstün gelen ve günahları çok bağışlayan yalnız O'dur.
        • Yedi kat göğü birbiriyle uyum içinde tabaka tabaka yaratan O'dur. Rahman'ın yaratmasında hiçbir düzensizlik göremezsin. Haydi, çevir gözünü de bak, bir kusur, bir çatlaklık görebilecek misin?
        • Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak. Göz, aradığı kusuru bulamamanın ezikliği ve bitkinliği içinde sana geri dönecektir.
        • Biz yere en yakın olan göğü kandillerle süsledik. O kandilleri şeytanlara atılan birer mermi yaptık; onlara bir de alevli ateş azabı hazırladık.
        • Rablerini inkar edenler için cehennem azabı vardır. Gidilecek ne kötü bir yerdir orası!
        • Oraya atıldıklarında, cehennemin onları yutmak için homurtularla nasıl içine doğru nefes alıp, uğuldaya uğuldaya kaynadığını işitirler.
        • Kafirlere öfkesinden neredeyse çatlayacak! Her bir bölük oraya atıldıkça cehennem bekçileri onlara: "Allah'ın azabından sakındıran bir uyarıcı size gelmemiş miydi?" diye sorarlar.
        • Şöyle cevap verirler: "Evet, bize bir uyarıcı geldi. Fakat biz onu yalanladık ve onlara: «Allah'ın bir şey indirdiği falan yok; siz ancak büyük bir sapıklık ve şaşkınlık içindesiniz» dedik."
        • Sonra şöyle hayıflanırlar: "Eğer uyarılara kulak vermiş veya aklımızı kullanıp gerçekler üzerinde düşünmüş olsaydık, şimdi şu çılgın alevli ateşin yoldaşları arasında bulunmazdık!"
        • Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık Allah'ın rahmetinden uzak olsun o çılgın ateş mahkumları!
        • Buna karşılık, duyu ve idrak sınırlarının ötesinde bulunan Rablerine karşı kalpleri saygı ve ürpertiyle dolu olanlara gelince, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır.
        • Söylemek istediğinizi ister içinizde gizleyin, ister açığa vurun hiç fark etmez. Çünkü O, göğüslerde saklanan en gizli düşünceleri bile tam olarak bilir.
        • Yaratan yarattığını bilmez olur mu hiç? İlmi her şeyin bütün inceliklerine kadar nüfuz eden ve her şeyden hakkiyle haberdar olan yalnız O'dur.
        • O Allah ki, yeryüzünü sizin için uysal bir binek haline getirmiştir. Öyleyse onun omuzları üzerinde rahatça dolaşın ve Allah'ın sizin için hazırladığı nimetlerden faydalanın. Ama sonunda O'nun huzurunda toplanacağınız unutmayın!
        • Gökte olan zatın, sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz? Bir de bakarsınız, yer çalkalanıp duruyor!
        • Yahut gökte olanın, üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin mi oldunuz? Siz, benim tehdidimin nasıl bir şey olduğunu yakında bileceksiniz!
        • Gerçek şu ki, bunlardan öncekiler de ayetlerimi ve peygamberlerimi yalanlamışlardı. Fakat beni inkar etmenin akibeti neymiş, gördüler!
        • Üzerlerinde kanatlarını aça kapaya uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları havada tutan Rahman'dan başkası değildir. Şüphesiz O, her şeyi hakkiyle görmektedir.
        • Size Rahman'dan başka yardım edip sizi O'nun azabından kurtaracak ordunuz hangisi? Doğrusu kafirler, büyük bir yanılgı ve tam bir aldanmışlık içindeler.
        • Eğer Rahman size verdiği rızkı kesiverecek olsa, o zaman sizi rızıklandıracak olan hani kim? Gerçek şu ki onlar azgınlık içinde ve haktan uzaklaşmakta direnip duruyorlar.
        • Düşünün bakalım; yüzüstü kapanarak sürünen mi emniyet içinde ve sapmadan yol alıp hedefine ulaşır, yoksa doğrudan hedefe götüren dümdüz bir yol üzerinde hiç sapmadan dimdik yürüyen mi?
        • De ki: "Sizi yaratan, size kulaklar, gözler ve kalpler veren O'dur. Ne de az şükrediyorsunuz?"
        • De ki: "Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan da O'dur. En sonunda diriltilip yine O'nun huzurunda toplanacaksınız!"
        • Buna rağmen hala: "Eğer doğru söylüyorsanız, bizi tehdit edip durduğunuz kıyamet ne zaman gerçekleşecek?" diye alay ediyorlar.
        • De ki: "Onun bilgisi, sadece Allah katındadır. Ben ise apaçık bir uyarıcıyım!"
        • Nihayet kıyameti yakından gördüklerinde inkar edenlerin yüzleri korku ve kederden simsiyah kesilir. Onlara: "Alay ederek küstahça isteyip durduğunuz şey işte bu!" denilir.
        • De ki: "Allah beni ve beraberimdeki mü'minleri helak etse veya bize merhamet etse, bu O'nun bileceği bir iştir. Peki, söyler misiniz bana, ya kafirleri can yakıcı azaptan kim kurtaracak?
        • De ki: "O Rahman'dır; O'na inandık ve yalnız O'na güvenip dayandık. Bu sebeple, kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında siz de öğreneceksiniz!"
        • De ki: "Söyleyin bana: Eğer suyunuz yerin dibine çekiliverse, size kaynağından akıp duran yeni ve tatlı bir suyu kim getirebilir?"

