Serdar Ali Çelikler: Salgından sonra spor dünyası

Malum zor günlerden geçiyoruz. Umudumuz ve dileğimiz bu musibetin yaz ayları başında kontrol altına alınabilmesi.

Lakin ne olursa olsun, ne kadar kısa sürede toparlanılırsa toparlanılsın Alman Şansölyesi Angela Merkel'in isabetli yorumu gibi bu salgın, 2. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük yıkım. Ve tıpkı 2. Dünya Savaşı sonrasında olduğu gibi yeni bir dünya düzeni olması kaçınılmaz.

Bugün hepimizin aşina olduğu ve yüzyıllardır var sandığımız pek çok kurum o büyük savaş sonrası kuruldu. Genişletilmiş BM gibi AB gibi NATO gibi.. Belki bu kurumların ömrü de sonlanmıştır göreceğiz..

Bizim işimiz spor ağırlıklı. Kendi dünyamıza bakalım. Bir kere Türkiye'de bu salgından bağımsız değil. Etkileri ve yansımalarından elbette zarar görecek. Spor dünyasına yansımaları nasıl olacak, gelin biraz beyin fırtınası yapalım.

- Bir kere bence bir çok federasyon başkanının değişeceğini düşünüyorum. Sayın Bakan Mehmet Muharrem Kasapoğlu da en son açıklamasında tasarruf devrinden bahsetti. Bu minvalde olimpik federasyonların bir çoğunun bütçesinin en az 3'te 2 azalacağını bekliyorum.

- Voleybol ve basketbolda muhakkak küçülme olacak. Her şeyin başında bu iki branşın lokomotifleri müessese takımları ve müesseseler zaten doğal olarak ekonomik krizlerden etkileneceklerinden spor yatırımlarını kısacaklar.

- F.Bahçe Beko'nun artık havaya 15-20 milyon Euro saçma ihtimali olmadığı gibi İspanyol ve İtalyan takımlarının çekilmesi yahut küçülmesi; Yunan takımlarının bütçelerini en az yarı yarıya azaltması ve Anadolu Efes ile F.Bahçe'nin de en az 3'te 2 küçülmeye gitmesiyle beraber Eurolig'in de orta vadede cazibesini kaybedeceğini öngörüyorum.

- Gelelim futbola. Zaten batık vaziyetteki kulüplerimiz gelecek krizle beraber iyice darboğaza girecek. El yordamı ile her sene idareten ligde tutunan görüntüdeki takımlar küme düşmeyi tercih edecek. Müessese takımlarının sahiplerinin en azından 1 yıl sonra yatırımı keseceklerini söylemek de zor bir tahmin olmaz.

- Bankalar Birliği yapılandırmasına giren kulüplerin zaten bu borcu ödeme ihtimalleri yoktu. Paraları alırlarken "Şimdi alalım, 2 yıl sonra bakarız" diye almışlardı. Öteleme olacağını tahmin ediyorlardı. Artık eski günlerde olduğu gibi o tip bir yeniden "kıyak" dönemi olması pek beklenemez. 2 yıl sonra bu borcu ödeyemeyeceklerinden kulüplerin A.Ş'leri devlete geçebilir.

- 14 yabancı kuralı bu gibi durumlarda bazen avantaj olabilir. Çünkü yabancı oyuncu daha ucuz oluyor. Ancak bilhassa büyük takımlar için 14 yabancının en az 10'unun kariyerli oyunculardan oluşması gerekliliği tarih olacak. Hiç bir kulüp ortalama 2; 2.5 milyon Euro'dan 12 - 13 futbolcuyla sözleşme imzalayamaz. Bakan Kasapoğlu'nun "tasarruf dönemi" açıklamasında bu da saklı. Devlet sübvansiyonu minimum düzeye çekilecektir. Türk futbolcular için TL sözleşme yapılacağına da kesin gözüyle bakabiliriz.

Elbette sponsor ve reklam gelirleri yanı sıra tribün gelirlerinin de düşmesi beklenebilir.

- beIN ne yapar açıkçası söylemek zor. Ancak sözleşme bitiminde değil artırım mevcut fiyatı bulmak bile zor olabilir.

- Profesyonel hakemliğin kaldırılması-yeniden düzenlenmesi ve maaşların azaltılması gündeme gelebilir.

- UEFA turnuvalarında da aynı şey geçerli olacaktır. Ne yayın gelirleri eski fiyattan olabilir ne de sponsor miktarı. Dolayısıyla bilhassa Avrupa Ligi gelirleri hemen etkilenecektir. Şampiyonlar Ligi de ne kadar direnecektir göreceğiz.

- Ekonomik yansımalar adına çok olumsuz bir tablo çizdiğimin farkındayım. Lakin futbol dünyasında en az yüzde 30-40 arasında küçülme bekliyorum.

- Bu genelin ülkemizde aynen yansıyacağı açıktır. Böyle bir durumda kadro kalitesi açısından fark yaratan takımlar yerine teknik adam farklılığını öne çıkaran takımlar kazanacak. YaniDortmund dönemi Klopp'u gibi pahalı olmayan oyuncuları en az 4-5 misli değerlendirebilen hocalar ön plana çıkacak. Başarıyı teknik adam farkı belirleyecek.

☆☆

Bunlar bugünkü şartlarda öngörülerim. Zaman içerisinde durumların ve şartların değişmesi halinde bizler de yeni senaryoları analiz etmeye çalışırız.