        Mülk Suresi Tefsiri

        REKLAM

        Tefsir, Kur’an surelerini açıklayan görüşler öne sürmedir. Diğer bir ifadeyle Kur’an surelerinin yorumlanmasıdır. Aşağıda Diyanet yorumuna göre Mülk suresi tefsiri yer almaktadır:

        Sûrenin özeti mahiyetinde olan bu âyetlerin ilkinde Allah’ın yüceliği, kudreti, evrendeki hükümranlığı ve her şeyin kendisinin kudret elinde olduğu, evrende istediği gibi tasarrufta bulunabileceği ifade edilmiş, sonraki âyetlerde ise O’nun kudretinin eserlerinden örnekler verilmiştir (1. âyette “aşkındır, cömerttir” diye çevirdiğimiz tebâreke fiilinin diğer anlamları hakkında bilgi için bk. Furkān 25/1). 2. âyet yüce Allah’ın kudret ve tasarrufunu en açık bir şekilde gösteren delilleri içermekte; Allah’ın, dünyada insanların güzel işler yapma hususunda birbirleriyle rekabet etmelerini sağlamak, kimlerin kendi emir ve yasaklarına uyarak daha güzel işler yapacağını ortaya çıkarmak için hayatı ve ölümü yarattığını bildirmektedir. Aynı âyette önce ölüm, sonra hayat geçtiği için burada “ölüm” kavramıyla, hayattan önceki cansızlık halinin mi yoksa dünya hayatının sona ermesi ve âhiret hayatına geçiş halinin mi kastedildiği hususunda farklı görüşler vardır. Bir kısım müfessirler âyetteki sıralamayı dikkate alarak ölümden maksadın dünya hayatından âhiret hayatına geçiş hali, hayattan maksadın ise âhiret hayatı olduğunu söylemişlerdir (Râzî, XXX, 55; Elmalılı, VII, 5159). İkinci grup ise ölümle dünya hayatından âhiret hayatına geçiş halinin, hayatla da dünya hayatının kastedildiği kanaatindedir (Zemahşerî, IV, 134); bizim tercihimiz de budur. Zira hayat da ölüm de imtihan için yaratılmıştır; imtihan yeri ise âhiret değil dünyadır. Her ikisinin de bu dünyada olması amaca daha uygun görünmektedir. Hayat ölümden önce olduğu halde âyette sonra gelmesi ise çeşitli şekillerde yorumlanmıştır (bk. Râzî, XXX, 55; Ateş, IX, 526-527).

        REKLAM

        Dikkat çekici bir yoruma göre eşyada aslolan yokluk olduğu, varlık ve hayat sonradan verildiği için âyette ölüm önce gelmiştir (Şevkânî, V, 297). Bizce de isabetli olan diğer bir yoruma göre ölüm insanlara hayatın sorumluluğunu hatırlattığı, onları iyi işler yapmaya teşvik ettiği ve bir uyarıcı olduğu, nihayet insanda “imtihan” sorumluluğunu daha canlı tuttuğu için âyette ölüm önce zikredilmiştir. Nitekim hayat bir hayırlı faaliyetler alanı, ölüm ise bu faaliyetlerin karşılığının verileceği ebedî varlık sahnesine geçişi sağlayan dönüm noktası, Hz. Peygamber’in de belirttiği gibi bir uyarıcıdır (bk. Râzî, XXX, 55). İfadenin akışına ve lafız güzelliğine daha uygun olduğu için “mevt” (ölüm) kelimesinin önce geldiği de düşünülebilir.

        3-4. ayetlerde evrenin eksiksiz-kusursuz yaratılışına, mükemmel işleyişine ve düzenine dikkat çekilmekte, böylece bu muhteşem varlık düzeninin bir tesadüfle meydana gelmiş olamayacağı ve devam edemeyeceği; bunun ancak üstün bir ilim, irade ve kudret sahibinin yaratması ve yönetmesiyle mümkün olduğu belirtilmektedir (yedi göğün anlamı hakkında bk. Bakara 2/29).

        Meâlde “Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak” diye tercüme ettiğimiz cümlenin lafzî karşılığı, “Sonra gözünü iki kez daha çevir de bak” şeklindedir. Ancak bu ibare çokluktan kinaye olup sayı olarak iki defayı değil, defalarca bakmayı ifade eder (bk. İbn Âşûr, XXIX, 19-20).

        Yıldızlarla donatılmış gibi bir görüntü verdiği için gökyüzünün kandillerle süslenmesinden söz edilmiş, yıldızlar geceleyin kandil gibi ışık saçtıklarından onlara mecaz olarak “kandiller” (mesâbîh, tekili: misbâh) denilmiştir (Taberî, XXIX, 3). Yıldızlarla şeytanların taşlanmasından maksat ise göklerdeki meleklerin konuşmalarını dinleyip onlardan bilgi sızdırmak için kulak hırsızlığı yapmak isteyen şeytanların bu yıldızlardan çıkan parlak ışıklarla, bir tür ateş toplarıyla engellenmesidir. Bu ve benzeri âyetlerle ilgili olarak klasik tefsirlerde ayrıntılı yorumlar bulunmakla birlikte müteşâbihattan olan bu tür âyetlerin anlamları hakkında zamana, şartlara, bilimsel verilere göre farklı görüşler ileri sürmek mümkündür. Ayrıca gayb konularına giren âyetlerin yorumunda iddialı olmamak gerekir. Çünkü gayb âleminin mahiyetini Allah’tan başka kimse bilemez; biz gayb bilgilerine sadece inanırız (gökyüzünün yıldızlarla süslenmesi ve bunlarla şeytanların taşlanması konusunda bilgi için bk. Hicr 15/16-18; Sâffât 37/6-10).

        REKLAM

        “Taşlanma” şeklinde çevirdiğimiz rücûm kelimesi “sağlam bir bilgiye dayanmadan konuşmak, kafadan atmak” mânasına da geldiği için âyete, “insan ve cin şeytanlarının yıldızlara bakarak aslı faslı olmayan şeyler söylemeleri” mânası da verilmiştir (Şevkânî, V, 299).

        Bazı âhiret sahnelerini tasvir eden bu âyetler, kimlerin daha güzel davranacağını sınamak için ölümün ve hayatın yaratıldığını ifade eden 2. âyetle irtibatı olup, bu dünyada Allah’a isyan edenlerin öte dünyada çekecekleri cezayı, O’na karşı saygılı olup günah işlemekten korunanların elde edecekleri ödülleri açıklamaktadır. 6-8. âyetlerdeki tasvirler cezanın ne derece şiddetli olduğunu daha iyi hissettirme amacına yöneliktir. 8. âyette “uyarıcı” diye çevirdiğimiz nezîrden maksat peygamberdir (İbn Âşûr, XXIX, 25). Âyette dünyada peygamberin çağrısına ve uyarılarına kulak tıkayıp inkâr ve isyanlarını sürdürmekte direnenlere, yarın kıyamet gününde, “Size bir uyarıcı gelmemiş miydi?” diye sorulacağını bildiren ifade aslında yaşayanlar için bir uyarıdır. 9-11. âyetler o gün iş işten geçtikten sonra değil, fakat bugün fırsat eldeyken o uyarıya kulak vermek, yani peygamberi tanımak, ayrıca Allah’ın insanlığa büyük lutfu olan aklı ve diğer bilgi imkânlarını da kullanarak hak ve hidayet yolunu bulmak gerektiğine, ebedî kurtuluşun ancak bu sayede kazanılabileceğine işaret etmektedir. 12. âyet ise müminlerin nâil olacağı uhrevî mutluluğun veciz bir özetidir.

        Mülk Suresi Fazileti

        Mülk suresi Tebareke suresi olarak da bilinir. Vefat eden kişilerin arkasında Yasin ve Amme (Nebe) suresi ile birlikte Tebareke suresi okunması yaygın bir uygulamadır. Tebareke suresi faziletinin fazla olduğu rivayet edilen surelerden biridir. Şimdi bunları inceleyelim.

        • Hz. Muhammed’in (SAV) Tebareke suresini her gün okuyan kişiye şefaat edeceği rivayet edilir.
        • Tebareke suresini her gün okuyan kimse yoksulluk görmez, parasının bereketi artar.
        • Yatsı namazından sonra Mülk suresi okuyan kişi vefat ettiğinde kabir azabı görmeyeceği rivayet edilir.
        • Mülk suresini 41 kez okuyup yeni bir işe başlayan kimsenin işlerinin rast gideceği rivayet edilir.
        ÖNERİLEN VİDEO
        Haberi Hazırlayan: Rıza Gereniz
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa